Donald Trump geçen yılki başkanlık seçimleri sırasında Amerikan işçi sınıfına olan “sevgisinden” çok söz etti. İşsizlere, fabrikaları ABD’ye geri getirecek başkan olacağını söyledi, faturalarla boğuşanları, kendi gözetimi altında fiyatların düşeceğini ve yaşam standartlarının yükseleceğini iddia ederek yatıştırdı.
Bu tabiki yalandı. Şimdi milyonlarca işçi bunu zor yoldan öğreniyor. Trump işçilere yardım etmek yerine şirket darbesi başlattı; istihdamı azalttı, sendikaların altını oydu ve fiyatları yükseltecek bir ticaret savaşı başlattı.
Saldırılar geniş ve derindir, hiçbir kamu sektörü çalışanı güvende değildir. Ve bunlar zenginlere daha fazla servet ve güç aktarmaya yönelik daha geniş bir siyasi projenin parçasıdır. Özel sektördekiler de dahil olmak üzere, sendikaları kırmak ve ücretleri düşürmek isteyen her patrona yeşil ışık yakıyorlar.
Saldırının boyutu gerçekten yüksek.
Iktidar geçen hafta ABD sağlık kurumlarından 20,000 kişiyi işten çıkardığını açıkladı. Patronlar 10,000 kişiyi hemen işten çıkardı ve diğer 10,000 kişi de erken emeklilik ve gönüllü işten çıkarma teklifleri yoluyla işten ayrılıyor. Güvenlik görevlileri, patronların işten çıkarma tebligatlarını göndermesinden birkaç saat sonra bazı işçilerin işyerlerine girmesini engelledi. İşten çıkarılanlar arasında araştırmacılar, bilim insanları, doktorlar ve destek çalışanları yer alıyor.
Patronlar ayrıca Federal Konut İdaresi, Federal Havacılık İdaresi, Ulusal Bilim Vakfı, Çocuklar ve Aileler İdaresi, Çevre Koruma Ajansı ve daha pek çok kurumda istihdamı azaltıyor. Trump, öğrenci kredilerinin yönetilmesine ve yoksul öğrencilere yardım programlarının yürütülmesine yardımcı olan Eğitim Bakanlığı’nı ve ABD Uluslararası Yardım Ajansı’nı (UŞAid) kapattı. Patronlar bu dairelerdeki on binlerce çalışanı idari izne çıkardı ya da işten çıkardı. Ayrıca 2008 mali krizinin ardından finans sektörünün gözetimini sağlamak üzere kurulan Tüketici Mali Koruma Bürosu’nda çalışan yaklaşık 1.700 kişiyi de işten çıkardılar.
Toplu işten çıkarmalar her sendika ve siyasi parti için bir meydan okumayı teşkil ederken, aynı güçler meydan okumayı karşılamakta başarısız kalmaktadırlar. Şu ana kadar yaptıkları her şey patronların ve Cumhuriyetçilerin daha da ileri gitmesini teşvik etmekten başka bir işe yaramamıştır.
Fakat geçtiğimiz hafta sonu yüz binlerce işçinin sınıf öfkesini egemen sınıflara yönelten mitinglere katıldığını görmek umut veriyor. Ancak iş kayıplarını ve işten çıkarmaları durduracak olanın yalnızca işçilerin eylemi olduğu çok açık.
Öfkenin bir başka burjuva parti olan Demokratlara oy olarak akması şüphesiz ki çare olmayacak. Amerikan işçi ve emekçileri kendi bağımsız devrimci öncülerini ortaya çıkartarak, emepryalizme ve kapitalist sömürü düzenine karşı amansız bir mücadele örgütleyerek ancak bu cendereden çıkabilir.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 11 Nisan 2025 tarihli Avrupa Gündemi köşesi