Emperyalist-kapitalist sistemde temel demokratik hak ve özgürlükler hiçbir zaman güvencede değildir. Bu hakların kazanılması ve kullanılması sınıf mücadelesinin seyrine göre değişkendir. Burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki mücadele, işçi sınıfı lehine geliştikçe demokratik hak ve özgürlüklerin kapsam ve kullanımı da gelişmekte, aksi durumda ise daralmaktadır.
„Hak verilmez, alınır” sözü de hakların mücadele ile kazanılabileceğini, mücadele verilmedikçe hiçbir hakkın burjuvazi tarafından bahşedilmeyeceğini ifade etmektedir. İşçiler burjuvazi için sonuna kadar sömürecekleri ve yarattıkları artı emeğe el koyarak palazlanacakları bir metadan başka bir şey değildir.
Türkiye’de sendikal örgütlenme ve toplu sözleşme hakkı için verilen mücadeleye bakalım. Mücadeleyle kazanılmış ve yasalara girebilmiş bu hakların kullanımı faşist diktatörlük ve burjuvazinin işten atmalardan tutalım, polis şiddetine kadar bir dizi saldırıya uğramaktadır.
Pandemi dönemine baktığımızda burjuvazinin bu süreci demokratik hak ve özgürlükleri kısıtlamak, yasaklamak için sonuna kadar kullandığını gördük. Burjuvazinin kendi egemenlik ve zor aracı olan devlet üzerinden kasalarına milyarlar aktardığı bu süreçte işçi sınıfına işten atılmalar, ücretsiz izin, kısa çalışma ile açlığa mahkûm edilme düştü. Üstelik sokağa çıkma yasakları ile uğradıkları bu hak gasplarını protesto etme hakları da ellerinden alındı.
Şimdi ise iki emperyalist kamp olan Rusya ve NATO arasında Ukrayna üzerinden sürdürülen savaş, işçi sınıfı ve emekçilerin kazanılmış demokratik haklarını kısıtlamanın aracı olarak kullanılmaktadır.
Ukrayna’nın gerici-faşist iktidarı Rusya’nın işgal saldırısından sonra ülkede muhalefeti yasaklamış, iktidarı eleştiren medyayı susturmuş ve birçok demokratik hakkı askıya almıştı. Şimdi ise savaş bahanesiyle işçi sınıfına karşı daha kapsamlı bir yasa çıkarma hazırlığında.
Aslında bir yıldır gündemde olan ancak şimdi savaş bahanesiyle parlamentoya getirilen yeni yasa tasarısıyla işletmelerin önemli bir kısmında iş kanunu askıya alınabilecek ve patronlar istediği kuralı dayatabilecek. Ukrayna devleti geçtiğimiz Mart ayında sendikaların etkisini ciddi şekilde kısıtlayan, çalışanların işlerinin ve ücretlerinin askıya alındığı, işverenlere tek taraflı olarak toplu sözleşmeleri askıya alabilme hakkı veren “savaş zamanı yasasını” da çıkarmıştı. Şimdi bu yeni yasa ile çalışma yasalarını Sovyet döneminden kalan işçi haklarından arındırılma hızlandırılıyor. İş gücünün yüzde 70’nden fazlasını etkileyecek olan tasarıya göre, 250’ye kadar çalışanı olan küçük ve orta ölçekli firmalarda çalışan işçiler, fiilen ülkenin mevcut iş kanunlarından çıkarılacak ve işverenleriyle müzakere edilen bireysel sözleşmeler kapsamına alınacak. Bunun 19. yüzyıl çalışma koşullarına dönmek olduğu açıktır.
Savaş bahanesiyle sadece Ukrayna’da değil, AB emperyalist ülkeleri de bir dizi demokratik hakkı kısıtlamaya gittiler.
Bütün bunlar, işçi sınıfı ve emekçilerin emperyalist savaş ve işgallere karşı çıkarken, kendi burjuvazilerine karşı da savaşmaları gerektiğini bir kez daha göstermektedir. İşçi sınıfının kurtuluşu, burjuva sömürü ve baskıdan kurtularak, insanca ve özgürce yaşayabileceği bir dünya için mücadeleden, burjuvazinin iktidarını yıkmaktan geçmektedir.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 3 Haziran 2022 tarihli Avrupa Gündemi köşesi