Genç komünistler, Suruç katliamının 6. yıldönümü hesaplaşmasına bu yıl da yeni bir politik kampanyayla giriyor. Belki de hiç ama hiç sarılmadıkları, tanıma şansı yakalayamadıkları Suruç ölümsüzlerinin düşlerinin devamcısı olma onurunu yükselten bu gençler, tartışmasız devrimci meşruiyet bilinciyle faşizmi yenme kararlığından besleniyor.
Suruç için adalet kampanyaları yakın tarihsel politik belleğimizin en kapsamlı ve birleştirici, elbette en militan örgütlenmiş çalışmaların başında gelir. Komünist gençliğin öncülük ettiği fakat komünist öncünün fiili meşru zemindeki tüm örgütleriyle ortaklaşılan bu kampanyalar devrimci işbirliği ve yoldaşlık sorumluluğuyla yükseliyor. Avrupa kentlerinden de Suruç için adalet talebinin yükseltileceği her politik eylem ve etkinlik aynı ortaklık ve sorumlulukla örülecektir.
Temmuz başında devlet-kontrgerilla eliyle gerçekleştirilen Sivas ve Çorum katliamlarının aydınlatılması, sorumlulardan hesap sorulması talebiyle Kızılbaş Aleviler başta olmak üzere işçi sınıfı ve ezilen halklar adalet haykırışını yineledi. Osmanlı’dan günümüze devlet katliamlarına yenileri eklendi. Faşist burjuva Türk devletinin “zaman aşımı”yla kendini aklamaya çalıştığı katliamlar silsilesine son beş yılda MİT-DAİŞ işbirliğiyle Amed, Suruç, Antep, Ankara, Reina gibi ya da faşist şeflik rejiminin paramiliter çete mensuplarınca HDP’li Deniz Poyraz’ın katledilmesi gibi yeni siyasi katliamlar yaşadık. Berkin için, Hrant için, Hande Kader için, Çorlu tren katliamı için, Şenyaşar ailesi için, İpek Er ve nice kadın için adalet mücadelesi sürüyor.
Bedel kapılarından geçerek özgürlüğü kazanma kararlılığına sahip Türkiye ve Kürdistanlı devrimci sosyalistlerin adalet kampanyasını Avrupa kentlerinden anlamlı bir soluk katarak bütünleyeceğiz. Suruç katliamının aydınlatılması odaklı siyasi çalışmamız Hanau katliamı başta olmak üzere; bulunduğumuz yerellerdeki adalet arayışlarıyla birleşecektir. İşçi katliamı ve erkek şiddetiyle katledilen kadınların; kilise ve yurt gibi devlet denetimindeki kurumlarda taciz-tecavüze maruz kalmış çocuk ve devletin örtbas ettiği ensest davalarının; saray rejimiyle yapılan anlaşmalar doğrultusunda siyasi sığınmacıların geri gönderilmesine karşı, G. Abdullah gibi siyasi tutsakların adalet gündemi ve süren davaları yürüteceğimiz Suruç için adalet kampanyamıza içerebilmeliyiz. Bu kapsamda adalet talebini yükselten kesimlerle hızla bağ kurarak gerçekleştireceğimiz eylem, yürüyüş, anma ve etkinliklerimizin bileşeni kılmalıyız. “Suruç için adalet” mücadelesi bugün milyonların adalet talebine karşılık geliyorsa yürütülen birleştirici, kararlı-militan politik hattın güçlü bir hazırlıkla, planlı-hedefli çalışmayla, kitle faaliyetinde ısrar gibi niteliklerle donanmasına borçludur.
20 Temmuz günü en yaygın ve kitlesel yapmayı hedefleyeceğimiz anmalara bildiri-afiş gibi çalışmaların yanı sıra; çalışma boyunca tutsak Suruç gazisi ve tanıklarının serbest bırakılması için ilgili kurumları E-Mail-telefon yağmuruna tutmak; resim sergisi, konser ve tiyatro vs. örgütlemek gibi sayısız araç ve biçim eşlik edebilir.
Toplumsal adalet talebinin işçi sınıfı ve ezilen halkların farklı kesimlerince aciliyet kazandığı bu süreçte görevimiz, murat ettiğimiz adaleti çeteci, rantçı, kontracı sermaye devletinin asla bize sağlamayacağını; adaletin ancak ve ancak işgalci, sömürgeci, ırkçı-şoven, cinsiyetçi faşist şeflik rejiminin yıkılmasıyla mümkün olacağını yerli ve göçmen kitlelere anlatmak, faşizmi yıkmak için ileri, daha ileri yürümektir.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 9 Temmuz 2021 tarihli Perspektif köşesi