Cumartesi Anneleri, 789. haftalarında gözaltında kaybedilen Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün akıbetini sordu, sorumluların yargılanmasını istedi.
Salgın nedeniyle sosyal medya üzerinden yapılan açıklamada ilk olarak Ferhat Tepe’nin annesi Zübeyde Tepe konuştu.
TEPE: ANNELER AĞLAMASIN, ÇOCUKLAR ANNESİZ KALMASIN
“Çocuklarımız nerede, onları katledenler kim?” diyen Tepe, bu soruları sormaktan ve mücadeleden vazgeçmeyeceklerini söyledi. Yarının anneler günü olduğunu hatırlatan Tepe, şöyle devam etti: “Yarın anneler günü. Hiçbir anne ağlamasın, hiçbir çocuk annesiz kalmasın.”
YAMAN: SORUMLULAR YARGILANMADAN HUZURA KAVUŞMAYACAĞIZ
Hüsamettin Yaman’ın ağabeyi Feyyaz Yaman, kardeşi ve Soner Gül’ün kaybedilme hikayesini hatırlattı. Ayhan Çarkın’ın ifadelerine rağmen, açtıkları davalarda hala bir sonuç alınamadığını belirten Yaman, şunları söyledi: “Hüsamettin kaybedildiğinde 22 yaşındaydı. Başvurduğumuz hukuki merciler ve devlet yetkilileri ‘haberleri olmadığını’ tekrarlayıp durdular. Biz de tam 28 yıldır sormaya devam ediyoruz. Ayhan Çarkın’dan, Reşat Altay’dan, Mehmet Eymür’den, Mehmet Ağar’dan, dönemin tüm sorumluları bu adaletsizliğin ve hukuksuzluğun sorumlusudur. Sorumlular yargılanmadan huzura kavuşmayacağız.”
Galatasaray Meydanı’nın yasaklanması ve bugün salgın nedeniyle evlere kapanmak zorunda olmalarının adalet mücadelesini engelleyemeyeceğini vurgulana Feyyaz Yaman, dayanışmayı büyüten herkese teşekkür etti.
‘HİÇBİR ANNEYE EVLAT ACISI YAŞATILMASIN’
Haftanın açıklamasını Nur Sürer okudu. Sürer, “yarının anneler günü” dedi ve ekledi: “Kutuplaştırıcı siyasetin anneliği de ‘makbul’ ve ‘sözde’ olarak ayrıştırdığı bir iklimde hiçbir anneye evlat acısı yaşatılmaması temennisinde bulunuyoruz.”
İstanbul Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencisi Hüsamettin Yaman ile Soner Gül’ün gözaltına alınarak kaybedildiğini hatırlatan Sürer, adaletsizliğin 28 yıldır sürdüğünü, dosyanın cezasız bırakıldığını söyledi.
Ayhan Çarkın’ın itiraflarına rağmen sorumluların yargılanmadığını kaydeden Sürer, “Zorla kaybetme süreklilik taşıyan bir suçtur ve kaybedilenin akıbeti ve yeri kesin bir şekilde saptanana kadar devam eder. Devletler, zorla kaybedilen kişilerin akıbetini ve yerini saptamak, sorumluları belirlemek ve yargılamak zorundadır” dedi.
Sürer bir kez daha adli ve siyasi makamlara seslendi: “Hukukun evrensel ilkelerini, temel insani değerleri çiğnemekten vazgeçin; Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün akıbetlerini saptama, sorumlularını cezalandırma görevinizi yerine getirin. Hüsamettin Yaman ve Soner Gül için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz!”
Sürer, 90 haftadır hukuksuz bir şekilde kayıp yakınlarına yasaklanan, kayıplarla buluşma mekanı Galatasaray’dan da vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi.
NE OLMUŞTU?
22 yaşındaki Hüsamettin Yaman İstanbul Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencisiydi. Pankart taşımak suçlamasıyla 15 gün kadar cezaevinde kaldı ve 6 Eylül 1990 tarihinde tahliye oldu.
21 yaşındaki Mehmet Soner Gül, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisiydi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğrenci Derneği üyesiydi. Bu nedenle gözaltına alındı, ağır işkence gördü ve ölümle tehdit edildi. İçişleri Bakanlığı’nın iddiasına göre 10 Mart 1991 tarihinde Malatya’da yakalanan A.N. isimli şahsın sorgudaki ifadesinde ismi geçtiği için polis tarafından aranıyordu.
4 Mayıs 1992 tarihinde Hüsamettin’in ağabeyi Feyyaz Yaman’ı işyeri telefonundan arayan bir kişi “Hüsamettin, Soner Gül ile birlikte Fındıkzade’de gözaltına alındı. Hayatlarından endişe ediyoruz. Bir an önce emniyete başvurun” dedi.
Yaman ve Gül Aileleri, önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ardından devletin ilgili tüm kurumlarına başvurdu. İnsan Hakları Derneği ve Af Örgütü girişimlerde bulundu. Ancak Hüsamettin ve Soner’in gözaltına alındığı kabul edilmedi. Girişimlerini sürdüren Yaman Ailesi, 2 yıl boyunca polis takibinde tutuldu.
19 Aralık 2011 tarihinde özel harekât polisi Ayhan Çarkın’ın infazlar ve kayıplarla ilgili itirafları yayınlandı. Çarkın, itiraflarında Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ü gözaltına aldıktan sonra ormanlık bir alanda sorguladıklarını ve infaz ettiklerini açıkladı. Onların son sözlerinin “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!” olduğunu söyledi.
Bu beyanların ardından Yaman Ailesi yeniden suç duyurusunda bulunarak, dosyanın tekrar açılmasını istedi. Ayhan Çarkın’ın ifadesine rağmen etkin bir soruşturma yapılmadı. Hüsamettin ve Soner’in akıbetleri karanlıkta bırakıldı, bilinen failleri cezasızlıkla korundu.”
İZMİR İHD: ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ
İHD İzmir Şubesi de, Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün akıbetini sordu. Açıklama yapan Şube Saymanı Cemile Karakaya, “Hüsamettin Yaman , Soner Gül ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.