Ankara’da öğlen saatlerinde 3 öğrenci kaçırılarak darp ve tehdit edilerek, kentin farklı noktalarına bırakıldı. Ankara Öğrenci Dayanışması, öğrencilerin kaçırılmasına ilişkin İHD Ankara Şube binasında yaptığı açıklamada, “Sizin halk düşmanı, kadın düşmanı, LGBTİ+fobik, öğrenci düşmanı, işçi düşmanı iktidarınız gidecek; faşizm yenilecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek” diye belirtildi.
Ankara Öğrenci Dayanışması’ndan 3 öğrencinin bugün kaçırılmasının ardından üniversite öğrencileri İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi’nde bir araya gelerek bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
“Tutuklamalar, kaçırmalar, tehditler bizleri yıldıramaz” diyerek bir araya gelen üniversite öğrencileri “Sizin halk düşmanı, kadın düşmanı, LGBTİ+fobik, öğrenci düşmanı, işçi düşmanı iktidarınız gidecek; faşizm yenilecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek” diyerek, kayyum siyasetine karşı sokaklarda olacaklarını vurguladı.
Polis tarafından GBT bahanesi ile evlerinin önünden kaçırılan ve şehrin farklı bölgelerindeki boş arazilere tehdit ve darp edilerek bırakılan üniversite öğrencileri için yapılan açıklamada, yapılanların özerk-demokratik üniversite mücadelesine yönelik bir saldırı olduğunun altı çizildi.
Açıklamada, “Bugün saat 13.00 sularında Ankara Öğrenci Dayanışması’ndan 3 üniversiteli evlerinin önünde GBT yapıldıktan sonra sivil araçlarla kaçırıldılar. Ankara Emniyet Müdürlüğü’nden avukatların aldıkları bilgiye göre gözaltı veya hastane işlem kaydı bulunmadığı söylendi. Arkadaşlarımızın nerede olduklarına, kim tarafından kaçırıldıklarına dair haber alamadık. Aradan geçen 2 saatin sonunda bir arkadaşımızın darp edilerek Gölbaşı’nda, bir arkadaşımızın Pursaklar’da bırakıldığını, 3 saat sonra ise diğer arkadaşımızın Sincan’da bırakıldığını öğrendik. Teşhir ediyoruz, Ankara Emniyeti şehir eşkıyası gibi sokak ortasından arkadaşlarımızı kaçırarak suç işlemiştir. Arkadaşlarımızı saatlerce alıkoyup darp edip ‘bir daha Boğaziçi eylemlerine katılmayacaksın’ şeklinde tehdit etmiştir. Bu saldırı, özerk-demokratik üniversite mücadelesine, gençliğin iradesine yönelik bir saldırıdır. Biz, aşağı bakmayanlar, kayyum rektöre, kadın üniversitesine karşı nasıl direndiysek faşizme de öyle direniyoruz. Baskılarınız karşısında yenilmiyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum rektör atanması sonrasında Boğaziçi’nde ve birçok kentte kayyum siyasetine karşı üniversitelilerin eylemler yaptığı kaydedilen açıklamada, “Kabul etmediğimizi ve vazgeçmediğimizi defalarca kampüslerimizde, kent meydanlarında haykırdık. Buradan tekrar söylüyoruz, Melih, Verşan, Necdet ve tüm kayyumlar gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek” diye vurgulandı.
Açıklamada, “Bu süreçte AKP iktidarının üniversiteden, bilimden, gençlikten korkusunu 9 üniversiteliyi hukuksuzca tutuklamasından, 25 üniversiteliye ev hapsi vermesinden, gözaltındaki arkadaşları için adliye önünde bekleyenleri dahi gözaltına almasından, gökkuşağı bayraklarına el koyup suç delili diye paylaşmasından görüyoruz. Boğaziçi eylemlerine katılanları işkenceyle, küfürlerle gözaltına alıp gözaltında çıplak arama dayatmasından; ertesi günün sabahında silahlarla öğrencilerin ve ailelerinin evlerini duvarları kapıları kırarak basmalarından biliyoruz. Üniversiteyi savunmak, kayyum siyasetine karşı çıkmak suç değildir. Dinci-gerici, kadın düşmanı, LGBTİ+fobik uygulamalarla üniversitelileri hedef gösteren, suç uyduran faşist AKP-MHP iktidarı bilmelidir ki baskılarınız, gözaltılarınız, tutuklamalarınız bizleri hiçbir zaman yıldıramadı yıldıramayacak” diye belirtildi.
Açıklamanın devamda şu ifadelere yer verildi:
“Ankara’da üniversiteliler olarak evimizin önünde bekleyen polis araçlarına, her sokağa çıkışımızda GBT bahanesiyle durdurulup gözaltı yapılmasına, gözaltılardan sonra ailelerin aranmasına, kısacası faşizmin her türlü aygıtıyla bizleri sokaklardan çekme çabasına hiçbir zaman baş eğmedik.
“Pandemiyi yönetemeyip sağlık krizini kendi için fırsata çeviren, işsizlikle, ücretsiz izinlerle, zamlarla halkı yoksulluğa terk eden; işçileri sendikalı oldukları için Kod 29 ile işten çıkaran; Kuzey Ormanlarını, Kazdağlarını, memleketin her güzelliğini ranta açıp talan eden; kadın cinayetlerinin cins kırımına döndüğü, devletin bütün organlarıyla LGBTİ+’lara yönelik nefret suçu işlediği şu dönemde İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açan AKP bir de kendisine karşı çıkan her sesi, herkesi terörist ilan eden bir halk sağlığı sorunudur.
“Sizin halk düşmanı, kadın düşmanı, LGBTİ+fobik, öğrenci düşmanı, işçi düşmanı iktidarınız gidecek; faşizm yenilecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek. Yaşasın öğrenci dayanışması, yaşasın devrimci dayanışma.”
(ETHA)