Geçtiğimiz Cumartesi günü ABD’de milyonlarca insanın katıldığı “Krallara Hayır” gösterileri sonrası Trump yönetimi genel olarak ABD’de yaşayan yerli ve göçmen tüm halklara korku salmak için Güney Kaliforniya’da bulunan Camp Pendleton’da askeri güç gösterisi düzenledi.
ABD Deniz Piyadeleri’nin 250. yıldönümünü kutlama bahanesiyle düzenlenen askeri törende Trump yönetimi gerçek mermi ve toplar kullanırken, uçakların da mümkün olduğunca kitlelerin yoğun olduğu alanlarda alçak uçuş yapması, adeta bir savaş gösterine dönüştürüldü. Kuskuşuz yapılan bu gösterilerin özellikle ülke çapında otoriterleşen yönetim biçimine karşı yapılan yaygın ve kitlesel gösteriler sonrasına denk getirilmesi, törenin gerçek siyasi amacı hakkında da ipucu veriyordu: halkı tehdit etmek.
San Diego ile Los Angeles arasındaki 25 kilometrelik 5. otoyolun geçici olarak kapatılmasını koşullayan tatbikat, ülkenin en hayati ulaşım koridorlarından birini durma noktasına getirdi. Kaliforniya Valisi Gavin Newsom “güvenlik gerekçesiyle” otoyolu kapatırken, deniz piyadeleri yolun üzerinde 155 milimetrelik obüsler ateşledi. Binlerce sivil saatlerce mahsur kaldı, ticari trafik felç oldu. Halka açık bir otoyola bu kadar yakın bir yerde gerçek mühimmatın kullanılması, etkinliğin pervasızlığını göstermeye yetti.
ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, Camp Pendleton etkinliğine başkanlık ederek, “vatanseverlik kutlaması” kisvesi altında egemen sınıfları temsilen siyasi bir konuşma yaptı. Konuşmasında Deniz Piyadeleri’nin “savaşçı ruhunu” yüceltirken, silahlı kuvvetlerdeki “partizan siyaset” ve “çeşitlilik kotaları”nı kınadı. Oysa Vance’ın “partizan siyaset” vurgusu, aslında tüm herkese sorgusuz sualsiz itaat çağrısı niteliği taşıdı. “Başkan’ın” verceği kararlara her türlü muhalefetle birlikte ordunun “demokratik kontrol altında kalması” fikrinin örtük kınanması oldu.
Yakın zaman içerisinde düzenlenen vatanseverlik gösterileri ile birlikte son askeri tören de egemen sınıfların bir yandan da korku içerisinde olduklarını göstermiş oldu. Özellikle artan sınıfsal eşitsizlikler, çökmekte olan kamu hizmetleri ve her gün daha da kötüleşen yaşam standartları geniş kitleler nezdinde patlamaya hazır bir ortam yaratmakta. Nitekim “Krallara Hayır” gösterileri kitlelerde kabaran öfkenin ilk kitlesel dışavurumu oldu. Bunun karşısında egemen sınıfların tercihi baskıları daha da arttırmak oldu, oluyor.
Amerika’da toplusal yaşamın militarizasyonu belirleyici bir dönüm noktasında. Askeri ve sivil otoritenin birleşmesi, bununla birlikte silahlı kuvvetlerin iç kontrol aracı olarak kullanılması süreci ABD’de gittikçe daha fazla görülür olmakta. ABD’de de kentler askeri kışlalara dönüştürülürken, “Ulusal Muhafız” birimleri “düzeni sağlamak” bahanesiyle mahallelerde devriye geziyor. Bütçeden milyarlarca dolar Pentagon ve İç İşleri Bakanlığı’na akıtılıyor.
Bu süreçte Cumhuriyetçiler veya Demokratlar, her iki burjuva partinin de suç ortağı olduğu çok açık. Her ikisi de aynı sınıf çıkarları temelinde hareket ediyor ve kapitalist kârı korumaya, işçi sınıfı ve emekçilerin olası her türlü direnişinin bastırılmasını ve ABD askeri gücünü tüm dünyaya yaymaya çalışıyorlar.
Buradan işçi sınıfı ve emekçiler doğru ve gerekli sonuçları çıkarmalıdır. En başta kimi demokratik hakların savunusunun ne Demokratlara ne de askeri hiyerarşiye güvenerek yapılamacağının mutlaka görülmesi gerekir. Yerli ve göçmen tüm halkı kapitalizme ve egemen sınıfların savaş kışkırtıcılığına karşı birleştiren bağımsız, örgütlü bir seferberlik, günün temel yakıcı ihtiyacıdır. Camp Pendleton tutarlı demokratlar, antifaşistler ve devrimciler için bir uyarı rolü oynamalı, dışarda sürdürülen sonsuz savaş halinin içeriyi de kapsama alanına aldığı görülmelidir.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 24 Ekim 2025 2025 tarihli Avrupa Gündemi köşesi











