Cumartesi günü, geçen yılın Kasım ayında Novi Sad’da tren istasyonu gölgeliklerinin çökmesi sonucu 15 kişinin yaşamını yitirmesini bir kez daha protesto etmek için yüz binlerce Sırp başkent Belgrad’da bir araya gelerek, ülke tarihinin en kitlesel protesto eylemine imza attı. Sırbistan nüfusu düşünüldüğünde azımsanmayacak bir sayıya tekabül eden bu durum, Sırp hükümetini bir hayli tedirgin etti.
Hareketin başını hiç şüphesiz ki üniversite öğrencileri çekiyor. Öğrenciler üniversite kampüslerinde toplantılar düzenleyerek kitle hareketinin merkezinde yer aldılar. Tarım işçileri de dahil olmak üzere ülkenin dört bir yanından insanları harekete katarak, geniş düzeyli ve süreklileşen protestoların temel kuvveti oldular.
Protesto eyleminde öğrenci kurumları adına yapılan konuşmalarda, “hükümetten gerçek anlamda hesap sormak için ilerleme katediyoruz. Birkaç siyasetçi göstermelik olarak istifa etti, ancak taleplerimizin hiçbiri tam olarak kabul edilmedi. Henüz boş vaatler dışında bir şey görmedik” denildi.
Protesto gösterileri sonrası basına demeç veren Vucic, bir yandan katılımı küçük göstermeye çalışırken, öte yandan ciddi bir provokasyonun çıkmaması ve küçük çaplı yaşanan olaylarda birkaç ciddi olmayan yaralanmadan dolayı memnuniyetini dile getirdi. Vucic tren kazası ve ülkedeki yolsuzluklar nedeniyle dolan kitlesel öfkeyi ise görmezlikten geldi.
Sırbistan’da Vucic 2012’den beri fiilen iktidarda. İktidar partisi üyeleri ve rejime yakın şirketler zor yoluyla insanların evlerini ve topraklarını ellerinden alıyor, kamu kurumları ve kaynakları ‘ilerleme’ adına yabancı şirketlere ve yerli yağmacılara peşkeş çekiliyor. Artan öfke karşısında Sırp egemen sınıfları geniş karalama kampanyaları ile kitle desteğini sürdürmeye çalışıyor.
Bölgede Rusya’yla iyi ilişkiler konusunda birkaç ülkeden biri konumundaki Sırbistan’daki bu durumu emperyalist ABD ve AB de kendi çıkarları doğrultusunda etkilemeye çalışarak, kitle hareketini batı emperyalizmi yanlısı bir konuma çekmeye çalışıyor. Emperyalistlerin bu girişimleri bir yandan oluşan kitle hareketi konusunda tereddütlü yaklaşımları; kitlelerin haklı öfke ve taleplerinin olumsuz yönde yönlendirilmesi kaygılarını oluştururken, öte yandan Sırp egemen sınıflarının kitle hareketine karşı manipülatif girişimlerde bulunmasını da kolaylaştırmakta.
Sırbistan’da oluşan kitle hareketinin meşruluğu tartışma götürmez bir gerçek iken, egemen sınıfların değişik bölükleri arasındaki iktidar kavgasının bir parçası haline getirilmek istenmesi, hareket önderliğinin bugün ve gelecekte de karşı karşıya geleceği en önemli sorun olarak karşımızda duruyor.
Geçen Kasım ayında yaşanan ve 15 kişinin yaşamına mal olan kaza, Yunanistan ve Türkiye’de yaşanan ölümlü tren kazalarının benzeri olarak şüphesiz ki kapitalistlerin kâr hırsı ve kapitalist devletlerin ihmalkarlıkları sonucu yaşanan kaza ve ölümlerdir. Dolayısıyla bu ölümlerde devletin ve ilgili kapitalist şirketlerin sorumluluğu tartışma götürmez iken, tüm sorumluların eksiksiz açığa çıkartılması ve yargılanması “kurbanlar” için adalet mücadelesinde önemli bir adım olacaktır.
Tüm bunlarla birlikte bugün alabildiğine çalıştırılan kapitalist sömürü çarklarının tüm bu kaza ve ölümlerin ana nedeni olduğunu görmek, kamu kaynaklarının bir avuç sömürücü kapitalist sınıflara peşkeş çekilmesine karşı çıkmak, sömürücü sınıflar arası klikler yerine bağımsız antikapitalist, antiemperyalist mücadele perspektifiyle hareket etmek, var olan hareketleri ilerletecek yegane yoldur.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 21 Mart 2025 tarihli Avrupa Gündemi köşesi