AvEG-Kon, 28-29 Ağustos tarihleri arasında Temsilciler Kurulu toplantısını gerçekleştirdi. Avrupa’nın değişik ülkelerinden 28 delegenin katıldığı kurul, güncel siyasal gelişmeler ve görevlerden, bir dizi örgütsel ve kurumsal sorunlara dek birçok konuyu ele aldı. Pandemi nedeniyle kurul toplantısına katılım normalin altında olmasına rağmen, canlı, yoldaşça tartışmalar yürütüldü.
Siyasal gündemler çerçevesinde kapitalizmin neden olduğu salgın ve buna bağlı olarak yaşanan sorunlar kadar, Avrupa’da gelişen ırkçılık, işçi haklarına dönük artan kapsamlı saldırılar, emperyalistlerin Afganistan’da çekilmesiyle ortaya çıkan insanlık dramı, göçmen ve mülteci sorunu, kadına dönük artan şiddet ve hak gaspları, faşist Saray rejiminin Avrupa’da devrimci harekete dönük MİT’in ajan faaliyeti; Türkiye ve Kürdistan’da HDP ve devrimci sosyalistlere dönük tasfiye saldırıları, Rojava ve Güney Kürdistan’a dönük işgal girişimleri ve sivil katliamlar ele alındı.
Federasyon ve dernek yönetim kurullarının 6 aylık raporları, kurumsal çalışmalarımız, sınıf çalışması ve görevlerimiz, birleşik mücadele deneyimlerinin yanı sıra kadın özgürlük mücadelesi gündemleri de Temsilciler Kurulu’nun tartışarak perspektifler belirlediği konu başlıklarını oluşturdu.
Hiç şüphesiz ki Temsilciler Kurulu toplantısında yürütülen tartışmalar ilk adımdır. Özellikle yeni dönemin ihtiyaçlarının açığa çıkartılması, müdahale edilecek siyasal gündemlerin belirlenmesi ve yeni logo gibi kimi pratik sorunların çözümünde kurul, kendi rolünü oynamıştır. Şimdi sıra açığa çıkartılan ve gelişim yönü olarak tüm AvEG-Kon kuvvetlerinin önüne konan bu perspektiflere hayat vermede.
Başta federasyon ve dernek yönetim kurulları olmak üzere, kurum üyeleri ve çeperi bu perspektiflerin yaşama geçirilmesinde “eşit düzeyde” role sahiptir. Ne tek başına yönetimler, ne de güncele uyarlanmış perspektiflerle önü açılmış olmayan üyelerle doğru bir biçimde bu kararlar yaşama geçirebilir. Her ikisinin diyalektik birleşimi, enerji ve emeğini bir potada buluşturmasıyla ancak bu karar ve perspektifleri tam anlamıyla yaşama geçirebilir. Buradan bakıldığında ne kurum üyeleri ve çevresi yönetim kurullarını tek başına bırakmalı, ne de yönetimler üyelerini perspektifsiz, pratik önderliksiz bırakmalı.
Ancak tüm örgütsel yapılarda olduğu gibi, kurum çalışmalarında da esas “yükün” yönetim kurullarında olduğunu mutlaka akılda tutmalıyız. Üyelerle doğru, devrimci bir ilişkinin açığa çıkartılması, buradan kurum çalışmalarına doğru ilgi ve alakanın süreklileştirilmesi, üyelerin sosyal, siyasal ve kurumsal ihtiyaçlarının tespiti ve hızlı çözümü, tüzüksel yükümlülüklerin bütünlüklü yerine getirilmesi vb. gibi üzerinden atlanamayacak ve kurum çalışmalarının ilerletilmesinde olmazsa olmaz olan görevlerle yüklüdür yönetimler.
Buradan, çok geciktirmeden AvEG-Kon konseyi tarafından kamuoyuna açıklanmış olan Temsilciler Kurulu sonuç bildirgesi tüm ona bağlı federasyon ve dernek yönetimlerince yapılacak ilk toplantılarda mutlaka tartışılmalı, belirlenmiş konu ve saptanmış kurumsal sorunlara ilişkin atılacak adımlar takvimsel plana bağlamalı, ulaşılan sonuçlar geniş üyeler toplantısı ya da başka araçlarla üyelere kavratılmalı, maledilmelidir.
Unutulmaması gereken temel gerçek, federasyon ve derneklerimiz başta kendi üye ve çevresi olmak üzere, Avrupa ülkelerinde yaşamak zorunda bırakılmış en geniş Türkiyeli ve Kürdistanlı göçmen işçi ve emekçilerin sosyal, siyasal, kültürel vb. ihtiyaçlarına yanıt olabildiği ölçüde, yaşadıkları ülkelerde eşit siyasal ve sosyal haklar mücadelesinin bayraktarı olduğu müddetçe gelişip güçlenebilir, kurumsal her türlü sorunu kitlesiyle birlikte aşma becerisi ortaya koyabilir.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 17 Eylül 2021 tarihli Perspektif köşesi