Pazar günü İspanya’da yapılan erken seçimler, seçim öncesi yayımlanan anket ve sözde uzman yorumlarının aksine, Muhafazakar Halk Partisi (PP) ve faşist Vox’un salt çoğunluğu elde edeceği yönündeki tahminleri boşa çıkardı. Her iki parti parlamentoda gerekli çoğunluğu elde edemezken, sözde sol koalisyon da hükümette bulunduğu süre içerisinde halkta yarattığı hayal kırıklıklarının bedelini ödedi.
Açıklanan seçim sonuçlarına göre PP yaklaşık 8,2 milyon oyla birinci olurken, 2019’a kıyasla sandalye sayısını 47 sandalye arttırarak 136’ya ulaştı. Koalisyon hükümetinin başını çeken İşçi Partisi PSOE ise 7,8 milyon oyla muhafazakarların gerisinde kalmasına rağmen sandalye sayısını iki artırarak 122’ye çıkardı.
Seçim sonuçlarının en şaşırtan sonucu, tüm Avrupa ülkelerinde yapılan seçimlerde oy artışına giden faşizan partilerin tersine, İspanya’nın faşist partisi olan Vox’un 600,000’den fazla oy kaybederek 52 sandalyeden 33 sandalyeye gerilemesi oldu. Bir zamanların gözde Podemos’u ise, Komünist Parti liderliğindeki Birleşik Sol grubu ve diğer güçlerden oluşan sol kanat Sumar koalisyonunun hemen önünde yer aldı. Koalisyonun küçük ortağı olan Sumar 31 sandalye kazanarak 2019’da Unidas Podemos olarak yer aldığı döneme kıyasla yedi sandalye kaybetti.
Şüphesiz ki toplam seçim sonucu 2019 sonunda kurulan ve sol olarak kendisini ifade eden koalisyonun, hükümette bulunduğu dönem içerisinde başta yaşam koşullarının iyileştirilmesi, ücret artışı gibi talepler öne süren işçi ve emekçi taleplerini tam olarak karşılayamamasının yarattığı hayal kırıklıklarından beslendi. Koalisyon hükümetinin esasta Unidas Podemo, Katalonya Cumhuriyetçi Solu ve Birlikte Bask Ülkesi partilerinin baskısıyla konut yasaları ve trans hakları gibi konularda reformlara gitmesine rağmen büyük şirketleri ve bankaları memnun eden politikaları, bu erimede etkili oldu. Sözde sol koalisyon hükümetinin geçen yıl Melilla ile Fas arasındaki sınırda çoğu Afrika kökenli onlarca göçmenin öldürülmesini meşrulaştırmaya çalışması, İspanyol egemen sınıflarının çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini gösteren bir başka çarpıcı örnek olmuştu.
Muhafazakar ve sağcı-faşist partilerin salt çoğunluğu sağlayamamasına rağmen, sözde sol koalisyon hükümenin de göreve devam edeceği şu aşamada kesin değil. Hafta içerisinde ve önümüzdeki günlerde sürdürülecek burjuva pazarlıklar bu konuda belirleyici olacak.
Şüphesiz ki seçim sonuçlarına göre faşist Vox’un desteğini kaybetmesi en azından şimdilik İspanya’da yaşayan halkların çoğunluğunun Franco diktatörlüğünü savunan, LGBT+’lara ve göçmenlere saldıran ve kadına yönelik şiddetin varlığını inkar eden bir partiye sırtını dönmesi anlamına geliyor. Ancak oylarının çoğunun daha da sağa kayan PP’ye gitmesi, ırkçı ve faşist gelişim tehlikesinin de varlığına işaret etmekte.
Bu durum, burjuva partilerin halk üzerindeki etkisine karşı en genel devrimci mücadelenin gelişimi de olmak üzere, valığını koruyan ırkçı ve faşist hareketin gelişimine karşı mücadeleyi de canlı tutmayı koşulluyor. Bağımsızlık ya da geniş özerk haklar mücadesi yürüten Katalon ve Bask halkları başta olmak üzere, İspanyol işçi ve emekçilerin faşizm tehlikesine karşı mücadeleyi birleşik hatta ilerletmesi, İspanya’nın geleceğini belirleyecek adımların bugünden atılmasına hizmet edecektir. Aksi halde egemen sınıfların ezilenleri böl ve yönet taktiği sağ veya burjuva sol partiler aracılığıyla uygulanan politikalar nedeniyle galebe çalmaya devam edecek, sömürü çarklarının yanı sıra temel demokratik haklara dönük daha yoğun saldırıların yolunu döşeyecek.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 26 Temmuz 2023 tarihli Avrupa Gündemi köşesi