Almanya’nın Lützerath köyünün yıkılıp kömür maden alanı yapılmasına karşı süren direniş, polis şiddetiyle yeni bir evreye girdi. Yeşil’lerin de hükümette olduğu bir dönemde ekolojik direnişe karşı Almanya’nın bütün eyaletlerinden polisler mobilize edildi.
İşgal eylemini sonlandırma operasyonuna karşı direniş de daha fiili meşru boyutlar aldı. İki eylemci köyün altında tüneller kazarak ve o tünellerde konumlanarak işgale karşı direndi.
Haftasonu düzenlenen kitlesel yürüyüşe Almanya’dan birçok genç katıldı. Fridays for Future hareketinin kurucusu Greta Thunberg de eylemde yerini aldı.
Denilebilinir ki Lützenrath direnişi, pandemiyle kesintiye uğrayan ekolojik hareketinin yeniden canlandığı bir momente dönüştü.
Direniş, üç bakımdan önemli.
Birincisi, Lützenrath direnişi ekolojik uyanışın burjuva “yansıması” olarak Yeşil’lerin hükümetleşmesinden sonra partiyi ve “yeni yeşil hükümetin” sermaye diktatörlüğü niteliğini teşhir etti. Bu bakımdan yüzbinlerce gencin desteğini alan Yeşil’lerin son kertede çevre ve iklimi değil, RWE gibi bir enerji tekelinin çıkarlarını koruduğu görülmüş oldu.
İkincisi, direniş enternasyonalist ve sosyal yönü güçlüydü. Örneğin Rojava devrimiyle ve Filistin kurtuluş mücadelesiyle dayanışmayı canlı tuttu. Örneğin yeni saldırıya karşı direnişin ilk günü eylemciler MLKP komutanları Zeki Gürbüz (Ahmet Şoreş) ve Özgür Namoğlu’nu (Fırat Neval) direniş alanında andılar.
Üçüncüsü, direniş fiili meşru mücadele ve kitle şiddetinin çeşitli araçlarını da devreye koyarak ekoloji mücadelesinde yeni ufuklar açtı. Saha savunmasında militan bir taktik izlendi. Tünel taktiği, Alman burjuva devletini şaşkına uğrattı, polis geri çekilmek zorunda kaldı. En son dev ekskavatörün kuşatılması, vidalarının sökülmesi eylemi etkili oldu.
Tabi ki dayanışma eylemleri de etkiliydi.
Yeşil’lerin parti bürolarının da işgal edilmesi ayrıca fiili meşru sahada “yeşil kapitalist”lerin teşhiri bakımından dikkate değerdi.
Lützenrath tabi ki de bir eşik.
Trafik lambası (SPD-Yeşiller-FDP) koalisyonu, çevre düşmanı, vaad edilen iklim koruma planlarını uygulamayan bir hükümet olacağını ilan etmiş oldu. Bu bakımdan Yeşil’lerin hükümetleşmesi ekoloji hareketindeki burjuva ve emekçi çözüm arasındaki uçurumu daha da derinleştirdi. Bu eğilim, ekoloji hareketinin fiili meşru, enternasyonalist ve sosyal sorunların çözümüyle de iç içe geçen bir biçimde gelişmesinin olanaklarını da arttırıyor.
Öyle görülüyor ki, pandemiyle kesintiye uğrayan hareket, daha güçlü ve radikal biçimde sermaye düzenine karşı yeniden uyanıyor.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 20 Ocak 2023 tarihli Avrupa Gündemi köşesi