Bugün 28 Nisan, Bir Kez Daha Çalışırken Ölmemeli İnsan!
28 Nisan dünyanın bir çok ülkesinde emek örgütleri tarafından İşçi Sağlığı ve Güvenliği için mücadele günü olarak anılıp, çalışırken iş cinayetinde yaşamını yitiren işçileri anma günü olarak anılır. ILO tarafından kabul edilen bu gün, çalışma yasası ve çalışma koşullarının dünya genelinde rapor edilip işçi sendikaları ve devletlere sunulduğu günün adıdır ’28 Nisan Dünya Çalışma Güvenliği ve Sağlığı Günü’.
Kapitalist sistem ağır iş ve çalışma koşullarında işçileri çalıştırıp daha fazla kar etme üzerinde kurulup yükselmektedir. Dünyayı ‘ucuz iş gücü’ cennetine çevirip, işçi sağlığı ve işçi güvenliğini hiçe sayan, çalışma koşullarını güvencesiz kılarak her gün yüzlerce işçinin çalışırken ölmesini önemsemeyen bir sistemdir kapitalist emperyalist üretim sistemi. İşçiyi değil karını düşünür patronlar her zaman. İşçiyi değil işini, ürettiğini sever patronlar. Çalışırken bir işçinin ölümü değil, bir makinenin bozulmasına üzülür daha çok. Bu nedenle çalışırken işçi ölümleri artar eksilmez oluyor. Kapitalist sistemin ‘Vitrini’ görünümündeki kimi devletlerde işçi sınıfının da kararlı ve ısrarlı mücadelesi sonucu iş ve çalışma koşullarında kısmi iyileştirme düzenlemeleri olsa da yine de bu devletlerde de iş cinayetinde her yıl yüzlerce işçi yaşamını yitiriyor. Sistem kendi vitrinini böyle düzenlerken, Uluslararası sermayenin ‘ucuz iş gücü cenneti’ olarak üretimlerinin büyük kısmını yaptıkları Türkiye, Bangladeş, Pakistan gibi ülkelerde ise iş ve çalışma koşulları ağır, iş cinayetinde her ay yüzlerce işçi yaşamını yitiriyor. Ve buna da “İş kazası” deniyor. Çoğumuzun diline de “iş kazası” yerleşmiş durumda. Kapitalist çalışma ve yaşama koşullarının vahşiliğini, barbarlığını, insanı hiçleştiren, işçiyi makinenin sadece bir parçası gören anlayışının üstünü örten bir kavram olarak kullanıyor bunu. Her ideoloji kendi kavramlarını kullanır ve kavramlarla ideolojik hegemonya kurmaya çalışır. İş cinayetine ‘iş kazası’ kavramını kullanması da bu amaçlıdır. ‘fıtrat’ gibi, kader gibi, normal bir sonuç gibi algılanmasını istiyor. Bu algıyı yıkmak içinde 28 Nisan önemli bir anlam taşıyor.
İlk olarak 1970 yılında Amerika’nın en büyük İşçi Sendikaları Konfederasyonu 28 Nisan’ı çalışırken yaşamını yitiren, yaşamak için çalışırken iş cinayetinde ölen tüm işçiler için “Anma Günü” ilan etti. Bu yönlü yıllardır verilen mücadelenin de etkisiyle aynı yıl ABD Kongresi’nde dönemin en kapsamlı ‘İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yasası’ kabul edildi.
1984 yılında Kanada Kamu Emekçileri Sendikası tarafından iş cinayeti ve meslek hastalıkları sonucu yaşamını yitiren işçiler anısına 28 Nisan’ı “Yas Günü” ilan etti. 1985’te ise Kanada Sendikalar Konfederasyonu 28 Nisan’ı “Ulusal Yas Günü” kabul etti ve bunun mücadelesini verdi. 1991’de Kanada Devleti bu doğrultuda verilen mücadele sonucu 28 Nisan’ı resmi olarak tüm ülkede “Yas Günü” ilan etti.
28 Nisan, 2001 yılında ise Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından “Dünya Çalışma Güvenliği ve Sağlığı Günü” ilan edildi. 30’u aşkın ülkede de bu doğrultuda resmi olarak “Anma ve Yas Günü” olarak kabul edilmektedir.
Dünyanın bir çok ülkesinde her 28 Nisan günü, işçi sağlığı, güvenliği ve iş güvencesi gündemli değerlendiriliyor. Açıklama ve toplantılar düzenleniyor. Tartışmalar yapılıyor.
Bu konuda bir çok ülke gibi Türkiye’nin de sicili çok kötü. Bu anlamda İş yaşamının sorunları ve çözümüne ilişkin gündemler önemli. Meslek hastalıkları sonucu bir çok işçinin ölümü ise karanlıkta kalan bir sorun. Silikozis hastalığı bunların başında geliyor. Gün gün kumda boğulup toprağa gömülen emekçilerin, ölümü bekleyenlerin, kaydı bile tutulmayanların hikayesiydir görüp yaşadığımız bu ülkelerde. Çalışırken ölmek istemeyenlerin hergün üçer beşer iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği bir dünyada yaşıyoruz.
İş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçilerin aileleri bir çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de “Adalet Arayan İşçi Aileleri Platformu” oluşturarak her ay İstanbul Galatasaray Meydanında açıklama yapıyorlardı. Ancak son bir yildir buna bile izin verilmiyor. Açıklama yapan aileler Cumartesi Anneleri gibi engelleniyor.
“28 Nisan “Dünya Çalışma Güvenliği ve Sağlığı Günü”nde iş cinayetlerinde ölen işçi arkadaşlarımızı bir kez daha anıyor, bugünün “28 Nisan İş Cinayetlerinde Ölenleri Anma ve Yas Günü” ilan edilmesi talebimizi yineliyoruz” diyor DİSK açıklamasında her yıl.
28 Nisan vesilesiyle çalışırken iş cinayetinde yaşamını yakın zamanda yitiren DİSK / Dev-Yapı-İş yöneticilerinden Hasan Oğuz ve Almanya’da Göppingen’de Ali Asker Yer’i saygıyla anarken bir kez daha kısaca hatırlatalım istedim. Yaşamak için çalışmalı işçiler, çalışırken ölmemeli.
Bilinmeli ki, kapitalist sistemde bunun koşulları asgari düzeydedir. Çünkü kapitalizm işçilere “çalışmak için yaşamayı” koşulluyor. Sosyalizm ise yaşamak için çalışmayı öngörüyor. Çalışmayı zevke dönüştüren, çalışırken ölmemeyi sunan tek sistem sosyalizmdir. Bu anlamda işçi sınıfının kurtuluşu, önce yaşam ilkesi, önce insan ilkesi sosyalizmdedir. Çünkü sosyalizmde artı-değer sömürüsü, insanın insanı sömürüsü, kulun kula kulluğu yoktur. Herkesin emeğine göre işi de, yaşamı da, eğitimi ve Sağlığı da sosyalist devlet tarafından güvence altına alınmıştır. Sosyalizm kelimenin tam anlamıyla sömürüsüz bir sistemdir. Bu nedenle Sosyalizm için mücadele tek kurtuluş yolu olup, sosyalizm de tek seçenektir.