Ekonomik krizin derinleşmesi, Kürt Sorununun çözümsüzlüğü ve buna paralel olarak demokrasinin kırıntıları arasında toplumu otoriter bir baskı sistemiyle yönetmeye çalışan Faşist Şeflik Rejiminin yönetememe krizi derinleşiyor.
Bir yandan artan enflasyon, işsizlik, açlık ve yoksulluk, bir yandan eğitim ve sağlık sisteminde dibe vuruş, bir yandan gençliğin gelecek kaygıları işçi-emekçi kitlelerin öfkesini kabartıyor.
2019 İstanbul yerel seçimlerini tanımayan Faşist Şef Erdoğan, seçimleri yeniletmiş ancak ikinci seferde de ağır bir yenilgiye uğramıştı. 2024 Yerel Seçimlerinde de benzer bir hezimet yaşayan AKP-MHP iktidarı, çözümü Cumhurbaşkanlığı adaylığına hazırlanan Ekrem İmamoğlu’nun önünü kesmekte buldu. Diploma üzerinden başlatılan hukuksuzluk geçtiğimiz gün büyük bir operasyonla devam ettirildi. Ardından ise İmamoğlu ile birlikte Şişli ve Beylikdüzü Belediyelerine kayyum atanması hedeflendi. Çünkü üç dönem Kürdistan’da ve son olarak İstanbul Esenyurt Belediyeleri örneğinde görüldüğü gibi önce basit hukuksuz bir gerekçe ya da bir iddia ortaya atılması, bu da olmuyorsa tutuklama kararı çıkarılması, örgüt davası açılması gibi yöntemlerle belediyelere kayyumlar atandı.
Ama Erdoğan’ın hedefi sadece devlet gücü ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atamak değil, aynı zamanda İmamoğlu’nun hem diplomasını iptal ettirerek Cumhurbaşkanı Adayı olmasını engellemeyi, hem de KCK davası açarak Kent Uzlaşısı üzerinden İmamoğlu’nu tutuklatmayı ve kriminalize etmeyi kapsıyordu.
CHP’nin burjuva düzen partisi ve yüz yıllık devlet partisi olduğu net olmakla birlikte, geniş milyonların tercihi ve iradesiyle seçildiği için bu yönde yapılan tüm anti-demokratik uygulamalara karşı tepki göstermek, en başta Demokrasi, Politik Özgürlük ve Adalet mücadelesi için bir zorunluluktur. Bununla birlikte, Kürt halkının oylarıyla İstanbul’da İmamoğlu’nun iki seçimde Kent Uzlaşısı taktiği ile Büyükşehir Belediyesi Başkanı olduğu da bilinen bir gerçekliktir.
Bu anlamıyla Kürt halkının daha fazla bu süreçte rol oynaması, Kürdistan’ın tüm kentlerinde sokağa, alanlara on binler, yüzbinler halinde bu kitle hareketine katılması önemli bir yerde durmaktadır.
Kürdistan’da son üç Yerel Seçimlerde HDP ve DEM Parti’nin AKP’yi sandığa gömmesine rağmen, halkın büyük çoğunluğu üzerinden belediyeleri kazanmasına rağmen AKP iktidarı, her dönemde Kürt halkının iradesini gasp etmiştir. Kayyumlara karşı mücadele ise daha çok HDP/DEM Parti, Sosyalistler ile diğer ittifaklar ve Emekçi Sol Hareket tarafından yürütülmüş, CHP ise seyretmekle yetinmiştir. Ancak CHP’nin bu düzen partisi tutumuna rağmen, gün birleşik mücadeleyi büyütme, Kayyum Saldırısına, antidemokratik uygulamalara, hukuksuzluklara, gözaltı ve tutuklamalara karşı antifaşist cephede emekçi halk kitlelerini saflaştırma günüdür.
Bizler AVEG-KON olarak, İstanbul merkezli başlayan ve coğrafyanın geneline yayılan bu Emekçi Halk ve Antifaşist gençlik hareketi’nin, demokratik talepler ve adalet talebiyle büyüyor olmasını hem demokrasi ve hukuk mücadelesi bakımından, hem de Devrim ve Sosyalizm mücadelesinin gelişimi bakımından destekliyor, Türkiye ve Kürdistan’da sokağa çıkan direnen halklarımızı selamlıyoruz.
Avrupa’da yaşayan Türkiyeli ve Kürdistanlı tüm göçmenleri sokağa çıkmaya, dayanışmayı ve birleşik mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
Bizler ancak direnerek, meşru mücadele araçlarını etkin olarak kullanarak tüm toplumsal kesimleri bir araya getirip, birleşik mücadeleyi büyütürsek faşizmin ve emperyalizmin saldırılarını püskürtebilir, haklarımızı, mevzilerimizi koruyabiliriz!
Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu (AVEG-KON)