7-14 Ağustos tarihleri arasında Almanya’da Young Struggle’ın gençlik kampında Almanya, Fransa, İngiltere, İsviçre ve Hollanda’dan farklı uluslardan 130 göçmen ve yerli kadın, erkek ve LGBTİ+ genç buluştu.
Kamp, siyasi ve teorik programı, kolektif yaşamın örgütlenmesi ve onlarca sohbet/tartışma gruplarıyla adeta bir örgütlenme okuluna dönüştü.
Uzun yılların ardından yakalanılan kitlesellik, YS’nin ulaştığı nitelik düzeyi ve aştığı eşiğin ifadesiydi.
Almanya’da 11 kente yayılan örgütlülük, Fransa’da örgütlü faaliyetin yeniden başlaması, İngiltere ve İsviçre’de ortaya çıkan yönelim kampta somut karşılığını buldu.
Genç kadın örgütü Zora’nın kongresi ve kongre sonrası netlik kazanan çizgisi ve örgütlenme tarzı kampa “kadın rengi”ni verdi. Kampın yönetiminden çeşitli görevlere ve tartışmalara kadın iradesi damgasını vurdu.
Geçtiğimiz aylarda kuruluşunu ilan eden Pride Rebellion’un LGBTİ+’lar arasındaki faaliyetleri ise gözle görülür başkaca ayırıcı bir yanı oldu kampın. Katılımcıların 30%’u LGBTİ+ bireydi ve LGBTİ+’lar meclis yoluyla kendi özerk tartışma alanlarını yaratabildiler. Hareket içerisindeki liberal hegemonyaya ve burjuva ideolojisinin egemenliğine karşı komünist LGBTİ+ kimliğini yaratmada Pride Rebellion ve genç komünistlerin belirleyici bir rol oynayacaklarının ilanı ve kanıtıydı kamp bir nevi.
“Lezzetli yemeklerin eşliğinde veya sahilde, boş zamanlarımızda da sürekli siyasi tartışmalar vardı. Katılımcıların almanca, ingilizce, fransızca veya türkçe konuşmalarının bir önemi yoktu. Dil bariyerine rağmen birbirimizi anlamanın bir yolunu bulduk ve enternasyonal siyaset ve siyasetin yeni tarzlarda yapılışı hakkında konuştuk ve yeni yoldaşlık ilişkileri kurduk.” (YS’nin değerlendirmesi)
Genç komünist savaşçı Ulaş Alankuş (Şafak Kızıldere) yoldaşın ölümsüzlük haberini kampta alan sosyalist gençler, kamplarını Ulaş’a adadılar. Düzenlenen anma etkinliği sosyalist gençliğin kolektifin bütünüyle ruh ve irade birliğine kavuşmasında, “Ulaş, gençlik hareketinin silahlı bir neferiydi” belirlemesinde somutluk kazanan “aynı yolun yolcusu” olma bilincinde önemli bir rol oynadı.
Atölyeler, spor ve kültürel/sanatsal etkinlikler veya dinlenme “sıraları” bile “yeni insan”a has özelliklerin, sosyalist kültür-yaşam biçiminin geliştirilmesine hizmet eden momentler oldu.
Kampın son iki gününe denk gelen Ende Gelände iklim işgal eylemlerine kamptan “tören ile ayrılarak” katılan bir grup YS’li sosyalist genç ise hem eylem anında, hem de gözaltı sırasında takındıkları örnek ve militan duruşla kampa ayrı bir anlam kattılar.
Kamp anında yapılan YS Avrupa Koordinasyon toplantısı sonrası ilan edilen “Avrupa Kongresi Hazırlığı” ise kampın ipuçlarını verdiği “yeniden Avrupa çapında örgütlülük kazanma” iddia ve yönelimi katılımcıları heyecanlandırdı.
Nihayetinde kamp sonrası hız kazanan siyasi faaliyetler, Almanya’nın Hildesheim kentinde kuruşunu ilan eden Young Struggle kent grubu gibi somut kazanımlar şimdiden kampın bize kazandırdıkları oldu.
Kampın enerjisiyle gençlik içerisinde kitle faaliyetini güçlendirme, var olan gençleri öne çekme, grup ve örgütlerimizi sağlamlaştırma, yeni bir genç devrimciler kuşağını yaratma iddiasına bağlı “Ulaş’laşarak” çalışıldığında kampın müjdelediği gelişme ve nitelik düzeyi çizgisi daha da ileriye taşınabilinir.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 26 Ağustos 2022 tarihli Avrupa Gündemi köşesi