Emperyalist savaş ve talana karşı 1 Mayıs’a – Atılım Avrupa / Perspektif*
2025 1 Mayıs’ına tüm dünyada işçi sınıfı ve emekçilere karşı kapitalist sömürü koşullarının iplerinin daha da sıkıldığı, emperyalistler arası rekabet ve hegemonya mücadelesinin alabildiğine kızıştığı, Türkiye ve Kürdistan’da ise faşist şeflik rejiminin değişen bölge ve uluslararası koşullara göre kendisini yeniden tahkim etmeye çalıştığı koşullarda giriyoruz. Bu, kaçınılmaz olarak emperyalistler ve bölgesel gerici kuvvetler cephesinde olduğu kadar, ezilenlerin yeni duruma itirazı biçiminde de saflaşmaları tetikliyor, burjuva ve gerici kuvvetlerce olduğu kadar, devrimci kuvvetlerce de yeni mücadele dinamikleri, cepheleşmeler, araç ve yöntemleri anlamına geliyor.
İşçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü olarak 1 Mayıs, tüm bu koşullar içerisinde işçi sınıfı ve ezilenler, onların devrimci öncülerinin önüne yeni mücadele konu ve alanları açarak ilerliyor. Emperyalizmin varoluşsal krizi derinleşerek sürerken, genel burjuvazi için kapitalist üretimden elde ettiği kâr marjının alabildiğine düşmüş oluşu, sermayenin savaş sermayesine doğru kayış sürecini hızlandırırken, yeni kırım koşullarını oluşturuyor.
Bu durum, öteden beri sözde “refah toplumu” olarak övüne gelen Avrupa emperyalistlerinin de sömürü çarklarına daha büyük bir iştahla yüklenmesine; bugüne kadar dünyanın geri kalan bölgelerine göre görece daha “iyi koşullarda” yaşamını sürdüren emperyalist ülkelerdeki işçi ve emekçilerin hayatına açlık, yoksulluk ve işsizlik gibi kapitalist sistemin doğal sonucu olarak ortaya çıkan gerçeklerin girmesini getiriyor.
Trump yönetimindeki ABD emperyalizminin tüm dünyaya silahlanmayı, ekonominin daha da fazla askerileştirilmesi ve ticaret savaşlarını dayattığı şu koşullarda Avrupa egemen sınıfları yeni duruma ayak uydurmanın gerici politikalarını ve yasalarını oluşturuyorlar. Dört bir kıtadaki pasta bölüşümünde payı gittikçe düşen, büyük tekelleri bir bir pazar kaybeden, eski sömürgelerdeki ekonomik ve siyasi “etkiyi” farklı kuvvetlere kaptıran, emperyalist nüfuz alanı daralan Avrupa egemen sınıfları; yeni savaş koşullarına hazır olmak için adımlarını hızlandırıyor. Avrupa Parlamentosu’dan tek tek ülke hükümetlerine, milletvekillerinden belediye başkanlarına, medyasından köşe yazarlarına yeni koşullar ve bu koşullara uyum mekaniği işliyor.
Tüm yerel ve merkezi siyasi tartışmaların merkezini savaş ekonomisine geçişin oluşturduğu bugün kü koşullarda işçi sınıfı ve ezilenlere dönük yeni saldırı dalgasının köşe taşları da bir bir döşeniyor. Öteden beri işçi sınıfının politik ve ekonomik haklarına dönük ağır saldırı örgütlemiş olan Avrupa egemen sınıfları, bu politikalarını yeni dönemde daha fütursuzca gerçekleştirebilecekleri siyasi atmosfer yaratımı peşindeler. İç tahakkümü sağlamak için ırkçı ve faşist hareketleri direk veya dolaylı biçimde desteleyip büyüten emperyalistler, işçi sınıfı ve emekçilerin olası itirazlarını önlemek adına da en gerici yasaları çıkartıyor, tüm burjuva siyaset, savaş koşullarına hazırlık olarak derlenip toparlanmaya çalışıyor.
İşçi ve emekçiler için daha da fazla açlık ve yoksulluk, burjuva çıkarlar için daha fazla kan ve göz yaşı anlamına gelecek bu koşullar, sınıfın ve ezilenlerin, onların politik öncülerinin yeni duruma göre daha kararlı, örgütlü ve birleşik bir duruşu; ırkçılığa ve faşizme karşı mücadeleyle emperyalist savaş tehlikesine karşı mücadeleyi bütünleştirmeyi, siyasi ve ekonomik hak mücadelelerinin her biri için mevzi direnişleri vermeyi koşulluyor.
Bu koşullarda karşılamaya hazırlandığımız 1 Mayıs, şüphesiz ki tüm Avrupa ülkelerinde işçi sınıfı ve emekçilerin kendi talepleriyle meydanları dolduracağı güne tekabül edecek. Avrupa’daki işçi sınıfının organik bir parçası olan göçmenler ve bu sosyal-sınıfsal kesimler içerisinde örgütlü olan politik kuvvetlerin artan yoksulluğa, işsizliğe ve emperyalist savaşa karşı 1 Mayıs’a yürümesi günün devrimci görevlerinin temel konularındandır.
Emperyalist savaş ve talan politikalarına karşı daha güçlü bir 1 Mayıs, hazırlık dönemi yürüteceğimiz güçlü kitle çalışmasından geçtiği bir an bile unutulmamalıdır.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 11 Nisan 2025 tarihli Perspektif köşesi