Bu gün tüm dünyayı tehdit eden COVİD-19 pandemisinin tehdit ettiği risk gruplarının başında mülteciler gelmektedir. Mülteci kamplarındaki, insani olmayan koşullar, baskı ve psikolojik işkence uygulamaları, salgın sürecinde devam etmekte, mülteciler virüs riskiyle karşı karşıya bırakılmakta..
İlticacıların durumları tam bir trajedidir. Yıllardır oturum alamadıkları gibi geldikleri ülkelere geri gönderilmelerine tanık oluyoruz.
Düren kampına özellikle Afrika ve Kürdistan’dan çoğunlukla da aileleriyle beraber mülteciler geliyorlar. Rojava, Efrin, El Bab işgallerinden dolayı gelenler ağırlıkla bu kapsamdaki mültecilerdir.
Mültecilerin ilk düşündüğü şey bir an önce oturum almak ve aileleriyle beraber yaşamlarını bir düzene sokmaktır. Artık geri dönüş yoktur. Şavaş ve şiddet ortamında kendileri ve çocukları için bir gelecek umudu kalmamıştır. O nedenle geldikleri ülkelere tekrar geri dönmemek için kamplarda, barakalarda, prefabrik mekanlarda en kötü koşullarda yaşamaya razı geliyorlar.
Hitler, Mussolini, Franco döneminin ölüm kamplarında şimdi göçmen emekçiler barınıyor desem abartı olmayacaktır.
Düren Kamp’ında 1000-1200 mülteci kalmaktadır. Kötü barınma koşulları, sağlıklı beslenme, ortak kullanım alanlarının (yemekhane, duş ve tuvaletler) yetersizliği ihtiyaçlara cevap vermemektir.
Ortak kullanım alanlarının yetersiz ve hijyen kurallarına uygun olmayışı hastalığa elverişli koşulları da yaratıyor.
Düren kampı şehre 10 km. uzaklıktadır. Buradan şehre otobüslerle gidemezseniz yürüyerek gitmek zorundasınız.
Kampta doktor bulunmamaktadır. Dişiniz ağrısa vay halinize. Hukuki sorunları çözecek bir danışmanlık merkezi de yok. Avukatlık büroları rant alanlarına dönüştürülmüştür.
90’lı yıllarda Göçmen Derneklerinin esas işlerinden biriydi mültecilerle dayanışma. O yıllarda aynı koşulları yaşayanlar, yaşadıkları o günleri unutup esnaflaştılar. Dayanışma ve yardımlaşma unutuldu. Oysa dayanışma ezilenlerin inceliğidir. Bir taraftan gündelik yaşamın ihtiyaçlarına bağlı çalışma zorunluyken bir taraftan da sisteme karşı mücadele etmek ve kendi sınıf kardeşlerimizle dayanışmayı büyütmek de görevimiz olmalıdır.
Mültecilerle ilgili 5 Nisan’da sosyal medyada yapılan paylaşımlar; basın açıklamaları; sokak eylemleri; mültecilerle ilgili dayanışma ağları kurulmasına rağmen yapılanlar yine de yetersizdir. Mesela, devrimci demokrat insanlar, doktorlar, hukukçular, sağlık emekçileri, göçmen dernekleri, terziler ve gençlerinde aralarında olduğu çok sayıda komisyonlar kurup sosyal, siyasal ve hukuksal destek sunabiliriz. Maske yaparak ücretsiz dağıtımını sağlayabiliriz. Hijyen malzemeleri ve temiz su tedarik edilebilir. Kamplarda yaşamak zorunda kalan çocuklara oyuncak ve kitaplar ulaştırılabilinir. Ve belki çok daha yaratıcı ve esnek örgütlenmelerle bir nebzede olsa Kamplarda yaşayan insanların hayatlarına dokunabiliriz.
NRW Bonn, Köln, Düseldorf ve Düren Kamplarından izlenimler:
Baran genel durumu şöyle özetliyor:
Daha önce Möchenglatbah kampında kaldım. ZEU Gürzeinich Düren kampına 01.31.2020’de geldim. Sorunlarımız birbirinin benzeri olsa da öncelikler var. Ev tipi hapishane odalarında 8 kişi kalıyoruz. Odalar küçük, havalandırma yok.
Bütün dünyada hayat durmuşken mülteciler ve göçmenler için hayat devam ediyor. Yakın bölgedeki kamplar tıklım tıklım. Transferi çıkanların yerini yenileri dolduruyor. Burada 800’ün üzerinde insan kalıyor. Çalışanlar kendi önlemlerini almış ama bizim için hiçbir önlem yok. Mesela su ihtiyaçlarımızı kurdukları bir damacandan gideriyoruz ama herkes çıplak elle dokunuyor. Çay ve kahvede öyle. Şu an bir söylenti var bir göçmende pozitiv çıktı diye. Ortak kullanım alanlarımızda virüs var diye psikolojimiz bozuluyor.
Doktor yok. Hastalansak bir ay sonraya randevu veriyorlar. Odalarda 8 kişi kalıyoruz bu sayı düşmesi gerekirken diğer bölgedeki kamplar da boşaltılıp buraya gönderiliyorlar. Eldiven, maske vermediler. Oysa bu en temel ihtiyaçtır şu an kamplarda.
Serhat ise şöyle diyor;
Bende Düren Kamp’ında kalan mülteciyim. Bizler ülkemizdeki faşizmden kaçıp buralara sığınmış ınsanlarız ama buranında ülkemizdeki faşizmden farkı yok. Hiçbir şekilde önlem alınmıyor. 2 kişilik odalarda 8 kişi kalıyoruz. Hijyen malzemeler bulunmamaktadır. Bizler bu süreçte ölümle karşı karşıyayız. Yeterli önlemlerin alınmasını istiyoruz.
Talepler
*Herkese şartsız koşulsuz oturum hakkı.
*Binlerce kişinin kaldığı kamplarda sağlık ekipmanın hazır bulunması.
* Çocuklu ailelerin evlere yerleştirilmesi
*Hukuk vb. danışmanlık hizmetlerinin ücretsiz olması
* Her Ulusun dilini bilecek insanların kamplarda işe alınması (Mültecilerden)
* Hasta, sakat, kronik sorunları olanlara öncelik tanınması
* Eldiven, maske ve hijyen malzemelerinin ücretsiz verilmesi
* Ulaşımın bedava olması.