Günler geçip giderken dokunduğumuz, dokunmadığımız, kahkahasını duyduğumuz, duymadığımız, yakından tanıdığımız, tanımadığımız her an yanımızda hissettiğimiz ölümsüzlerimiz, kadın yoldaşlarımız gelir aklımıza. Ölümsüz ve tutsak kadın yoldaşlarımızla, bazen bir eylemde, bir kadın toplantısında, legal, illegal bir komite veya konferans buluşmasında, bazen bir evde, kitap fuarında, deniz kenarında, piknikte, mahpusta, gazete, bülten dağıtımında, ölüm orucunda, açlık grevinde, bazen işkencehanede, mahkeme salonunda, bir çatışmada, bazen de pankart asar, afiş, duvar yazılaması yaparken, bildiri dağıtırken, online eğitimlerde, kamplarda öğrenirken, bazen de şarkı söylerken, halay, çiftetelli oynarken, birlikte doyasıya gülerken yaşadığımız her bir anı unutmak kolay değil. Birlikte kimi zaman sessiz sedasız, kimi zaman dolu dizgin günleri geride bıraktık. Zamanı geriye döndürmek yaşanmış güzellikler için mümkün olsa! Onlar için yas tutmadık, ama gözümüzden yaşlar eksik olmadan dirençle andık.
Bir dönem Hacer İpek, Cennet Değirmenci, Meral Yakar’ları tanıyanlar, bu dönemde Kutsiye Bozoklar, Şengül Boran, Yeliz Erbay, Sevda Çağdaş, İvana Hoffmann, Elif Demirci ve Leyla Abay gibi birçok değerli yoldaşı ve siper yoldaşları tanıyanlar olarak gurur ve onur içindeyiz. Bir tarihin yapıcılarını, özgürlük ve devrim mücadelesinin yapıcılarını tanımanın onurudur. Bizi birleştiren, ezilen cinsin, cinsiyetin, ezilen sınıfın, inançların, ulusların kadınları olarak, erkek egemenliğe, kapitalizme ve zulme karşı mücadeleyi, kadın devrimini, sosyalizmi, sınıfsız toplumu komünizmi gerçekleştirme isteği ve azmidir. Adanmışlık, feda ruhu, kadın önderleşmesi, kadın komutanlaşması buralardan beslendi, boy verdi.
Kasım gecelerine gitmeden, ölümsüz kadın yoldaşlarımızın hayat hikayelerini mücadeleye yeni katılan kadınlara, kadın kitlelerine çeşitli araçlarla taşımalı, anlatılmalı örgütlü mücadeleyle olan bağlarını, ideolojik olarak da güçlendirmeliyiz. Emperyalist küreselleşmenin varoluşsal kriz yaşadığı, savaş hazırlıklarının hızlandığı, faşist iktidarların sayısının giderek artacağı, ezilenlerin ve kadın hareketinin kazanımlarının yok edilme tehlikesi koşullarında kadın kitlelerine salt demokratik talepli mücadeleyi, örgütlenmeyi anlatmak yetmeyecektir. Kadın kitlelerine ideolojik bilinç taşımak, ideolojik bağlarını güçlendirmek ezilen cinsin silahlandırılması anlamına gelecektir. Ezen sınıfı ve ezen cinsi alaşağı etmek, erkek egemen iktidarları yıkmak, yok etmek isteği ideolojik bilinçtir. Kadın kitleleri demokratik mücadelenin öncüleri olmakla birlikte, kadınların kurtuluşu için kapitalizmi yıkma eyleminin öncüleri de olmayı bilmelidir. Bu ideolojik gücü ölümsüzlerimizin adanmışlıklarından, eylemlerinden, kadın devrimi programından öğrenebilirler.
Yeni bir Kasım şehitler ayı gecelerinin hazırlıkları içerisinde Leyla Abay ve ölümsüz tüm kadın yoldaşlarımızın ideallerini anlatarak onların izinden yürüyen kitlelerin devrimini yaratalım.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 31 Ekim 2025 tarihli Sosyalist Kadın köşesi











