KBDH Genel Konseyi, yazılı açıklama yaparak, faşist Türk burjuva devletinin kadınlara, Kürtlere, yaşam alanlarına sahip çıkan halka yönelik saldırılara dikkat çekti, “Bu yüzyıla ezilen cinsler, kadınlar damgasını vuracaktır. Kitle gücü, öncülük karakteriyle ve mevcut faşist, gerici erkek egemen rejimleri değişime zorlayıcı, yeni devrimlerin zafere dönüşmesindeki rolleriyle kendisini gösterecektir. Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da ise faşizmi ve erkek egemenliğini yıkacak, özgürlüğümüzü kazanacağız” dedi.
Kadınların Birleşik Devrim Hareketi (KBDH) Genel Konseyi yazılı açıklama yaparak, güncel gelişmeleri değerlendirdi.
Kontra şeflerinden Sedat Peker’in ifşalarına değinilen açıklamada, ifşaların faşist Türk burjuva devletinin komplike yapısının bir faşist özel savaş, kontra, mafya devleti olduğunu bir kez daha gösterdiği belirtildi. İfşaların, AKP ve MHP arasındaki iktidar mücadelesini, uluslararası güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda yeni dizayn yönelimlerini de yansıttığı kaydedilen açıklamada, “Faşizmin katliam, işkence, gözaltında kaybetme politikalarının, kan ve rantla biriktirdikleri sermayelerinin kendi ağızlarından deşifre edilmesi karşısında, halklarımızın ve kadınların devrimci adaletini geliştirmek, hesap sorucu bir emekçi halk hareketini örgütlemek, politik özgürlük mücadelesini yükseltmek en yerinde cevap olacaktır” denildi.
Türk burjuva devletinin, ABD, AB ve Rusya emperyalistleriyle ekonomik, siyasi ve askeri ilişkileri sürdürdüğünü hatırlatan KBDH açıklamasında şunları kaydedildi: “ABD ile yıllara dayalı stratejik bağımlılık ilişkisi esası oluştururken, Kürdistan’da, Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu gibi alanlarda politik ve ekonomik çıkarları çeliştiğinde, bir diğerini seçme tercihine girebilmektedir. Kürt ulusal hareketi ve devrimci hareketi, gerillayı tasfiye etme gibi stratejik çıkarlar etrafında buluşabilen bu devletler, dönemsel taktiksel farklılıklar, öncelikler değişkenliği gösterebilmektedir. PKK’nin tasfiyesi stratejisindeki ortaklıklarını, yeni ABD başkanı Biden’in, PKK önder kadrolarının katledilmesi karşılığındaki para ödüllerini tekerrür eden siyasetinden ve Güney Kürdistan’a yönelik devam eden yeni işgal saldırılarından görebiliriz. Direnen ve savaşan Kürt kimliği karşısında, ihtiyaç duyduklarında, Batı ve Güney Kürdistan parçalarında Türk devleti işgal saldırılarına yol verme politikası devam edecektir.”
İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesini kadın özgürlük mücadelesi açısından irade kırma konsepti olarak değerlendiren KBDH, “İstanbul Sözleşmesinin feshi ve kadın özgürlükçü politikalarıyla da rol oynayan HDP’ye yönelik kapatma saldırılarına, son dönemde yeniden artan Türk ordusu uzantılı taciz, tecavüz saldırıları, çıplak arama işkencesi, zindan saldırıları, pandemiyi de bahane ederek alan yasakları; söz, eylem ve örgütlenme özgürlüğü üzerindeki baskılar devam ediyor. Kürdistan’da uyguladığı savaş, işgal politikaları ile kadın özgürlük mücadelemizde parçalılık yaratmak ve toplumun kadın yarısını, ırkçı, şoven politikalarla etkilemek, kazanmak istemektedir” diye kaydetti.
‘İKİZDERE DİRENİŞİNİ IRKÇI POLİTİKALARDA YARILMAYA YOL AÇTI’
Türk emekçi ve de Sünni mezhebinden kadınların ırkçı, şoven politikanın temel hedef kitlesi olduğunu vurgulayan KBDH Genel Konseyi, İkizdere’de açığa çıkan kadınların militan direnişinin bu politikada yarılmaya yol açtığına dikkat çekti, “Yüzde doksanı AKP’ye oy vermiş bu kadınlar, hayal kırıklığı içinde, kendisine saldıran askerlere, ‘Cengiz İnşaat’ın askerleri’ demeye başlamıştır. Bu direnişe, Boğaziçi, işçi direnişleri, Kürt halkının yıllardır süre gelen direnişleri kendiliğinden de olsa bir bilinç kattığını, saldırıların çapının, toplumun farklı kesimlerinden kadınları, faşizme ve sermayeye karşı saldırılarda birleştirdiğini görüyoruz” dedi.
‘ERKEK EGEMEN SALDIRILAR KADINLARI BİRLEŞTİRİYOR’
Erkek egemen cinsiyetçi saldırıların, kadınları ve ezilen cinsel kimlikleri birleştirdiği belirtilen açıklamada, “Bu hareketlerin benzer zamanlarda kendi kulvarlarında gelişmesi, hem bir etkileşim halinde oluşlarını ifade ediyor, ama aynı zamanda, somut güncel bir ilişkileniş, birleşme, kaynaşma, ittifak kurma yetersizliklerini, örgütsel kopukluk sorununu yansıtıyor. Fiili meşru zeminde, silahlı yada silahsız eylem biçimleriyle, örgütlenme yöntemleriyle kadınların birleşik direnişini örmek gerekmektedir” denildi.
KBDH açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Faşizmi ve erkek egemenliğini yıkma görüş açısına göre geliştirilmesi gereken kadın hareketinin güncel politik mücadele açısından, şovenizme, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe karşı savaşımını büyütmesi oldukça önemlidir. 1 Temmuz günü, İstanbul Sözleşmesini resmi olarak feshedecek olan Saray rejimine karşı direniş, grev hareketi örgütleyerek mücadeleyi ileriye taşımak önemli bir yerde durmaktadır. Kadın katilleri ve tecavüzcülerden, tacizcilerden, fiziki şiddet uygulayan erkeklerden kadın özsavunma eylemleri örgütleyerek hesap sormak görevimizdir.
“Cins özgürlük mücadelesinin, politik kitle hareketlerinin dünya genelindeki eylemsel rüzgarının, çelişkilerin derinleştiği anlarda fırtınalara dönüştüğünü görüyoruz. ABD, Latin Amerika, Kolombiya, Arjantin, Filipinler, Hindistan, Yunanistan, İspanya, Ortadoğu ve daha pek çok yerde ayaklanmalar, isyanlar, grevler sürüyor. Eylem nöbetlerini birbirine devrediyor. Kitle hareketleri varlık zeminini her daim koruyor.
“Bu yüzyıla ezilen cinsler, kadınlar damgasını vuracaktır. Kitle gücü, öncülük karakteriyle ve mevcut faşist, gerici erkek egemen rejimleri değişime zorlayıcı, yeni devrimlerin zafere dönüşmesindeki rolleriyle kendisini gösterecektir.
“Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da ise faşizmi ve erkek egemenliğini yıkacak, özgürlüğümüzü kazanacağız!”