19 Mart’tan beri Türkiye’de başta gençler olmak üzere, kadınlar, LGBTİ+ bireyler, kadınlar, ezilen, özgürlüğü ve hakları gasp edilen tüm kesimler, işçiler, sendikalar sokakta. Tek adam rejimine ve onun faşist uygulamalarına karşı “Artık yeter!” diyorlar. Onlarca şehirde yüz binlerin katıldığı sokak eylemlerinde, artan polis şiddetine, gözaltılara, tutuklamalara karşı, direnişlerini sürdürmeye, hak ve özgürlük taleplerini haykırmaya devam ediyorlar. Bu haklı başkaldırıları destekliyor, sokaklarda orantısız saldırılara göğüs gerenleri selamlıyoruz.
Faşist AKP-MHP rejiminin halk iradesiyle seçilen belediye ve siyasetçilere yargı ve polis yoluyla saldırısı yeni bir şey değil. Yıllardır bunu Kürt halkına uyguluyor. Ancak son seçimlerden sonra batı illerinde de bu faşist uygulamayı hayata geçirdiğini görüyoruz. Bu politika, girdiği ekonomik ve siyasi çıkmazın vardığı boyutun ve kendi bekası için neler yapabileceğinin somut bir göstergesi. Aynı zamanda seçimle gelen faşizmin seçimle gitmeyeceğinin ve ele geçirdiği iktidarı halkların ve ezilenlerin baskısı olmadan asla bırakmayacağının ispatı.
Peki, kitleler neden sokakta? Gençler, geleceklerini istiyor. Özgür, bilimsel bir üniversite, ifade ve yaşam özgürlüğü, eşit ve adil bir yaşam istiyorlar. Kadınlar yıllardır artarak süren yaşam hakları ihlallerine, kazanılmış haklarının geri alınmasına, önlenmeyen kadın cinayetlerine ve kadın tanımının “kutsal aile” üzerinden yapılmasına karşı çıkmak için sokağa çıkıyorlar. LGBTİ+ bireyler kendilerine yönelik gün geçtikçe artan şiddete, düşman gösterilmeye, yaşam ve varlık haklarına yönelik saldırılara dur demek için sokaktalar. Genci yaşlısı, kadını erkeği tüm ezilen sömürülen kesimlerden halklar ise artan yoksulluğa, ayrımcılaştırmaya, ötekileştirmeye, antidemokratik uygulamalara karşı isyandalar. Sözün kısası, burjuvazi ve onun temsilcisi tek adam rejimine karşı, demokrasi, hak, özgürlük, adalet, eşitlik isteyen herkes şu an alanlarda, sokaklarda…
Avrupa SKB olarak, bu haklı direnişi ve mücadeleyi selamlıyoruz. Faşizme karşı ortak mücadelenin, omuz omuza karşı durmanın önemini biliyor ve birçok farklı kesimden insanın yan yana direnmesini önemsiyoruz. Ancak sokaklardan yükselen talepler arasında, zaman zaman duyulan cinsiyetçi küfürlerin, söylemlerin, kadın bedeni üzerinden yapılan siyaset dilinin doğru olmadığını, bu dilin faşistlere ait olduğunu da belirtmek istiyoruz. Ezilenlerin inceliği dayanışmaktan geçtiği gibi, ezenlerin ayrıştırıcı, ötekileştirici cinsiyetçi dilini terk etmekten de geçer.
Polis gösterileri bastırmak için şiddetin dozunu artırarak saldırıyor. Özellikle kadınlara, gençlere acımasızca ve hedef gözeterek biber gazı, plastik mermi atıyorlar. Yoğun kaba kuvvet uygulayarak gözaltına alıyorlar. Kadınları hedef almaları yeni değil, 8 Mart’lardan, 25 Kasım’lardan, kayyumlara karşı eylemlerden bunlara tanığız. Bu saldırılar karşısında kadınların direnişi, sokakları terk etmeyişleri ise bizlere güç veriyor, kadın mücadelesini yükseltiyor.
Gerek Türkiye’de gerekse Avrupa’da artan faşizme karşı ortak mücadeleyi büyütmeliyiz. Dayanışmayı yükseltmeliyiz. Bu amaçla, Avrupa’da yaşayan tüm demokratik devrimci kadın ve emekçileri, bu direnişe ses vermeye, destek çıkmaya çağırıyoruz.
Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB) Avrupa