On binlerce insanımızın hayatını kaybetmesine, yüz binlercesinin de yaralanmasıyla sonuçlanan deprem felaketine Avrupa’da faaliyet yürüten Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimci yapılar da hızla yaraları sarmak için çalışmalara başlayan organizasyonlardan oldular. Özellikle Avrupa Demokratik Güç Birliği’ni oluşturan kurumlar, halklarımızın acılarını bir nebze sağaltmak için can hıraş bir çalışma ortaya koydular.
Maddi dayanışma çalışmasından faşist rejimin gümrük birimlerinden kaçırıldığı kadarıyla da gıda, elbise, çadır, tıbbi malzeme vb. gibi temel ihtiyaç maddelerini bölgeye ulaştırmaya çalıştılar. Faşist rejimin depremi bir katliama dönüştürdüğü, dayanışma girişimlerini dahi kriminalize etmeye çalıştığı koşullarda, söz konusu çalışmaların kendisi aynı zamanda politik bir muhteva taşıdı.
Ancak en genel hatlarıyla ezilenlerin, işçi ve emekçilerin değişik bölüklerini temsil eden aynı yapıların, depremle birlikte kapitalizmin, faşizmin aç gözlü kâr hırsı, ötekileştirici yaklaşımları sonucu ortaya çıkan kitlesel katliamı, gösterilen dayanışma örneklerine dönük saldırgan ve kriminalize edici tutumuna karşı da hızla reflkes gösterme becerisi göstermemesi not edilmesi gereken bir eksikliğe ya da dar görüşlülüğe işaret etmektedir. Depremle sarsılan halkımızın sokakta hesap soran sesi, gitmeyen “yardım eli” için basınç oluşturma, bölgenin Kürt, Arap ve Alevi yoğunlukta olması sebebiyle devletin ayrımcı politikalarının ve elbetteki dünya çapında bir sorun olan göçmenlere dönük saldırganlığın depremle birlikte egemenlerce linçe dönüştürme çabaları, işkence ve katliamları kitlesel ve öfke dolu sokak eylemleriyle pekala teşhir edilebilmeliydi.
Bu gecikmeyi not ederken ADGB’nin bu hafta içerinde kamuoyuna bir açıklamayla duyurduğu ve sokak eylemlerini de içeren kararlaşmasının öneminin altını çizmek gerekiyor. Avrupa’da birleşik mücadelenin önemli unsurlarından biri olan ADGB’nin, perspektifini sadece Türkiyeli ve Kürdistanlı göçmenlerle sınırlı tutmayarak, özellikle değişik ülkelerdeki ilerici, antifaşist kuvvetlerin de harekete geçirilmesini hedeflemesi önemlidir. Burada okuyucunun dikkatini aşağıda kimi noktalarda topladığımız ADGB kararlarına dikkat kabartmaya, yaşama geçirilmesinde kendisini bir özne gibi konumlandırmaya çağırıyoruz.
- Türk devletinin bölgedeki demografik yapıyı değiştirmeye yönelik siyasetini, Avrupa’da yaygın şekilde kamuoyuna deşifre ederek gerçekleri anlatmak.
- Depremde yaşamsal önem taşıyan ilk üç gün içinde, arama – kurtarma ekiplerini sahaya yönlendirmeyerek, Türkiye dışında giden kurtarma ekiplerini dahi hava limanlarında saatlerce bekleterek, devletin deprem bölgesinde bilinçli katliam gerçekleştirdiğini kitlelere anlatmak.
- Çeşitli ülkelerden devlete gönderilen yardımların, depremden etkilenen halka ulaştırılmadığını ve bundan dolayı da devlet kurumlarına değil, yerellerde oluşan kriz merkezlerine bu bağışların yapılmasını sağlamak için kamuoyu oluşturmak.
- Türk devletinin bölgedeki göçmenleri de hedef alan ırkçı saldırılarını teşhir etmek.
- Atanan kayyumları ve yerellerde oluşan kriz masalarına yönelik saldırıları kınamak.
- Avrupa’da yerli ve göçmen kitlelerin, depremden etkilenen bölgelerdeki halkla dayanışma içinde olmasını sağlamak hedefleriyle, en geniş katılımla ortak çalışmalar yürütmek.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 24 Şubat 2023 tarihli Avrupa Gündemi köşes