2025 Federal Meclis Seçimi sona erdi. CDU ve CSU’nun oluşturduğu Birlik, bir sonraki hükümeti yönetecek. CDU/CSU, oyların %28,5’ini almayı başardı. Bu, yaklaşık 14 milyon seçmene denk düşüyor (+%4,1, 2021’e kıyasla). 2021 seçim sonuçlarına göre bu, CDU/CSU’nun tarihindeki ikinci en kötü sonuç. Bir milyon kadar oyu FDP’den aldılar, neredeyse bir milyon oy ise AfD’ye gitti. 2024 Kasım’ından itibaren parti, anketlere göre %8 kadar oy kaybetti.
İkinci en güçlü güç ise %20,8 ile faşist AfD oldu. Bu, 10 milyonun üzerinde ikinci oy anlamına geliyor ve parti seçmen tabanını iki katına çıkardı (+%10,4). AfD, Berlin hariç tüm doğu Almanya eyaletlerinde en güçlü parti haline geldi ve bir sonraki parlamentoda en büyük muhalefet partisi olacak.
SPD ise %16,4, yani yaklaşık 8 milyon oyla tarihlerindeki en düşük desteği elde etti (-%9,3). CDU neredeyse iki milyon oyu SPD’den aldı. Yine de SPD’nin, Olaf Scholz’un liderliği olmadan da olsa, Birlik ile koalisyon ortağı olarak bir sonraki hükümete katılması bekleniyor.
Yeşiller, oyların %11,6’sını aldı. Yaklaşık 6 milyon seçmen onlara oy verdi. Yeşiller, tüm trafik ışıkları koalisyonu partilerinden en az kaybı yaşadı (-%3,1) ancak bir sonraki hükümette rol almayacaklar. Yeşiller’den Die Linke ‘ye önemli ölçüde oy gitti.
Seçimin büyük kazananı ise Die Linke. %8,8’lik bir oy oranı elde etti ve bu, 2021’e göre %3,9’luk bir artışın yanı sıra Kasım 2024’ten itibaren beklenmedik bir %4,8’lik artışa tekabül ediyor. Berlin’de parti, dört doğrudan milletvekilliği kazandı.
Seçimin en belirgin kaybedenleri ise FDP (%4,3, -%7,1) ve BSW (%4,97) oldu. Her iki parti de yüzde beş barajını geçemedi. FDP Başkanı Christian Lindner, politikadaki kariyerini sonlandırdığını açıkladı, Sahra Wagenknecht ise partisinin 2029’da bir sonraki federal meclise girebilmesi için onu daha da büyütmeyi planlıyor.
Almanya’da hâlâ yaklaşık 22,6 milyon kişi yaşam alanlarının şekillenmesi konusunda karar verme hakkına sahip değil: Yaklaşık 13 milyon Alman, 18 yaşın altında oldukları için gelecekleri hakkında karar veremiyor. Alman pasaportu olmayan, yani göçmenler, Almanya’da federal düzeyde oy kullanamıyor. Seçimlerin iki saflaştırıcı politik gündemi ekonomik kalkınma ve göçmenlik düşmanlığı oldu.
CDU-CSU, AfD ile birlikte yürüttüğü politika nedeniyle sayısız seçmeni kaybetti. Bu durum yüzbinlerce kişiyi sokağa döktü ve yaklaşık bir milyon insanı, en azından göçmen karşıtı olmayan bir partiye oy vermek amacıyla Sol Parti’yi seçmeye itti. Bu bağlamda, Die Linke ve SPD’ye daha fazla kadının oy verdiği, CDU ve AfD’ye ise daha az kadının oy verdiği gözlemlendi. Daha fazla erkek ise, Birlik, FDP ve özellikle AfD’yi tercih etti. Bir sol eğilim özellikle gençlerde belirgindi: 18 yaş altı seçmenlerde, Die Linke %21, SPD %18, CDU ve AfD ise %15 alarak federal seçimlere kıyasla belirgin şekilde düşük bir destek aldı. Dikkat çekici olan ise, 18-24 yaş grubunda Die Linke’nin %25 oy almasıydı, ancak AfD %21 ile onu takip etti.
Yaş arttıkça, CDU/CSU ve SPD daha fazla oy aldı. Eğitim seviyesi açısından, özellikle yüksek eğitimli kişilerin belirgin şekilde daha fazla Yeşiller’e oy verdiği ve AfD’yi daha az tercih ettiği görüldü. Aynı bağlamda, maddi durumunu kötü olarak değerlendiren kişilerin daha fazla AfD ve Die Linke’ye oy verdiği, yüksek gelire sahip kişilerin ise Yeşiller, CDU/CSU ve SPD’yi tercih ettiği belirlendi.
Sonuç olarak, bu seçim sonuçları, Almanya’daki mevcut toplumsal ruh halini yansıtıyor. Toplumsal bir sağa kayma görüyoruz. Ancak aynı zamanda artan bir politizasyon da var. Bu siyasal uçlaşma eğiliminde devrimci bir odağın oluşması halinde işçiler, emekçiler, kadınlar, göçmenler, tüm ezilenler lehine gelişmeler pekala mümkündür.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 7 Mart 2025 tarihli Avrupa Gündemi köşesi