Dünya çapında omurgasını öğrenci gençliğin oluşturduğu Fridays For Future (Gelecek için Cumalar=) hareketi 24 Eylül günü iklim değişimi için bir kez daha sokaklara çıkacak. Kapitalist dünyanın doğaya müdahalesi olarak ortaya çıkan sel felaketleri, yangınlar, hava sıcaklığının olağanüstü artışı ve buna bağlı yaşanan buzul erimelerine bir salgın hastalık olarak dünyayı teslim almış Koranavirüs pandemisinin eklendiği bu koşullarda, iklim için gerçekleştirilecek bu eylemler büyük öneme sahip.
Geniş kitlelerin sorun etrafında bilinçlerinin gelişimiyle birlikte sorunu çözme iddiasında bulunan kapitalist emperyalist devletler ve iklim değişikliğinin sorumluluğunu taşıyan şirket ve tekeller kimi göstermelik adımlar atarak, konuyla ilgilendikleri algısı yaratma çabasındalar. Oysa Paris İklim Zirvesi, Kyoto Protokolü, Kopenhag Zirvesi vb. gibi adı sanı büyük etkinliklerde, çözüm yönünde “tarihi önemde adımlar” attıklarını ilan etmelerine rağmen dünyamızın her gün biraz daha kapitalizmin azami kâr hırsının kurbanı olduğu yakın geçmişte yaşanan ve yaşamakta olduğumuz felaketler gerçeğini gizleyemiyor.
Tüm göstermelik adımlara rağmen sıcaklık seviyesinin, sera gazı emisyonunun, kuraklık ve okyanuslardaki yükselmenin önemli artışlar göstermesi, atılan “tarihi adımların” palavradan ve gelişen duyarlılığı ve tepkiyi yatıştırmaktan ibaret olduğunu göstermektedir.
Milyonları kapsayan iklim karşıtı hareketin dile getirdiği “sistem değişsin, iklim değişmesin” şiarı iklim değişikliğiyle kapitalist sistem arasındaki dolaysız ilişkiye işaret etmektedir. Aşırı üretim, aşırı tüketim, aşırı sömürü ve dünya kaynaklarının sınırsızca-vahşice talan edilmesi üzerine kurulmuş kapitalist sistem, tüm canlı türünü ve uygarlığı yok edecek olası gelişmelerin şartlarını yaratmakta ve insanlığın sonunu hazırlamaktadır. Sınıfsal eşitsizlikler, derin sosyal kutuplaşmalar, sömürü, işsizlik, yoksulluk, açlık, pandemi ve daha nice sosyal felaketin yanı sıra bir tür olarak insanlığın yok oluşu, kapitalizmin nasıl bir barbarlık olduğunun, ne denli insan ve doğa düşmanı bir sistem olduğunun çarpıcı kanıtıdır.
Kapitalist emperyalizm biriktirdiği devasa sorunların yanı sıra ekolojik yıkımın da temel kaynağıdır. Bu nedenle o, iklim sorununu çözebilecek niteliğe ve kapasiteye sahip değildir. İklim değişimini önleme istemi kapitalizmden radikal bir kopuşu zorunlu kılmaktadır. Çünkü kapitalist emperyalist sistem iklim değişikliğinin kaynağı olduğu kadar, felaketin durdurulmasının önündeki temel engeldir de. Artı-değer sömürüsü ve buna dayalı olarak sürekli sermaye birikimi üzerinde inşa edilen kapitalizm, aynı zamanda doğanın da sınırsız sömürüsü demektir.
İddia edilenin aksine, kapitalist emperyalist devletlerin iklim değişimi konusundaki politikalarını belirleyen şey sadece ve sadece tekellerin, bankaların ve şirketlerin çıkarlarıdır. İnsanlığın, doğamızın ve yerkürenin geleceği değildir.
Bu nedenle kalıcı çözüm ve sürdürülebilir bir yaşam için iklim değişimine karşı verilen mücadele kapitalizme karşı mücadeleyle birleşmek zorundadır.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 24 Eylül 2021 tarihli Avrupa Gündemi köşesi