Emperyalistler tüm katliamlarda olduğu gibi göçmen katliamlarında da bugüne kadar herhangi bir rol oynadıklarını kabul etmediler. Bu katliamlarda –ister finanse ettikleri farklı devletler eliyle olsun, isterse örgütlenmiş çeteler vasıtasıyla olsun- kanlı ellerini temiz göstermenin dışında, Avrupa halkları tarafından oluşturulan kurtarma girişimlerini engellemeye, göçmenlere yardımı kriminalize etmeye çalıştılar.
Ancak geçtiğimiz günlerde BM tarafından göçmenlerin ve tanıkların da bulunduğu 400 kişiyle yapılan görüşmelerin yanı sıra fotoğraf ve videolara dayanarak hazırlanan ve önümüzdeki günlerde İnsan Hakları Konseyi’ne sunulacak rapor tam tersini söylemekte ve –en azından- gerçeğin bir yüzünü açığa çıkartarak AB emperyalistlerinin göçmen katliamlarında oynadığı role bir nebze ışık tutuyor.
BM’ye bağlı Gerçeği Bulma Komisyonu tarafından hazırlanan rapor, çok açıkça ve delilleriyle birlikte AB’nin Libya güvenlik güçleri tarafından göçmenlere karşı işlenen suçlara “yardım ve yataklık ettiğini” belirtti. Raporu hazırlayanlar, “Her ne kadar AB ve üye devletlerinin bu suçları işlediğini söylemiyoruz. Mesele şu ki, verilen destek suçların işlenmesine yardım ve yataklık etti” dese de, AB’nin faşist rejim altındaki Türkiye ve emperyalistlerin payandası haline gelmiş Libya gibi devletlerin emperyalistler adına Akdeniz’de, Ege’de tetikçilik yaptıkları alenen ortada.
Kapitalist sömürü, savaş, açlık ve yoksulluğun pençesindeki Afrika’nın ezilen halklarının göç yolları esas olarak Libya’dan geçiyor. Bu nedenle AB ve üye ülkeler, göçmenleri ülke sınırları içindeki gözaltı merkezlerine zorla yerleştiren, Akdeniz’de yakalayarak geri gönderen Libya güvelik güçlerini eğitti ve destekledi. Yine Ayrıca Libya sınır yönetimi programlarını da finanse ettiler. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne (HRW) göre, 2021 yılında 32 bin 450 kişi Libya güçleri tarafından yakalandı ve ülkede “keyfi gözaltı ve istismara geri götürüldü”.
Savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili her türlü kanıtı Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne ileteceğini söyleyen BM misyonu, aynı zamanda çete gruplarının cinayetler, tecavüzler, köleleştirme, yargısız infazlar ve zorla kaybetmeler gerçekleştirdiğini de ekliyor. Her ne kadar rapor, bu çetelerin kimler tarafından kontrol edildiğini açıklama cesareti gösteremese de, “İnsan ticareti, köleleştirme, zorla çalıştırma, hapsetme, gasp ve savunmasız göçmenlerin kaçakçılığı bireyler, gruplar ve devlet kurumları için önemli gelirler sağladı” diyor.
Bugün Türkiye ve Kürdistan’da da benzer yöntemleri uygulayan çetelerin devlet eliyle beslenip, kullanıldığını düşündüğümüzde, tablonun emperyalistlerin müdahalesiyle param parça olan Libya’da da farklı olmadığı çok açık. Ve AB de, bu ülkelere politik, askeri ve ekonomik desteğiyle mezbahanın bekçisidir.
Kaldı ki AB’nin bu ülkelere sunduğu destek sadece dolaylı olmamakta, 2022 yılında yaşanan insansız hava aracı kullanımı örneğinde olduğu gibi direk bu operasyonların başında ve yönetmektedir. Konuyu deşifre eden ve raporlaştıran HRW, “AB üyesi Malta’dan hareket eden insansız hava araçları Libya’dan ayrılan teknelerin tespit edilmesinde çok önemli rol oynamakta ve AB sınır ajansı Frontex bu bilgileri Libya sahil güvenliğine teslim etmektedir”.
Bu durumu göçmenleri kurtarmaya yardımcı olmakla açıklayan Frontex, zorla geri itmeler sonucu ya da güvenlik güçlerinden kaçmak isterken Akdeniz’in soğuk ve derin suları kendilerine mezar olan on binlerce göçmenin katliamından direk sorumludur.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 31 Mart 2023 tarihli Avrupa Gündemi köşesi