Fransa’da yaşananlar sadece Fransa tablosunu ortaya koymuyor. Aslında en genel biçimde yaşadığımız çağda birçok gelişmiş emperyalist ülkenin tablosunu da ortaya koyuyor. Birbiri ardına yaşanan kaoslu durum; ama aynı zamanda kaosun içinde varlığını hissettirdiği devrimci fırsatlar…
Evet kaç gecedir Fransa yanıyor. Polis karakolları, kütüphaneler, okullar ve daha fazlası; otobüslerden tramvaylara toplu taşıma araçları bile yanıyor. Birileri buralarını kamu alanları olarak değerlendirip yakılmasına kızarken, birileri ise buraları ırkçılığın merkezi ve sürdürücüsü mekanlar olarak görüyor ve toplamda sömürgeciliğe, yok sayılmaya, katledilmeye karşı öfkeyi patlatacak alanlar olarak görüyor.
Fransa’da bugün yaşananlar aslında geçtiğimiz yıllarda ABD’de yaşanan Black Lives Matter hareketine benzetebiliriz. Ancak arada bir fark var, bunun kitlesel toplumsal huzursuzluk bağlamında gerçekleşmesidir. Emeklilik sorunu etrafında egemen sınıflara karşı işçi sınıfının dört aylık mücadelesini takip ediyor oluşu da bir başka farkı.
Söylemek gerekir ki bu direnişler birbirinden kopuk direnişler değil. Tam tersine birbirinin ayak izlerine basarak gelen bir süreçten bahsediyoruz. Emeklilik yaşının yükseltilmesine karşı 4 ay süren mücadelenin hemen ardından polis ve devlet şiddetine karşı ayağa kalkan öfke seline tanık oluyoruz. Yani toplamında işçi sınıfı ve ezilenlerin canlarının en fazlasıyla yandığı noktalarda kapitalizme, egemen sınıflara ve onların temsilcisi devlet güçlerine karşı sınıfsal bir yüzleşme sürecidir bu.
Egemenlerin temsilcisi olarak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tıpkı kendisinden önceki diğer cumhurbaşkanları gibi sadece emekli haklarına ve maaşlarına saldırmıyor, toplamında tüm ekonomik ve demokratik haklara dönük bir saldırı başlattı ve daha fazlasını yapma konusunda da kararlı olduğunu gösteriyor. Ve her türlü itirazı yok saymak, tüm direnişleri alt etmek dışında bir gündeminin olmadığını göstermeye çalışıyor.
Tam da bu nedenle polis şiddetine karşı patlayan bu öfke, emperyalistlerin durmak bilmeyen saldırganlığı ve fütursuzluklarına karşı her şeyden önce geceye inen gençliğin meşruluk yürüyüşünü simgeliyor. Egemenlerin gemi azıya almış tepeden tırnağa şiddetle dolu saldırıları karşısında gençliğin, siyahi ve Arap kökenli işçi sınıfının cesareti ve kararlılığı, yerli sınıf kardeşlerince de savunulmayı hak ediyor.
Şüphesiz ki durumdan fayda sağlamaya çalışan faşist hareketin -Marine Le Pen ya da Zemour gibi- atağa geçmiş haline dikkat etmek gerekiyor. Kapitalist sömürü zincirlerinin sıkılmasıyla yaşam standartları gittikçe düşen yerli Fransız işçi ve emekçilerini ırkçı hezeyanlarla zehirlemeye çalışanlar, burjuvazinin çıkışsızlığı içinde bir seçenek olmak için durumdan alabildiğine faydalanmaya çalışıyorlar.
Her gece 45 bin polis gücü, durumu kontrol altında tuttuklarını kanıtlamaya çalışmak için silahlı arabalarla sokaklarda dolaşıyor. İşkence sokaklara taşıyor. Barışçıl gösterilerin bile provoke edildiği bir ortamda, gençlik egemenlere anladığı dilden yanıt vermeye çalışıyor.
Kitlesel eylemler, direnişler kesinlikle yukardan, masa başında yapılan planlamalarla ilerlemiyor. Çünkü kaynağını buralar oluşturmuyor, örgütlülük zemininde ilerlemiyor, kendiliğindencilik içeriyor. Dolayısıyla kademeli süreç diye bir şey de tanımıyor kimi reformistlerin bayraklaştırdığı ve bugünkü direnişe karşı oldukları gibi.
Aslında bugün Fransa sokaklarındaki gençlik, devlet ve güvenlik aygıtıyla doğrudan yüzleşerek toplam işçi sınıfı için de zor bir göreve işaret etmiş oldu. Emeklilik yaşının yükseltilmesine karşı verilen mücadele gösterdi ki var olan sendika ve siyasi parti önderlikleri genel bir direnişi, devletle karşı karşıya gelecek kesintisiz bir direnişi omuzlayacak durumda değiller. Ancak toplam içerisinde bu direnişi ve işçi sınıfı ile ırkçılığa ve devlet/polis şiddetine karşı mücadeleleri birleştirebilecek bir katalizör devrimci öncü ortaya çıkarmak, yerli ve göçmen Fransa’daki işçi sınıfı ve ezilenlerin omuzlarındaki temel ve ivedi görev olarak varlığını dayatıyor.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 7 Temmuz 2023 tarihli Avrupa Gündemi köşesi