1 Ekim 2025’te Kopenhag’da yapılan Avrupa Siyasi Topluluğu (EPC) zirvesi, Avrupa’nın emperyalist güçlerinin gerçek niyetlerini bir kez daha ortaya koydu. AB liderleri, “Avrupa güvenliği” kisvesi altında Ukrayna’ya askeri ve “insani” yardımların süreceğini ilan etti, savunma kapasitesini güçlendirme planlarını açıkladı ve Rusya’nın artan etkisine karşı Avrupa’nın stratejik merkezileşmesini vurguladı. Ancak bütün bu planlar halkların güvenliği için değil, kapitalist devletlerin ve silah endüstrisinin çıkarları doğrultusunda hazırlandı.
Savunma altyapısının güçlendirilmesi ve “Readiness 2030” inisiyatifi, işçi sınıfının kaynaklarının askeri-politik aygıt lehine aktarılması anlamına geliyor. Eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlerden çalınan bütçeler silah sanayisine aktarılırken, halkın yaşam koşulları ağırlaşıyor, gelir eşitsizliği derinleşiyor ve temel haklar adeta geri alınmak isteniyor. Zirveye göre NATO üyesi devletler savunma harcamalarını %5 GSYİH düzeyine çıkarmayı taahhüt etti. Bu karar, sosyal harcamaları, kamu hizmetlerini, eğitim ve sağlığı baskı altına alacak; halkı borçlandıracak ve savaş endüstrisine sermaye için yeni rant kapıları açacaktır. Yüksek savunma bütçeleri, savunma sanayi ile iç içe geçerek yalnızca devletin stratejik hamlesi değil, doğrudan sermaye sınıfının çıkarlarını pekiştiren güçlü bir mekanizmadır.
Avrupa’nın hamleleri, Rusya ve Çin gibi diğer emperyalist devletlerle karşılıklı bir rekabet içinde gerçekleşmektedir. Rusya, kendi emperyalist çıkarlarını korumak ve küresel etkisini artırmak için hareket ediyor; Avrupa blokunun hamlelerine yanıt veriyor. Her iki taraf da halkların çıkarlarını hiçe sayarak, kendi sermaye ve jeopolitik hedeflerini önceliyor. Bu karşılıklı bloklaşmalar, Avrupa ve çevresinde yeni krizlerin, askeri cepheleşmelerin ve silahlı gerilimlerin habercisidir.
Ukrayna’ya verilen destek ve savunma kapasitesinin artırılması, emperyalist rekabetin somut bir parçasıdır. Rusya “tehdit” olarak sunulsa da bu, halkları yanıltmaya yönelik bir propagandadan başka bir şey değildir. Zirvenin “savunma” söylemi, emperyalist saldırganlığı kamufle ediyor ve Avrupa ile Rusya arasında yeni cepheleşmeler yaratıyor. Emperyalist devletler, halkların gözünü korkutarak, kendi güçlerini artırmak için sürekli bir gerginlik ve kriz ortamı üretiyor.
Halkların çözümü açıktır: Bu iki emperyalist bloğun militarist hamlelerine karşı birleşmek, haklarını savunmak ve dayanışmayı büyütmektir. İşçi sınıfı, grevler, protestolar ve örgütlü mücadeleyle kendi kaynaklarını, yaşamını ve sosyal kazanımlarını korumalıdır. Avrupa burjuvazisi ve silah tekellerinin çıkarlarına hizmet eden bu zirve; ezilen Avrupa halkları ve işçi sınıfı açısından felaket, savaş ve yoksulluk demektir. Bugün sessiz kalanlar yarın ağır bedel ödeyecektir; bu nedenle örgütlenmek, güç birliği kurmak ve emperyalist planları teşhir etmek hayati bir zorunluluktur.
Ezilen halkların birliği ve dayanışması, emperyalist blokların tüm saldırgan planlarını boşa çıkaracak tek güçtür. Filistin’den Rojava’ya, Ukrayna’dan tüm dünyaya, kapitalizmin yapısal krizlerinin tek çözümü halkların direnişi, ezilenlerin birliği ve işçi sınıfının ayağa kalkmasıdır!
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 10 Ekim 2025 2025 tarihli Avrupa Gündemi köşesi











