Seçimler öncesi Avrupa Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB) olarak açıklamamızda adı geçen dört Cumhurbaşkanı adayını desteklemeyeceğimizi, adayların erkek egemen kapitalist iktidarların sürdürücüleri olduğunu söylemiştik. HDP’nin, Yeşil Sol Parti’nin kendi adayının çıkartılmasından yanaydık. Bu süreçte her alanda “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun”, “istemesek te Kılıçdaroğlu’na oy vereceğiz” fikrinin politik basıncına rağmen SKB olarak biz bu basıncın altında kalmadık, doğru bir siyasi çizgiden hareket ettik. Avrupa’da göçmen işçi ve emekçi kadınları, zenginlerin, ezenlerin ikinci cephesine, millet ittifakına yedeklenmeye çağıramazdık. Millet ittifakının kazandığı koşullarda, faşizm yenilecek gibi gerçek dışı bir beklenti içinde girmedik. SKB Olarak HDP’liyiz. İki burjuva cephenin karşısında üçüncü cephe olarak HDP, Yeşil Sol Parti’nin aldığı oylar ile bugün için iktidarı alamayacağını biliyorduk. Ancak yine de Türkiye, Kürdistan’da üçüncü politik güç olarak, bu gücü taktik mücadelede faşizmin geriletmesinde, en büyük demokratik sorun olan Kürt sorunu karşısında resmi ideolojide gedikler açılmasında, kadın özgürlük mücadelesinde, politik tutsakların özgürlüğü gibi konularda yol almak için kullanacaktık.
Seçim sonuçlarını ikinci burjuva cephenin kazanacağı, diktatör, faşist Erdoğan’ın kazanmasının ise ancak kemikleşmiş ideolojik oylar, hileler, oyunlar, yalanlar üzerine olabileceğini belirttik. Sonuçlar her iki tahminden ikincisinin doğrulandığını gösterdi. Faşist, sömürgeci, kadın düşmanı iktidarın birincisi, hile oylar, ikincisi yalan propagandaya dayalı oylar, üçüncüsü ideolojik oylarla kazandığını gördük. Hilelere son örnek, hapishanede bulunan Figen Yüksekdağ adına oyunun Kandıra köylerinin birinde kullanılmasıydı. Yeşil Sol Parti benzer örnekleri açığa çıkartarak, dava ederek, bunu bir çeşit politik kampanyaya çevirebilir. Milyonlarca kullanılan böylesi sahte oylar önceden hesap edildi ki Soylu seçimden çok önce AKP’nin yüzde 49,5 oy alacağını bu sahte oyları kalem kalem hesaplayarak söylemişti. Anketlerde yüzde 6 veya 7 görünen MHP’nin sahte, hile oylarla yüzde 10’a çıkartılması da diğer bir örnekti. İkincisi, psikolojik savaş araçlarına yalana dayanan propagandayla Kürt hareketinin önderliği, PKK ile, Kılıçdaroğlu’nun anlaştığı montaj görüntüleri ırkçı propagandayı başta kırsal bölgelerde yürüterek aldığı oylardı. Üçüncüsü, AKP’nin aldığı ideolojik oylarıydı. Açlığa, yoksulluğa rağmen politik islamcı çizgiden AKP iktidarının yenilmesini istemeyen gerici ideolojinin etkisi altındaki halk kitlesinden aldıkları oylardı.
Seçim sonrası umut kırılması, moralsizlik, kendine, halka ve kadınların gücüne güvensizlik, değişime inançsızlık, aktif politikadan uzaklaşma eğilimlerini tersine çevirmeliyiz. Umut kırılmasını ancak, ezilenleri, kadınları, işçi ve emekçileri, göçmenleri geleceği kazanmaya kilitleyerek, örgütleyerek aşabiliriz, başka şansımız yok.
Kadınlar olarak, AKP-MHP, HÜDAPAR’ın faşist, sömürgeci, gerici, Hizbullahçı iktidarına karşı Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da dünden daha fazla mücadeleyi büyütebilir, umutları yeşertebiliriz. Avrupa’dan da güçlü kampanyaları, İstanbul Sözleşmesini ülkenin en ücra kesimlerine hangi araçlarla taşınabileceğini, ya da iki yıl sonra yapılacak yerel seçimler için Avrupa’daki Türkiyeli, Kürdistanlı kadın hareketleri olarak bugünden neler yapabileceğimizi tartışabilir, görevlerimizi planlayabiliriz. Sömürü, zulüm ve cins çelişkileri var oldukça umutsuzluk yasak, mücadeleye devam diyoruz.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 23 Haziran 2023 tarihli Sosyalist Kadın köşesi