7 Kasım 2024 tarihinde dönemin Almanya Başbakanı Olaf Scholz, SPD, Yeşiller ve FDP’den oluşan ve “ampül koalisyonu” olarak adlandırılan koalisyon hükümetinin başarısız olduğunu ve Şubat 2025’de yeni seçimlerin yapılacağını açıklamıştı.
Seçim kampanyası sırasında, oylarını arttırmak için aşırı sağcı söylemler ve seçim vaatlerinde sol parti dışında adeta tüm burjuva partiler yarışa girdi. Nihayetinde, Avrupa’daki sağa kayış Almanya’daki federal seçimlerde de kendini gösterdi. 9 Nisan’da CDU/CSU ve SPD koalisyonu ortak bir anlaşmaya vardıklarını duyurdular ve yeni koalisyon sözleşmesini yayımladılar.
Peki buraya nasıl gelindi?
Ampül koalisyonu 2021’de iktidara geldiğinde, uluslararası rekabette geride kalmamak için sektörü modernize etmeyi hedefledi – Alman burjuva devletinin stratejik hedefi buydu.
Koronavirüs pandemisi ve Ukrayna topraklarındaki emperyalistler arası savaş, sistemin çelişkilerinin yoğunlaşmasını sağladı – tabi bu durum Rusya ile doğal gaz ve petrol ticaretinde ciddi bir bağımlılığı olan Alman sermayesinin tamamen aleyhineydi. Diğer NATO ülkeleri de ABD’nin emirlerine uyarak Rusya ile ekonomik ve siyasi ilişkilerini sona erdirdiler. Avrupa’nın en güçlü iki emperyalist ülkesi olan Almanya ve Fransa’nın ABD’ye olan bağımlılıklarını gevşetmek ya da en azından zayıflatmak istedikleri uzun zamandır bir sır değil. Alman devletinin askeri olarak silahlanmasının ve yüz milyarlarca dolarlık silahlanma paketlerini kabul etmesinin nedenlerinden biri de zaten budur.
Almanya’da enflasyon neredeyse 2008-2009 küresel ekonomik krizinde olduğu kadar yükseldi. Sadece otomobil sektöründe on binlerce iş yerinin kapanması bekleniyor.
Bu süregelen ve giderek derinleşen ekonomik krizler doğal olarak siyasi alana da taşınıyor ve neticesinde ampül koalisyonu miladını doldurdu.
İşçi sınıfını ve ezilenleri neler bekliyor?
Yeni hükümet, dünya pazarındaki payını artırmak için önceki koalisyonun yapamadığını yapmaya çalışacak. Bu amaçla, borç freninin açılmasıyla militarizasyon ilerletilecektir. Gelecekte Almanya, diğer ülkelerden (özellikle de ABD’den) bağımsız olarak baskınlar düzenleyebilmek için savaş yürütebilecek bir orduya sahip olmak istiyor.
Emeklilik yaşı kademeli olarak yükseltilecek – burjuvazi, uygulamayı gerçekten gönüllülük esasına dayandırıyormuş gibi göstermek için bir kez daha kurnazca bir taktik kullanıyor. Dolayısıyla 67 yaşın üzerindeki çalışanlar, gelirleri 2.000 Euro’yu aştığı takdirde artık vergi ödemeyeceklerdir. Yaşlılıkta yoksulluk oranlarının yüksek olduğu düşünüldüğünde, bu kesinlikle gönüllü bir çaba değil, yaşlıları daha uzun süre sömürebilen kapitalistler için bir çare. Özellikle yaşlı kadınlar daha uzun süre -mezara kadar- çalışacaklardır, çünkü maaşları daha düşük ve dolayısıyla devletten alacakları emekli maaşı da bir erkeğinkinden daha düşüktür.
Koalisyon anlaşması, Afganistan ve Suriye’ye bile sınır dışı etme sayısında önemli bir artış öngörüyor. Ülkeyi terk etmek zorunda kalan mültecilere da daha ağır yaptırımlar uygulanacak. Örneğin desteğin azaltılması gibi. Mülteciler zaten geçim düzeyi için gerekli olandan çok daha az para alıyorlar ve ayrıca sık sık çalışmaları yasaklanıyor ve bu nedenle yasadışı işleri yapmak zorunda kalıyorlar. Bu nedenle, insanların insanlık dışı bir yaşam sürmeleri ve kendi ülkelerine geri dönmeleri isteniliyor.
Koalisyon anlaşmasında Türkiye ile stratejik ortaklığın belirtilmesi de dikkat çekicidir. Türkiye eskilerden beri Alman silahlarıyla donatıldı ve bu silahlar sayesinde örneğin Kürdistan’da her türlü suç işledi ve hâlâ işlemektedir. Her şeye rağmen kayyumlar atan, sosyalistleri ve devrimcileri tutuklayan, Rojava’ya saldıran stratejik ortaklarına sadık kalacaklardır. Kürt özgürlük hareketine ve Türkiye ile Kuzey Kürdistan kökenli diğer devrimci örgütlere yönelik baskın devam edecektir.
Kısacası, emekçiler ve ezilenleri militarizasyon, zorunlu askerlik, sosyal devletin gerilemesi, daha yüksek bir emeklilik yaşı, sağcı göç politikaları ve onları ezecek daha fazla hakla donatılmış bir polis aygıtı bekliyor.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 18 Nisan 2025 tarihli Avrupa Gündemi köşesi