AB ve Batı emperyalizminin bütünün İsrail devletinin Filistin’i ilhak ve sömürgeleştirmesinin yarattığı sorunun karşısındaki tutumu biliniyor. Başta ABD ve Britanya gelmek üzere Batı emperyalizmi, Filistinlilerin ulusal varlığının inkarı üzerinden yükselen siyonizmi “taşıyor”.
Netanyahu’nun faşistlerin de ortağı olduğu sağcı koalisyon hükümeti saldırıları arttırırken, Avrupa’da da diplomatik trafiklerini hızlandırıyor.
İngiltere’ye ziyaret gerçekleştiren Netanyahu, şu günlerde bütün Filistin’de protestolara vesile olan “yargı reformu”nu övdü.
Kabinesinden ırkçı Maliye Bakanı Smotrich de Paris’te yaptığı bir konuşmada, Filistinlilerin varlığını inkar etti, konuşmasını “genişletilmiş İsrail sınırları” olan bir harita önünde yaptı.
Batı Şeria’daki gerilimi dindirmek amacıyla yapılan zirve için Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir, “Şeria’da olan Şeria’da kalır” derken, Smortrich de, işgalci yayılmanın “bir gün için bile” durdurulmayacağı sözünü verdi.
Maliye Bakanlığı yanı sıra Smotrich aynı zamanda “yerleşim alan”larından sorumlu yetkili. Fiilen işgal edilmiş Batı Şeria’nın sivil valisi işlevini görüyor.
Uzun yıllardır süren işgal ve savaşta tabi ki de Batı emperyalizmi her zaman taraftı. Fakat AB başta gelmek üzere çeşitli regülatör kurumlar aracılığıyla “demokrasi uyarıları” ve Arap ülkeleri ile ilişkileri dikkate alarak belli bir denge siyaseti izliyorlardı. Bu bağlamda kurulan işbirlikçi Filistin yönetimini de tanıyarak sömürgeciliğe meşruiyet alanı yaratıyorlardı.
Fakat Trump ABD’sinin Kudüs’ü İsrail’in Başketi kabul etmesi kararı ile birlikte İsrail-Batı emperyalizmi ilişkisinde İsrail devletinin sömürgeci gerçeği lehine bir gelişme yaşandı.
Örneğin daha öncesinden İsrail devletinin savaş suçlarının araştırılmasını içeren komisyonların kuruluşunu BM’de engelleyenler bugün daha ileri gidip İsrail devletini topyekün eleştiriden “koruma”ya çalışıyorlar.
Britanya, Netanyahu’nun son ziyaretinde İsrail devleti ile yaptığı anlaşmada, İsrail’in İnsan Hakları Komisyonu ve başkaca kuruluşlarındaki “cezasızlığı”nı garanti altına aldı. Ülkede protestolar yayılırken Sunak İsrail’in örnek demokrasisini övdü.
Batı emperyalizmi İsrail’in arkasına dizilir ve tam destek verirken ülke içinde çelişkiler ve çatışmalar derinleşiyor. Protestolar ve grevler yaygınlaşırken faşistlerin ortağı olduğu koalisyonun da saldırganlığı artıyor. 27 Nisan için hükümet, “halkın devletin yanında olduğunu” göstermek amacıyla bir miting hazırlığına başladı. Bu, faşistlerin “yerleşim alanlarında”, özellikle de Ramazan ayında Kudüs ve Batı Şeria’da sömürgeci ilhakçı savaşın çeşitli araçları ile iç içe geçerek yürütülecektir. Kabine ayrıca çeşitli kamu alanları için “özel” savaş kuvveti olan bir “ulusal muhafız birliği” kurdu. Bu faşist bir paramiliter güçtür.
Dışta da Suriye’ye hava saldırılarını arttıran İsrail devleti, bölgesel çatışmanın da aktif tarafı olarak şiddeti tırmandırıyor.
İCOR’un 4. Dünya Konferansı’nda ilan ettiği 30 Mart Filistin ile Dayanışma Günü’nde emperyalist merkezlerde de sokağa çıkan enternasyonalistleri, Filistin ve İsrail’de birleşik mücadeleyi sokakta ören emekçileri daha büyük saldırılar bekliyor. Bir tarafta direnenlerle dayanışmayı büyütürken, Avrupa’da devletlerin sahtekar demokrasiciliğini, halk düşmanı diplomasisi ve ilişkilerini teşhir etmek de önemli bir yerde duruyor.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 7 Nisan 2023 tarihli Avrupa Gündemi köşesi