Son yıllarda İsviçre’de göçmen kamplarında yaşananlar ve göçmenlere karşı ortaya konan politik gelişmeler kaygı verici düzeye ulaşmaktadır.
2020 yılında Lyis kampında ihmaller sonucu Sezgin Dağ hayatını kaybetti
Sezgin Dağ Türkiye de yaşadıklarını defalarca anlatmasına rağmen dikkate alınmadı. Bedenininde Suruç’takı IŞİD katliamından kalan ‘şarapnel parçaları bulunmasına rağmen tedavi edilmediği’ gibi beyanları da dikkate alınmamıştır.
Suruç gazisi Sezgin Dağ, İsviçre’de ihmal sonucu öldü
Bu ve benzeri uygulamalar, her geçen gün genel olarak kamplarda artmaktadır. Mülteciler haklarını talep ettiklerinde ise, “sizi biz çağırmadık, bu ülkenin kuralları böyledir” vb ifadelerle, aşağılayıcı, dikkate almayan tavır ve davranışlarla karşı karşıya kalan mülteciler, son çare olarak açlık grevine başlamak zorunda bırakılmaktadırlar.
Lozan Cerisier kampında Zeynel Danacı’nın 35 gün devam eden açlık grevi sonucu ancak talepleri karşılanmış. Neuchâtel’de eğitim hakkı için oturma eylemi yapmak zorunda kalan Süleyman Karaslan vb gibi örnekler her geçen gün artmaktadır.
Bu günde 7 gündür Zürih’te açlık grevinde olan Seyhan Uludağ’ın taleplerinin bir an önce karşılanması için tüm göçmen kurumlarının kamplar üzerindeki ziyaret ve temaslarını artırmalı ve dayanışmayı buyutmeliyiz.
7 gündür açlık grevinde olan Seyhan Uludağ yaşadıklarını anlatıyor.
“Türkiye’de yaşadığım işkence ve baskı sonucunda 28 Eylül 2020’de İsviçre’ye geldim.
Yaşadığım travma nedeni ile 4 ay psikiyatri hastanesinde yatılı tedavim sürdü ve halen ayakta tedavim devam etmektedir. 5 ayrı ilaç kullanmakta ve hafta da 1 gün psikolog görüşmem devam etmekte. Uyku ilacı kullanmam ve kötü geçirdiğim bir gece sonrası uyanamamaktan dolayı doktor görüşmememe gidemedim. Ve doktorumu telefonla arayarak durumumu aktardım. Doktorum bu durumun normal olduğunu, ilaçların etkisinde kalabileceğimi söyledi. Doktorum kamp yönetimini arayarak randevusuna gelemeyen hastasının durumu hakkında bilgisi olduğunu ve kamp yönetiminden para talebi olmadığını söyleyerek durumu anlatıyor
Kamp yönetimi CEZALANDIRMA olarak benden tren bileti parasını kesmek istemekte. Durum bu kadar açık olmasına rağmen baskıcı tavırlarından vazgeçmemekteler. Avukatım, kamp yönetimine “yaptığınız hukuksuz, hiç bir resmi dayanağı olmayan baskı ve cezalandırmadan vaz geçilmesini” görüşmesinde ifade etmesine rağmen, ‘dediğim dedik çaldığım düdük’ FAŞİST tutumlarından vaz geçmediler.
Sorun para meselesi değildir, sorun bize yapılan cezalandırmalarının kalkmasını istememizdir.
12.05.2021 tarihinde frauenfeld kamp sorumlusu ile yaptığım görüşmede, ‘CEZALANDIRMA’dan vaz geçmeyeceklerini, bizim kurallarımıza uyacaksın’, FAŞİST üsten bakan bir tavırla beni tehdit ederek açlık grevinden vazgeçmemi, ÖLÜP GİDECEĞİMİ” söyledi.
07.05.2021 Cuma gününde başladığım açlık grevinin 7 günündeyim. (Bugün 9.gün) İnsan onurunu kırmaya yönelik bir nevi hayvan terbiyecisi muamelelerine boyun eğmeyeceğim.
Saygılarımla
Seyhan ULUDAĞ”