33 yoldaşımızı kaybettiğimiz Suruç katliamının 10. yıl dönümü yaklaşmakta. 10. Yılında Suruç’un izinde gitmek biz sosyalist gençliğin 33’lere karşı olan yükümlülüğüdür. Avrupa’da olan gençler olarak 33’leri tanımaya fırsatımız olmadı, hiç görmedik onları. Ancak onların mücadelesini, onların bayrağını yükseltmeyi kendimize bir mecburiyet olarak gördük. Suruç’ta düşen 33’lerin anısını yaşatmak ancak onların mücadelesini anlamaktan geçeceğini biliyoruz. Suruç’tan öğrenmek, yoldaşlarımızın neden Kobanê’ye gitmek istediklerini anlamak, onların birleşik mücadele perspektiflerini anlamaktır bizim görevimiz. Peki yoldaşlar neden ölümü göze alarak bu yola çıktılar? Mücadelenin ateşinde dövülen çelikten iradeleri ve birleşik devrimin gereklilikleri 33’leri Kobanê’ye iten güç haline geldi. 33’ler devrimin ne sadece batılı metropollerde ne de sadece doğuda ezilen Kürt halkının mücadelesiyle olmayacağının farkındalardı. Bu yüzden Gezi ayaklanmasını Kobanê zaferine bağlayarak Batı’dan Doğu’ya halkları birleştirebilecek bir köprü olmak istediler. Başarılı, örnek alınması gereken bir kampanya yürüttüler. Kazanımları ve kitlelerle olan ilişkileri faşist rejime korku salmıştı. Bu korku ile hareket eden katil saray rejimi 33 yoldaşımızı aldı elimizden. Fakat bilmedikleri şuydu ki; devrimciler ölür ama devrimler durmaz yaşar!
10 yıl geçmesine rağmen faşizm adalet yerini bulmasını engellerken bir yandan da Suruç’ta yaralananları, yakınlarını kaybedenleri kovalıyor, hapse atıyor. Faşist çetenin intihar saldırısından dakikalar ardında polisin nasıl yaralıları ölüme mahkum ettiği hâlâ hafızalarımızdadır. Biz elbette ki öfkeliyiz, acımız dinç. Öfkemizi ve acımızı bilinçlice yönlendirmeli, onları Suruç için adalet mücadelesini büyütmek adına kullanmalıyız. 10. Yılında Suruç’u en geniş kitlelerle tanıştırmalıyız. Onları adalet ve sosyalizm mücadelemize kazanmalıyız. Çünkü biz 33’lere, onların mücadelelerini büyütme ve zafere kadar yürüme sözü verdik!
Yoldaşlar her yıl olduğu gibi bu yıl da 20 Temmuz’da sokaklardayız. Yoldaşlarımızı anmak bizim için ideolojik bir görevdir. Bunu elbette ki yerine getireceğiz. Ama bunu aynı zamanda daha önce de belirtildiği gibi çalışmalarımızı adalet mücadelemizi daha da büyütmek için kullanmak gerekmekte. Bu yılki çalışmalarımızda hayal gücümüz hiçbir sınır tanımamalı. Çalışmalarımızda sınır tanımamak; her türlü imkânı kullanmak, her sempatizanı, her aktivistimizi çalışmalarımıza katmak olarak anlaşılmalıdır ve bu bir mecburiyet olarak görülmelidir. Hiçbir kapıyı çalmaktan geri çekinmemiz, utangaçlığımızı, geri yönlerimizi aşmak için de bu çalışma isabetli olacaktır. Bunu başarmak için kitle ajitasyonları, paneller, film veya belgesel gösterileri vb. elimizde var olan materyalleri kullanmak, bu materyalleri çoğaltmak, elimizde yoksa gerekli kişi ve komitelerden bunları talep etmekle ancak bunu başarabiliriz. Ve yoldaşlar ancak bunu başararak 33’lere verdiğimiz sözü tutabiliriz.
Çalışmalarınızda sizlere başarılar diliyoruz. Bu yıl sokaklarda tekrar tek bir slogan altında buluşuyoruz:
Suruç için adalet herkes için adalet!
10. Yılında Gençlik Suruç’un İzinde Devrim Yolunda!
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 4 Temmuz 2025 tarihli Sosyalist Gençlik köşesi