İran’da tutuklanarak işkenceye maruz bırakılan gazeteci ve insan hakları aktivsti Leyla Ravand, İran’da kadına yönelik her türlü suç işlendiğini belirterek, Kürtlere dönük daha yoğun baskı olduğunu söyledi. Leyla ayrıca cezaevlerinin durumuna dikkat çekerek, “Kadınlar idam edilmeden önce tecavüze maruz bırakılıyor” dedi.
İran’ın Merivan kentinde doğan Leyla Ravend (37), gazeteci kimliği ve insan hakları savunuculuğu faaliyetleri neden gösterilerek İran’da tutuklandı. Henüz bir yaşını doldurmayan bebeğiyle birlikte iki ayını hücrede geçiren Leyla, maruz kaldığı baskı ve işkenceden kaynaklı Van’a göç etmek zorunda bırakıldı. Kendisi gibi birçok kadının cezaevlerinde işkence ve tecavüze maruz kaldığını belirten Leyla, İran’da kadınların yaşadıklarını anlattı.
‘Çocuğumun yanında işkence yaptılar’
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadınlarla bir araya geldikleri için tutuklandığını söyleyen Leyla, “Su, yemek doğru düzgün verilmiyordu. Bir şey istediğim zaman ‘Sen suçlusun’ deyip vermiyorlardı. Çocuğum çok sıkıntı yaşadı. Zaman zaman çocuğumu götürüyorlardı ve nereye götürdüklerini bilmiyordum. Onun yanında şiddet uyguluyorlardı. Şiddet uygularlarken gözlerimi kapatıyorlardı. Seslerinden erkek olduklarını anlıyordum. 3 kez hastanelik oldum, baygınlık geçirdim. İşlemediğim bir suçu işlediğimi söylememi istiyorlardı. Hiç bir suçum yoktu, tek suçum Kürt bir kadın olmaktı. O süreçte eşimde tutuklandı. 6 yıl cezaevinde kaldıktan sonra izinli çıktı ve cezaevinde maruz kaldığımız işkencelerden kaynaklı İran’dan göç etmek zorunda kaldık” diye belirtti.
‘Cezaevinde kadınlar tecavüz edilip idam ediliyor’
Siyasi tutsaklara yönelik baskı ve şiddettin iki kat artığına dikkat çeken Leyla, “Siyasi tutuklular tecavüze maruz kalıyor. Özelikle idam cezasıyla yargılanan genç kadınlar idam edilmeden önce tecavüze maruz bırakılıyor. Zehra Muhammedî’nin hiçbir suçu yoktu. Kürt dili öğretmeniydi ve Kürtçe ders verdiği için 10 yıl hapis cezası verildi. Zehra gibi binlerce kadın var. İran’da kadına yönelik her türlü suç işleniyor ama eğer Kürt isen bu iki katına çıkıyor. Köleliği kabul etmeyen kadınlar, ses çıkaran kadınlar tutuklanıyor. Tutuklamalara karşı dahi ses çıkarılsa çıkaran kişi de tutuklanıyor” diye konuştu.
‘Erkekler kendini kadının sahibi gibi görüyor’
İran yasalarının erkeğe her türlü yetki verdiğini kaydeden Leyla, İran’da kadın olmayı şu sözlerle anlattı: “İran’da kadın olmak çok zor. Evli olduğun erkekten izinsiz adım atamıyorsun hatta annen baban yaşamını yitirse bile eğer evli olduğun erkek izin vermez ise taziyeye gidemezsin. İran yasalarını kadının annesine, babasına, ailesine, erkeğe kadını öldürebileceği yetkisi veriyor. Aileyi, erkeği kadının sahibi olarak görüyor. Şiddete maruz kalan bir kadını ziyaret etmek, kadın konuları ile ilgili bir araya gelip toplantılar yapmak yasak. Bir kadına yardım etmek, çocuk yaşta evliliklere karşı mücadele vermek siyasi bir faaliyet olarak görülüyor.”
‘Kadınların sesi olmak için gazetecilik yaptım’
İran’da birçok kadın gibi baskılara maruz kaldığını ifade eden Leyla, “Sesimi çıkardım, sesini çıkaramayan kadınların sesi olmak için de gazetecilik yaptım. Bir kadın tecavüze maruz kalıyorsa suçlusu erkektir. Daha fazla ses çıkarılması lazım. Bütün kadınlar sesini çıkarabilse kadına yönelik her türlü şiddet son bulurdu” diye ekledi.
(JinNews)