Geçtiğimiz günlerde BM Güvenlik Konseyi’nde alınan karara bağlı olarak ABD emperyalizmi temsilcileri, İsrail terörünü silahlandırmaya ve finanse etmeye devam edecekleri konusunda İsrail’e güvence vermekte gecikmediler. Ulusal güvenlik iletişim danışmanı John Kirby basına yaptığı açıklamada, ABD’nin Birleşmiş Milletler’de (BM) Gazze’de ateşkes için verilen önerge konusunda çekimser kalmasının hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini söyledi. Ve “Hâlâ İsrail’in arkasındayız” diyen Kirby “Oyumuz -tekrar ediyorum- politikamızda bir değişikliği temsil etmiyor. Bu bağlayıcı olmayan bir karar. Dolayısıyla İsrail üzerinde hiçbir etkisi yok” diye devam etti.
Fakat her şeyden önce bu karar, İngiltere’nin yanı sıra Çin ve Rusya’dan aldığı destek ve ABD’nin çekimser kalması, Filistin direnişinin direncini ve egemen sınıflar üzerinde aşağıdan gelen baskıyı yansıtmaktadır.
İsrail Noel’e kadar Hamas’ı yok etmeyi ve Filistinlileri ezmeyi başarmış olsaydı, batılı emperyalistler sadece alkış tutacaklardı. Fakat buna izin vermeyen direniş, güçlü olduğunu da kanıtlamış oldu. Bu arada Filistin direnişine bir de dünya çapında milyonlarca insanın Filistin’le atan kalbini unutmamak gerekir tabi ki.
Tek tek söz konusu ülkelerdeki muhalefetin boyutu, İsrail katliamları, açlık ve soykırım karşısında harekete geçmiş görünmek için kimi adımlar atmak zorunda kaldıklarına da işaret etmekte. ABD daha önce üç ateşkes önergesine ve bir ateşkes değişikliğine karşı oy kullanmış ve veto etmişti. Dolayısıyla bunlar katliam oylarıydı, soykırım için el kaldırmış oluyorlardı. Ancak bu kez bunu yapamayacağını açıktan gördü.
İsrail başbakanı Netanyahu kararı ihanet olarak kınadı. Washington’a gidecek İsrail heyetini iptal etti. İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz “İsrail ateşi kesmeyecek. Hamas’ı yok edeceğiz ve son rehine de evine dönene kadar savaşmaya devam edeceğiz” dedi.
Şüphesiz ki emperyalistler arası çelişkiler doğru değerlendirildiğinde halklar için faydalı olabilir. Ancak açıkça görmek gerekir ki BM’de bu kararın kabul edilmesi Filistin halkının yaşadığı acılara son vermeyecek ya da Filistin’i özgürleştirmeyecek. Kararda “Ramazan ayı boyunca tüm tarafların saygı göstereceği, kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkes için acil ateşkes” çağrısında bulunuldu. Ancak aynı zamanda “tüm rehinelerin derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması” çağrısında da bulunuldu. Kalıcı bir ateşkes olmadan rehinelerin serbest bırakılmayacağının kesin gibi olduğu şu koşullarda, İsrail’in bu durumu kullanması hiç de zor görünmüyor. Bir duraklama olsa bile Siyonist İsrail, Ramazan 9 ya da 10 Nisan’da sona erdiğinde katliamlarına devam edecek.
ABD emperyalistlerinin verdiği demeçlere bakıldığında da İsrail’in gerekli gördüğü her türlü katliamla “kendini savunabileceği” görüşünü savunduğunu açıkça göstermekteler. Dolayısıyla BM oylaması ve İsrail ile ABD’nin tepkisi, katliamların süreceği ve bu katliamlara karşı Filistin halkının, Ortadoğu’daki işçi ve emekçilerin, emperyalist ülkelerdeki halkların daha fazla mücadele etmesi gerektiğini gösteriyor.
ABD, daha fazla İsrail terörünün, bu hafta Ürdün’de gerçekleşen protestolarda olduğu gibi, bölge genelinde daha fazla direniş anlamına geleceği korkusunu yaşıyor. Bu korkuyu gerçek kılmak için emperyalist manevralara değil, halkların enternasyonal direnişini örmek, büyütmek gerekiyor.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 29 Mart 2024 tarihli Avrupa Gündemi köşesi