PKK Lideri Öcalan’a yönelik uluslararası komplo 23. yılında. 15 Şubat komplosuyla amaçlananın Kürt halkının ulusal özgürlük mücadelesinin tasfiye etmek olduğunu kaydeden ESP Kürdistan, “Oysa 23 yılda çöken, bir halkın özgürlük düşleri ve umudu değil, uluslararası komplodur” dedi.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Kürdistan, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 15 Şubat komplosunun 23. yılına ilişkin açıklama yaptı. “Sömürgecilik, tam da 23 yıl önce, emperyalizm ve bölge gericiliğinin desteğini de arkalayarak Sayın Öcalan’ı alçakça bir komployla tutsak etmişti” denilen açıklamada, Öcalan’la birlikte tutsaklar Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın aynı hapishanede tecritte olduğu hatırlatıldı.
‘TECRİDİN İMRALI’DA BAŞLAMASI TESADÜF DEĞİLDİR’
ESP Kürdistan, “Tecrit hiç kuşkusuz bu ülkede faşizmin kurumsallığının temel yansımalarından biridir ve yine kuşkusuz İmralı zindanı da tecridin en kurumsal halidir. Sömürgeci faşist rejimin, 1996’da destansı bir direnişle püskürtülen tecrit saldırısının ardından, İmralı’da başlaması asla tesadüf değil. 90’lı yıllar boyunca en kirli savaş yöntemlerine, tüm çıplak zor aygıtlarıyla ezme ve imha politikalarına karşın tasfiye edemediği, halkımızın ulusal özgürlük mücadelesini bu yolla bastırmak istedi. Neticede Öcalan’ın tutsaklığı, bir halk önderinin tutsaklığı olarak, İmralı zindanının tüm hapishaneler arasındaki özgün yeri gibi özgün bir öneme sahiptir” dedi.
‘ÖCALAN’A YAKLAŞIM KÜRT HALKINA YAKLAŞIMIN SİMGESİDİR’
Öcalan şahsında tutsak ve tecrit edilenin Kürt halkı olduğu gibi, Öcalan’a yaklaşımın da Kürt halkına dönük yaklaşımı simgelediğinin altı çizilen ESP Kürdistan açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Bu yüzden İmralı sistemine ve tecride karşı mücadele de son derece kapsamlı politik bir içerik taşır. Ezilen halkları ve işçi sınıfını önderliklerinden soyutlamak/koparmak, dolayısıyla devrim ve devrimci mücadeleleri bu yolla tasfiye etmek, dünya gericiliğinin olduğu kadar sömürgeci faşist Türk burjuvazisi ve devleti bakımından da hem başlıca bir yöntem, hem de stratejik bir hedef olagelmiştir.
’23 YILDA ÇÖKEN ULUSLARARASI KOMPLODUR’
Paramaz’lardan Suphi’lere, Şex Said’den Seyit Rıza’lara, ’71 devrimci önderlerinden Rojava’nın komünist komutanı ve önderlerinden Baran Serhat’a değin bu yönelim devam etmiştir. Kürt halk önderi Öcalan da aynı anlayış ve yönelimin neticesinde, uluslararası bir komployla tutsak edilmiştir. Sanılmıştır ki, Öcalan halkından ve partisinden koparılırsa, bu halk bir daha kafasını kaldıramaz. Oysa 23 yılda çöken, bir halkın özgürlük düşleri ve umudu değil, uluslararası komplodur.
23. yılında bu uluslararası komployu bir kez daha lanetliyoruz. İçeride dışarıda tecridi parçalayacağız. Biji berxwedana zindana.”