NATO üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının geçtiğimiz hafta Riga’da gerçekleştirdikleri toplantıda Rusya’ya karşı siyasi, askeri ve ekonomik tehdit çıktı. Böylece, başını ABD emperyalizmin çektiği NATO bloğuyla emperyalist Rusya arasındaki gerginlik, toplantıya paralel Rusya’nın aldığı kararlarla birlikte biraz daha büyümüş oldu.
İki gün süren dışişleri bakanları toplantısı sonrası basına demeç veren NATO genel sekreteri Jens Stoltenberg, “Rusya Ukrayna’yı işgali halinde büyük bir bedel ödeyecek” dedi. Ukrayna ve Gürcistan’ın da NATO üyesi olmak istediklerini belirten Stoltenberg, iki ülkeye de desteklerinin devam ettiğini, Baltık bölgesi ve Karadeniz’de NATO mevcudiyetini arttırdıklarını, Ukrayna’ya askeri eğitim, kapasite geliştirme, danışmanlık ve bilgi paylaşımı gibi konularda desteklerini sürdüreceklerini belirtti.
NATO toplantısının sürdüğü saatlerde Moskova’daki yabancı ülke büyükelçilikleriyle bir araya gelen Putin ise, toplantıda yaptığı konuşmada NATO’nun doğuya doğru genişlemesinden dolayı Rusya’nın rahatsızlığını dile getirdi. Putin, Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO üyeliklerinin Rusya için güvenlik tehdidi anlamı taşıyacağını belirtti.
Rusya’yı çevreleme stratejisini adım adım uygulayan NATO, yeni bir hamleyle Gürcistan ve Ukrayna’yı da üye yapma arayışı içerisinde. Doğu Avrupa ülkelerinin birçoğunu üye yapan NATO, 1999’da Polonya, Çekya ve Macaristan’ı, 2004’de Bulgaristan, Romanya, Estonya, Letonya, Litvanya, Slovakya ve Slovenya’yı, 2009’da Arnavutluk ve Hırvatistan’ı, 2017’de Karadağ, son olarak da 2020’de Kuzey Makedonya’yı ittifaka katmıştı.
Revizyonist SB’nin çöküşünün ardından bir dönem kimlik bunalımı yaşayan NATO, ikiz kulelere yapılan saldırı sonrası ABD öncülüğünde “terörizme karşı savaş” aracı haline getirilmeye çalışılırken, bugün ise rakip emperyalist kuvvetlerin tehdit altında tutulmasının aracı olarak kullanılmakta. Her ne kadar NATO’ya üye ülkeler arasında, özellikle de AB’nin motoru konumundaki Almanya ve Fransa, sık sık Rusya’ya karşı izlenecek politikalar konusunda ABD’yle birebir örtüşen fikirlere sahip olmasalar da, tarihin bu aşamasında NATO esas olarak Rusya’nın çevrelenmesiyle meşgul.
Bu arada, ABD ile Rusya arasındaki diplomatik gerilimler de artarak devam ediyor. Geçtiğimiz yıl başlayan ve karşılıklı diplomatların sınır dışı edilmesi hamlesine evrilen süreç hızla devam ediyor. Son olarak ABD’nin 27 Rus diplomatını ülkeden sınır dışı etme kararı almasına misilleme olarak Rusya, ülkede 3 yıldan fazla bulunan ABD diplomatlarını yurtdışı etme kararı aldı. Kısasa kısas biçimini alan diplomatik kriz, NATO’nun son hamleleriyle birlikte derinleşecek gibi görünüyor.
Emperyalist ABD’nin Biden yönetimiyle birlikte yönünü Çin’e çevirmesi, özellikle Doğu Avrupa ve Karadeniz’de NATO’yu daha aktif tutmaya çalışmasını beraberinde getirdi. Burada da tüm emperyalistler adına görevi İngiltere’nin üstlendiğinin emareleri kendisini göstermekte.
Öyle görünüyor ki tüm diğer bölgelerde olduğu gibi bu bölgede de emperyalistler arası rekabet, bölgenin baştan aşağı silahlandırılması, daha fazla askeri kuvvetin bu bölgelerde konuşlandırılması karşılıklı restleşmelerle birlikte devam edecek. Bu restleşme ortamında bölge halklarına düşen ise daha fazla yoksullaşma, daha fazla milliyetçilik, kardeş kanı dökmeye hazır bir duruma getirilme hali. Hepsi de halkların aleyhine olan gelişmeler.
Bölge halklarının çıkarı emperyalist çıkarlarla örtüşmez. Onlar, esas itibariyle halkların kanı üzerinde yükselen bir avuç burjuvanın çıkarlarıdır. Halkların gerçek çıkarı silahlanma da dahil, emperyalizme ve kapitalizme karşı topyekûn mücadele bayrağını yükseltmekten geçer.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 10 Aralık 2021 tarihli Avrupa Gündemi köşesi