Birlik Devrimi’yle tarihin döl yatağına düşen komünist öncünün kuruluş yıldönümüne sayılı günler kaldı. 10 Eylül, farklı örgütlerdeki komünistlerin anın, devrimin politik ve örgütsel ihtiyaçlarına yanıt olma kararlılığının yanı sıra geçmişten süzülüp gelen tüm deneyimlerle geleceği koparıp alma; yıkıp yeniden inşayı her şeyden önce kendinde başlatmanın da tarihi oldu. Bu nedenledir ki her 10 Eylül, başta işçi sınıfımız olmak üzere, tüm ezilenlere komünistler cephesinden verilen sözlerin; onların mücadelede ve geleceğin inşasında iradeleşmeleri için çağrıların, ölümsüzlerimizin denetleyen bakışları arasında kararlılık ve adanmışlık çıtasının yükseltilmesinin yinelenmesine tanıklık eder.
Geride kalan zaman dilimi içerisinde 10 Eylül’ün ortaya çıkardığı irade, Türkiye ve Kürdistan sınıf mücadelesinin, toplumsal direnişlerin her kaleminde kendini tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. Gazi’yle başlayan kendini mücadelenin en önünde konumlandırma bilinç ve iradesi, Rojava Devrim’inde aldığı pozisyonla süreklilik arz etti, öncüyü ifade eden temel tarzlardan oldu. İdeolojik, politik ve örgütsel gelişim isteği sınıf mücadelesinde; gençlik ve kadın mücadelelerinde O’na yön veren destur oldu.
Bugün de 10 Eylül’ün ortaya çıkışına vesile olan faşizme karşı amansız mücadelede önder olma; devrim ve sosyalizmi koparıp alma istemini ortaya çıkaran koşullar tüm yakıcılığıyla devam ediyor. İşçi sınıfı ve emekçiler emperyalist küreselleşmeyle birlikte kapitalizmin daha da azgın sömürüsüne tabi tutulurken, egemen burjuva sınıf insanlığı ve dünyamızı çöküşün eşiğine hızla sürüklüyor.
Saray rejimiyle kendisini yeniden örgütleyen faşist diktatörlük, sömürü çarklarını en pespaye biçimde döndürüyor; Kürdistan’daki sömürgeci boyunduruğu daha fazla kan ve göz yaşıyla sıktıkça sıkıyor, işgal saldırılarını günlük hale getirirken, işçi ve emekçilere, Kürtlere, Alevilere, Kadınlara, LGBTİ+’lara dönük soykırımlar örgütlüyor, ırkçılık ve milliyetçiliği en tepeye taşıyor. Her türlü kamu malını parça parça parsellerken, güzelim coğrafyamızı talan ediyor; yakıyor, yıkıyor.
Tüm bunlar her komünist özneden, kolektiften 10 Eylül’e ilişkin gerçekleştirilecek çok değişik formlarda eylem ve etkinliklere, 10 Eylül’ün içinde barındırdığı anlam ve öneme layık yaklaşımı koşullamakta. Bugünden başlayarak etkinliklerin en ince ayrıntısına kadar planlanması, başta bölgelerdeki şehit ve tutsak yakınlarımız olmak üzere, komünist öncüye gönül veren tüm çevre ve çeperin katılımı için aile ziyaretlerinin, duyuru ve çağrıların gecikmeksizin yapılmasına özen gösterilmeli. Yine birleşik mücadelenin örülmesinde en kararlı güç olarak, devrimci dostlarımızın; yerli veya diğer halklardan enternasyonal güçlerin kuruluş etkinliklerine katılımının sağlanması için yüz yüze görüşmelerle davetlerin gerçekleştirilmesine önem vermeliyiz.
Her hangi bir etkinliğe hazırlanmıyoruz. Bilakis dünyayı değiştirmek için saflarında örgütlenme çağrısı yaptığımız komünist iradenin kuruluşunu kutlayacağız. O’nu en tam biçimde anlatmak, tanıtmak; bunun için gerekli emeğin verilmesi herkesten önce bizi ideolojik olarak güçlendirecektir. Kutlama yapılacak mekanların görselliğinin O’na yakışır şekilde düzenlenmesinden, anda katılımcıların karşılanmasına kadar her ayrıntı dikkatlerimizde olmalı, ortamın kendisi komünist öncünün ciddiyetini yansıtabilmelidir.
Baran Serhat, İvana Hoffmann gibi onlarca ölümsüzümüzün kanlarıyla sulayarak yeşertip büyüttüğü komünist öncü, elbette onların ideallerine sarılarak devrim ve sosyalizm yangınını daha da büyütecek, 10 Eylül’ün tanıklığında faşizmin burçlarına zaferi kazıyacaktır. Komünist öncünün doğum günü 10 Eylül, şimdiden tüm yoldaş yüreklere kutlu olsun.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 13 Ağustos 2021 tarihli Perspektif köşesi