Faşist rejimin 2021 yılından itibaren inşa etmeye başladığı S ve Y tipi hapishaneler, hali hazırda ağır tecrite maruz kalan devrimci tutsakları, insanlık dışı koşullara mahkum etmeyi, varolan kırıntı düzeyindeki hakları elimine etmeyi hedefliyor. Devrimci tutsaklar tarafından kuyu tipi olarak adlandırılan bu hapishaneler, gerek fiziki yapıları gerekse uygulamaları ile tutsakların fiziki ve psikolojik sağlıklarını en olumsuz biçimde etkilemeye göre tasarlanmış durumda.
24 Ocak’ta Türkiye ve Kürdistan’da sosyalistlerin başlatmış olduğu “kuyu tipi hapishanelere karşı mücadele”, yaklaşık üç haftadır da yaşadığımız Avrupa ülkelerinde de sürdürülüyor. Türkiye ve Kürdistan hapishanelerdeki tecrit ve işkenceyi, hasta tutsakların sessizce infaz edilmesini; tutsak aileleri üzerinde artan saldırıları gündemleştirmek, kuyu tipi hapishanelerin kapatılması için verilen mücadeleyi büyütmek, politik tutsaklarla dayanışmayı yükseltmek için sosyalistlerin başlatmış olduğu eylemler serisi üç günlük açlık grevleri ile devam ediyor.
Bugüne kadar Almanya, Fransa ve Belçika’nın değişik kentlerinde yapılan açlık grevleri, önümüzdeki haftalarda da İsviçre, İngiltere ve yine Almanya’nın değişik kentlerinde yapılacak. Destek açlık grevini bir iç mekan eylemi olmaktan çıkaran sosyalistler, eylem süresince esas itibariyle sokağı mesken tutan onlarca değişik eylemlere de imza attılar. Enternasyonal dayanışmayı büyütme talepli yapılan yerli kurum ve siyasi parti temsilci ziyaretlerinin yanı sıra özellikle işçi ve emekçilerin yoğun bulunduğu semtleri, öğrenci gençliğine ulaşmak için üniversiteleri ziyaret ederek, yoğun bildiriler dağıtarak Türkiye ve Kürdistan’daki S ve Y tipi hapishaneler hakkında yoğun bilgilendirme yapan sosyalistler, kimi alanlarda da gerçekleştirdikleri söyleşiler, film gösterimleriyle açlık grevi eylemini zenginleştirdiler.
Şüphesiz ki bugüne kadar açlık grevinin gerçekleştirildiği alanlarda elde edilen deneyimler, önümüzdeki haftalarda yapılacak eylemler için yol gösterici olmalıdır. “Savaşın sığınakta yapılan hazırlıkla belirlendiği” sözünden yola çıkacak olursak, daha açlık grevi eylemlerine başlamadan, eylemin yapılacağı ülke ve kentte yapılacak basın açıklamaları, varolan bütün ilişkilerin haberdar edilmesi, farklı dost kurum ve kuruluşların yapabileceklerinin somutlanması, çadır, yürüyüş, stand gibi etkinlikler için izinlerin alınması, bilgilendirme ve değişik düzeylerde destek için ziyaret edileceklerden randevuların alınması; materyallerin binlere ulacak tarzda hazırlanması, sosyal medya çalışması için kısa video, afiş vb. görsellerin şimdiden hazırlanması; eylem boyunca neredeyse hiç boş zaman bırakmayacak tarzda planlamaların yapılması eylem anındaki iş yükünü alabildiğine azalttacağı gibi, nicel ve nitel eylem gücünün eylemin başarısına kilitlenmesine de dolaysız katkıda bulunacaktır.
Eylem anında gerek açlık grevcisi eylemciler gerekse bunun dışında kalan güçlerin verimli mobilizasyonunu sağlamak için tek tek yapılacak işlerin listelenmesine bağlı olarak, oluşturulacak değişik tipteki komisyonlar aracılığı ile senkronize işleyen bir güç pekala açığa çıkartılabilir. Örneğin oluşturulacak sosyal medya grubu gün boyu önceden hazırlanmış değişik görselleri sık sık paylaşıp, mail yoluyla yaygınlaştırma uğraşı içerisine girerken, info standı ve bildiri dağıtım grupları işlek caddeleri, lise ve üniversiteleri mesken tutabilirler. Dil bilen birkaç yoldaştan oluşan diplomasi komisyonu aydın, yazar ve siyasetçilerle görüşmelerinde destek açığa çıkarmaya çalışırken, kültür komisyonu akşam kapalı mekanda düzenlenecek etkinliklerin ön hazırlıklarını tamamlayabilir.
Bunları başardığımız koşullarda açlık grevi eylemini iç mekan eylemi olmaktan çıkarttığımız gibi kendi güçlerimizi ve çevre çeperimizdeki olanakları örgütleme aracına da dönüştürmüş olacağız.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 19 Haziran 2025 tarihli Perspektif köşesi