Liman işçileri savaşa çalışmazlar – Filistin için yeni bir umut
26 ve 27 Eylül 2025 Cuma ve Cumartesi günleri, İtalya’nın Cenova kentinde “Liman işçileri savaş için çalışmazlar” (it. I portuali non lavorano per la guerra) şiarıyla bir konferans düzenlendi. Konferans, Liman İşçileri Özerk Kolektifi (it. Collettivo Autonomo Lavoratori Portuali, kısaca: Calp) ve İtalyan Tabandan Sendika Birliği (it. Unione Sindacale Base, kısaca: USB) tarafından düzenlendi. Dünyanın dört bir yanından liman işçileri, görüşlerini paylaşmak için Cenova’ya geldi. Konferansın odak noktası, Siyonist İsrail’in Filistinlilere uyguladığı soykırım ve silah sevkiyatlarının ve genel olarak savaş malzemelerinin büyük bir kısmının geçtiği Avrupa limanlarının bu soykırıma suç ortaklığıydı.
Konferans, Cuma günü sendikaların resmi delegelerinin katıldığı bir iç toplantıyla başladı. Toplantıya, Filistin, Yunanistan, Kıbrıs, ABD, Bask Bölgesi, Fransa ve Slovenya gibi ülkelerin temsilcileri katıldı. 28 Şubat’ta Atina’da yapılan ilk toplantının devamı niteliğindeki bu toplantıda, çeşitli sendika temsilcileri ortak bir taslak metin üzerinde anlaşmaya vardılar. Bu metin, tüm sendikaların imzalaması gereken uluslararası bir grev çağrısıdır. Uluslararası grevin kesin tarihi henüz belirlenmemiştir. Çeşitli sendikaların temsilcileri, bir sonraki adımda toplantının sonuçlarını ülkelerine taşıyacak, metni imzalayacak ve uluslararası grevi planlayacaklar.
Metnin ana noktaları, Filistin’deki soykırımın durdurulması ve insani yardım koridorlarının açılması talepleridir. İsrail, AB, NATO ve ABD tarafından desteklenen katil bir devlet olarak kınanmaktadır. Metin aynı zamanda emperyalist devletlerin işçilerine de hitap etmekte ve silah nakillerini engellemek ve Avrupa’nın silahlanmasına karşı çıkmak için limanları bloke etmelerini talep etmektedir. Limanlar barışın yeri olmalıdır. Metinde, Avrupa’nın yeniden silahlanma planı yoluyla AB’nin yaptığı yatırımlar da kınanıyor. Bunun yerine sağlık hizmetleri, eğitim, maaşlar, emekli maaşları ve sosyal hizmetlere yatırım yapılması talep ediliyor. Son olarak, “Gazze Rivierası” planı ile Filistin topraklarının işgali ve gaspı da kınanıyor. Bildiride liman işçileri ve sendikalar, 1967 sınırları içinde Doğu Kudüs’ü başkent olarak gören, özgür ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını savunuyorlar.
Metin, Cumartesi günü Calp genel merkezinde düzenlenen konferansın ikinci gününde sunuldu. Toplantıya basın ve sendika dışı kuruluşlar da katıldı. Gün, çeşitli sendikaların konuşmaları ve selamlamalarıyla başladı. Vize alamayan Türk sendikası Limter-Iş’in selamlaması da işçilere iletildi. Hem konferans hem de aynı günün akşamı düzenlenen gösteri umut dolu ve mücadeleci bir atmosferde geçti. Cenova liman işçileri, emperyalist savaşı ve Filistin’deki soykırımı durdurmak için tüm uluslararası limanların ablukaya alınması gerektiğini defalarca vurguladılar.
