Yunanistan’ın Aleksandropoli kentinde Dadia ormanlıklarında başlayan yangın yaklaşık 1 haftadır kontrol altına alınamıyor. Yangının başlamasından bu yana ölen 21 kişiden 19’unun göçmen olduğu yine bunlardan ikisinin yaşının küçük olması, durumun daha da vahim yanını gösteriyor. Yangın kontrol altına alınmaya çalışılırken diğer yandan ise, göçmenler suçlu gösteriliyor, göçmen karşıtlığı ve ırkçılık körükleniyor.
Yapılan araştırmaya göre, göçmenlerin yangını çıkarttığına dair hiçbir bulgu yok iken, göçmen karşıtlığını tetiklemeye çalışanlara Ana muhalefet partisi SYRIZA göçmenlerin günah keçisi seçildiği yönünde açıklamalar yaptı.
Avrupa’daki en büyük, geniş çaplı orman yangını olarak kayıtlara geçen bu yangında 79 kişi tutuklandı. Yunan basınında tutuklananların kundakçılıkla bağlantısı olduğu yönünde haberler yayımlandı. Dolayısıyla yayınlarda yapılan göçmen karşıtlığı aynı zamanda ırkçılığı da tetikleyerek, Dedeağaç çevresindeki köylerde yaşayan pek çok kişi, yangınları sınırı geçip iç bölgelere gitmeden önce ormanda saklanan göçmenlerin çıkardığına inanıyor ve bu da ırkçılığı ve göçmen karşıtlığını büyütüyor.
Dedeağaç Belediye başkanı yangınların fırtına sırasında meydana gelen yıldırım düşmesiyle başladığını söylemesine rağmen göçmenler günah keçisi ilan edilmeye çalışıyor. Göçmenlerin saklanmak için Dadia Ormanı Milli Parkı’na sığındıkları ve buraya ulaşan yangınlar nedeniyle yanarak yaşamlarını yitirdikleri görmezden geliniyor.Yangın kontrol altına alınmadığı için can kaybı da artıyor. Birkaç gün önce Evros bölgesinde 26 mültecinin yanmış bedenine ulaşıldı. Aralarında Kürt mültecilerin olduğu ve aynı zamanda yaklaşık 250 mültecinin mahsur kaldığı yönünde bilgiler de var. Bu sayı daha da artabilir. Çünkü kayıtlara geçmiş ya da herhangi bir rapor hazırlanmadığı için de çok sayıda mülteci ormanda mahsur kalmış durumda. Yangın söndürüldükten sonra gerçek ortaya çıkacak ve tablonun çok daha ağır olduğu görülecektir.
Tablonun ağırlığının bir yanını orman yangınında mahsur kalan mülteciler oluştururken diğer yanını ise bunu fırsata çeviren faşistler oluşturuyor. Faşistler, Evros bölgesinde 25 göçmeni arabanın kasasına kilitleyerek, dağ taşın göçmenlerle dolu olduğunu ve hepsini toplamak gerektiği çağrısı yapıyor. Yangından kurtulanlar bu kez ırkçı faşistlerin ellerine bırakılıyor.
Hükümetin yangınları kontrol altına almadaki başarısızlığı dile getirilmezken göçmen karşıtlığı körükleniyor. Tam da bu nedenle Tüm Mücadeleci İşçiler Cephesi Sendikası hükümetin insanı, yaşamı ve çevreyi korumadaki yetersizliklerini protesto etmek için Atina’da insanları sokaklara çıkmaya çağırmıştı. Bu çağrıya ise birçok alanda çalışan, inşaat, metal ve gemi ve eczacılar da katılarak olumlu anlamda yanıt verdiler.
Bir taraftan doğanın katliamı sürerken, diğer taraftan insan katliamı da birlikte yürütülüyor. Yunanistan’da insanlık bir kez daha ayaklar altında. Göçmenler ateşe atılarak yakılıyor ve burjuva medya da göçmenlerin kendilerini de ormanı da yaktıkları propagandasını yapıyor.
Kapitalist sistemin, insana da doğaya da düşman olduğu, ekolojik yıkım olduğu gerçeği bir kez daha gözler önüne serildi.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 1 Eylül 2023 tarihli Avrupa Gündemi köşesi