Dünyanın neresine bakarsak bakalım kadınların özgürlükleri, kazanımları, hayatları, çalışma şartları kapitalizmin dişlileri arasında… Ezilmişliğin, hak gasplarının görüngüleri değişse de özü her yerde aynı.
Dinci, gerici Taliban rejiminin 15 Ağustos’ta tekrar iktidarı ele geçirmesiyle kadınların ezilmişliği birkaç kat daha artmış durumda. Ülkede 40 yılı aşkın bir zamandır devam eden işgal, iç savaş, ABD emperyalizmine karşı ulusal devrimci direniş odaklarını da zayıflattı. Maocu, devrimci direnişçi örgütler de bu süreç içerisinde önemli oranda güç kaybettiler. Bu tablo içerisinde kadınların durumu ise; daha da vahim. Taliban özellikle kadınların kazanımlarını yok etmede, kadınların giyim tarzından cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerine kadar şeriat kurallarını uygulamakta “gecikmeyeceğini” daha ilk günlerden itibaren gösterdi.
Avrupa burjuva devletleri ve dünya emperyalistlerinin sözcüleri ise, kah timsah gözyaşları dökerek “gelişmeleri kaygıyla izlediklerini” ifade ettiler; çoğu zaman da sessiz kaldılar. Afgan kadın hakları aktivisti Mahbouba Seraj’ın bir yayında söylediği “Tüm dünya, Afganistan’a dünyanın bu bölgesine son 20 yıldır yaptıklarınız için kendinizden utanın!” cümlesi emperyalistlerin ve bölge gerici devletlerinin bu pratiğini anlatan en özlü söz olmalı.
Taliban’ın bir önceki iktidarı döneminde sınırsız bir saldırı ile yaşamın her alanında şiddete, baskıya maruz kalan kadınlar şimdilerde de aynı şeyleri yaşayacaklarının korkusu içerisinde. O nedenle de Pencşir vadisinde Taliban’a karşı geliştirilen direnişte kadınlar en önde yer aldı.
Daha şimdiden ise, Taliban’ın özellikle kadınlar için daha büyük bir tehlike olduğunu gösterir birçok veri bulunmaktadır. Taliban yetkilileri, 2021 Temmuzunda yerel dini liderlerden 15 yaşındaki kız çocukları ve 45 yaşındaki dul kadınların “militanlarla” evlendirilmesi için isimlerinin bildirilmesini istedi. Taliban’ın şeriat yasalarını esas alması aynı zamanda LGBTİ+’ların yaşam hakkının özel olarak hedef alınacağını göstermektedir.
Taliban iktidarını sağlamlaştırma için zaman kazanma hamleleri yaparken kadınların çalışma yaşamında yer alışını şeriat kurallarına uydukları müddetçe engellemeyeceğini ifade etse de bunun geçici bir düzenleme olduğunu tahmin etmek zor değil.
İşçi sınıfı, ezilenler, Afganistan’daki tüm muhalif güçler için zor bir dönemin başladığı ama kadınlar söz konusu olduğunda bu zorluğun kat be kat arttığını söylemek gerekiyor. Taliban zulmünden kaçmak için; Afganistan’dan kalkan uçakların kanatlarına tutunmak isterken ölen insan gerçekliği bu durumu bir kez daha gösterdi.
Avrupa ülkelerinde yaşayan kadın örgütleri, göçmen örgütleri olarak özellikle Avrupa ülkelerine gelen Afganistanlı mültecilerle ilgili geliştirilmeye çalışılan ırkçı, mülteci karşıtı yaklaşımlarla mücadele etmeliyiz. Daha önemlisi ise, Afganistan’da hak ve özgürlük mücadelesi veren halkların, kadın örgütlerinin sesi olmayı başarabilmektir.
Afganistan’daki kadınlar Ortadoğu’daki birçok kadın gibi savaş ve şiddet ortamında yaşamı ilmek ilmek örerken bütün güçlüklere rağmen mücadeleden vaz geçmeyen kadınların da var olduğunu göstermiştir. Şimdi Avrupa’daki ve dünyanın dört bir yanındaki kadınların Afganistan’da hak ve özgürlük mücadelesi çığlığını yükselten kadınlarla dayanışmayı en güçlü biçimde örme zamanıdır.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 17 Eylül 2021 tarihli Sosyalist Kadın köşesi