“Onların savaşlarının kanını ellerimize bulaştırmayacağız”
Akşam gösterisinde sözlerini yeniden eyleme geçirdiler. Başlangıç mitinginde liman işçileri CALP’den, “ZIM” (Almanca: integrierte Dienste der Seeschifffahrt GmbH) 1 şirketinden bir gemiye aynı akşam 10 konteyner yükleyeceğini öğrendiler. Bu nedenle, göstericileri limana doğru koşarak konteynerlerin yüklenmesini engellemeye çağırdılar. Liman işçilerinin ve yüzlerce göstericinin baskısı sayesinde yükleme durduruldu. Giderek diğer göstericiler de eyleme katıldı. Özellikle, çoğunluğu komünist örgütler Alternatif Öğrenci Muhalefeti (it. Opposizione Studentesca d’Alternativa, kısaca: OSA) ve Rotayı Değiştir (it. Cambiare Rotta, kısaca: CR) üyesi olan öğrenciler ve lise öğrencileri eyleme yoğun katılım gösterdi. Cenova’da, son günlerde grevlerin yanı sıra, çeşitli güçlerin işbirliği sayesinde bir üniversite işgal edildi, tıpkı İtalya’nın diğer şehirlerinde olduğu gibi.
Konferans sırasında, Filistin’deki soykırıma karşı bir başka ulusal grev yapma isteği tüm halk kesimlerinde çok yüksekti. USB ve CALP’nin, GSF’ye saldırı olması durumunda spontane ve habersiz bir grev çağrısı yapma ve tüm ülkeyi bloke etmeye hazır olma vaatleri, İtalya’dan gelen görüntülerde görüldüğü gibi, son günlerde gerçekten yerine getirildi. Aynı durum öğrenciler ve lise öğrencileri için de geçerli. Çok farklı stratejiler ve çizgiler olmasına rağmen, liman işçileri, lise öğrencileri ve üniversite öğrencileri güçlerini ortak siyasi bir iradeye dönüştürmeyi başardılar ve “her şeyi bloke edeceğiz” (it. Blochiamo tutto) sloganı altında İtalyan devletinin suç ortaklığına karşı birlikte mücadele ettiler. Faşist Meloni hükümeti üzerindeki baskıyı yeni bir düzeye çıkardılar ve şimdi devlete taleplerini iletebilecek bir konumdalar. Konteynerlerin yüklenmesini engelledikleri durum da buna bir örnektir.
“Her şeyi engelliyoruz!”
Taban sendikası USB ve özerk liman işçileri kolektifi Calp, birkaç hafta önce tarihi bir konuşmada, “Global Sumud Filosu”nun gemileriyle iletişim kesilirse tüm Avrupa’yı engelleyeceklerini açıklayarak ün kazandılar. İtalya’daki liman işçileri, 2 Ekim’de filoya Siyonist işgal ordusu tarafından saldırı düzenlenip gemideki aktivistler kaçırılıp tutuklandığında bu sözlerini gerçeğe dönüştürdüler. 3 Ekim’de USB, söz verdiği gibi yaklaşık 100 İtalyan şehrinin katıldığı spontane bir genel grev çağrısı yaptı. 4 Ekim’de Roma’da bir milyondan fazla kişinin katıldığı büyük bir gösteri düzenlendi. Tren istasyonları, havaalanları, otoyollar, limanlar ve diğer önemli lojistik altyapılar felç edildi ve eylemler durmak bilmiyor gibi görünüyor. Özellikle, nüfusun en farklı kesimlerinden gelen kitlesel katılım, savaş ve soykırıma karşı anti-emperyalist mücadele için yeni bir umut vaat ediyor. Bu, işçi mücadelesini İtalya sınırlarının ötesine yaymak ve işçi kitlelerini Filistin’in işgaline son verme hedefinde birleştirmek için önemli bir adım olabilir. Calp sendikasının bir sözcüsü Cumartesi günü verdiği röportajda, “hiçbir liman işçisinin ellerinde savaşların kanı olmayacak” dedi. Konferansta, bu sloganı uluslararası düzeyde de gerçeğe dönüştürme hedefine doğru atılmış bir adım daha görüyoruz.











