Nefret ve ayrımcı söylemlerin borazanlığını yapan Yeni Akit yazarı Aburrahman Dilipak, “Östrojen Bombası” yazısıyla, kadın ve LGBTİ+ düşmanlığına devam etti. Bununla da kalmayan Dilipak, koronavirüs tedavisinde östrojenin hormonunun kullanıldığını söyleyerek, bulunacak aşıyla ilgili olarak, “Koronadan daha tehlikeli olan aşı” diye yazdı.
Nefret ve ayrımcı dille düşmanlık yayan Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bu kez koronavirüs tedavisinde östrojen hormonunun kullanıldığını söyleyerek, kadın ve bilim düşmanlığına devam etti.
Abdurrahman Dilipak, “Östrojen Bombası” başlıklı yazısında, Covid-19 salgınında erkeklerin daha fazla yaşamını yitirdiğinin verileriyle ortaya koyması nedeniyle, ABD’de üç hastanede östrojen tedavisi uygulandığını ileri sürdü. Dilipak’ın hormon tedavisinin LGBTİ+’lara uygulandığını, ölümle sonuçlandığını Alan Turing’le örneklerken, koronavirüs tedavisi için erkeklere benzer tedavinin uygulanacağını söyledi.
Yazısının bütünde östrojen hormononu, LGBTİ+, hastalık vb. özdeşleştiren Dilipak, araya da ABD karşıtlığını sıkıştırarak son noktayı aşı karşıtlığına getiriyor.
Dilipak’ın yazısından bölümler özetle şöyle:
“ABD’de 3 hastane Covid-19 hastası erkeklere kadınlık hormonları olan Östrojen ve Progesteron takviyesi ile tedavi başlatmış. (NTV 28.04.2020)
Şimdi bir de şu bilgiye bir göz atın: İngiliz matematikçi, kriptolog, bilgisayar biliminin kurucusu Alan Mathison Turing’e, ilaç formunda, kimyasal olarak hadım etmek / kısırlaştırmak için Östrojen iğnesi yapılır. 1954 yılında bu tedaviye bağlı gelişen anomaliler sonucu Turing ölür. Yani Östrojen uygulaması, erkeklerde kısırlaştırıcı etkiye sahip olduğu 1952’den beri klinik olarak biliniyor. O zaman ne yapılmak isteniyor.
Ve bir haber daha: Newsweek dergisi son sayısında ‘Hormon Tedavisinin Ötesi’ kapağıyla yayınladığı ‘Östrojen çağının artık sona ermek üzere olduğunu’ konulu yazıda klinik bilgilere göre bu tedavi kemik erimesi ve ateş basması gibi sorunlara çare olurken, göğüs kanseri, felç ve kalp hastalığı riskini artırıyor. Menopoza giren kadınların tedavisinde de Östrojen bir şeyi düzeltirken birçok şeyi bozuyor.
Alın size bir haber daha: Haberin kaynağı Amerikan basını. ABD Çin’de Vuhan’daki koronavirüs üretilen Viroloji Enstitüsü laboratuvarına milyonlarca dolar mali destek sağlamış. Laboratuvarı kuran adamı ABD’deki konuyla ilgili toplantıya çağıran da CIA değil mi! ABD minareyi çalmaya karar verince kılıfını da hazırlamış. Günah keçisi olarak Çin işin başından beri takip ediliyormuş yani.
Bakın tekrar söylüyorum, Korona’dan daha tehlikeli olan aşı! Korona sonrası kurulacak yeni dünya düzenini anlamadan ne Korona’yı anlayabilir ne de ne 5G’yi, ne yapay zekayı, ne Starlink’i.. Siber ordu, Siber NATO, SpaceArmy’i anlayabiliriz. Önümüze attıkları Koron’a yemi ile oyalanırız. Bu kafa ile gidersek kuş gibi de avlanırız! Bu işi WASP terbiyesinden geçip “Norm”lara uygun hale getirilmiş “bilim bireyleri”nin aklı ile bu durumu anlamamız açıklamamız, çözüm üretmemiz mümkün değil. YÖK terbiyeli “imalat hatası” kaç bilim adamı var bu tehlikeyi görüp çare düşünen. Batı literatüründen ellerine tutuşturulan metinleri okuyup, sanki kendilerine vahiy inmiş gibi ‘şüphesiz bir iman ve sadakatla’ görevlerini yerine getiriyorlar.
Aşı konusundaki refleksleri de öyle. Hiçbir şüpheye yer yok, bilime imanlarında birilerinin sanki. Sadece Tabib Odalarına filan kızıyoruz da, ötekilerin çoğu, siyasi ve ideolojik aidiyetleri dışında genel anlamda refleksleri aynı. Dün Selma Aliye Kavaf’ı linç ederek Bakanlıktan uzaklaştırılmasının yolunu açanların kafası da bu batıya kayıtsız ve şartsız sadakat anlayışı ile kireçlenmiş bir beyin taşımıyor mu idi. Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım. Bizim sesimiz mi çıkmıyor, yoksa birileri duymuyor mu, yoksa duymak mı istemiyorlar, onu da bilmiyorum. “