Faşist Şef Erdoğan’ın 10 Mart tarihinde deklere ettiği 28. Dönem milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından Türkiye ve Avrupa’da hız kazanan seçim çalışmaları 14 Mayıs tarihine kadar kesintisiz bir şekilde sürdürüldü.
Burjuva cepheden seçimlerde yerini alan, Cumhur ve Millet ittifakı olarak yarışan iki blokun da Türkiye ve Kuzey Kürdistan halklarının hiçbir temel sorununa çözüm üretmesinin mümkün olmadığını bilen Kürt Özgürlük Hareketi ve Türkiye emekçi sol hareketi ise 28. Dönem milletvekilliği seçimlerinde Emek ve Özgürlük ittifakı olarak yerini aldı.
Sosyalistlerin tüm itiraz ve çabalarına rağmen emekçi sol hareketin ve HDP’nin cumhurbaşkanlığı için aday çıkartmaması ise halklarımızı alternatifsiz bıraktı. Restorasyoncu Burjuva muhalefetin adayı Kemal Kılıçdaroğlu etrafında birleşen emek ve özgürlük İttifakı, bu kararını Türkiye Halkalarının nefes alması argümanında somutladı.
Avrupa çapında ve Avrupa’nın değişik bölgelerinde kurulan platformlarda yer alan AVEG-KON ve ona bağlı kurumlarımız 2 ay boyunca kimi ülkelerde daha yoğun kimi ülkelerde ise sürecin gerekliliğine ters düşen şekilde daha kısıtlı faaliyetler içerisinde oldu.
Hiç kuşkusuz Türkiye seçimleri, Türkiye’de yaşayan halklarımız bakımından olduğu kadar Avrupa’da yaşayan göçmen halkalarımız bakımından en politize oldukları süreçtir. Avrupa çapında faaliyet yürüten aktivistlerimizin de kitleler ile yeniden yüz yüze gelmeleri ve devrimci motivasyonlarını depolamaları için bir olanaktı.
Belki de yüz binlerce Türkiyeli ve Kürdistanlı göçmenin bir araya geldikleri tek çalışma alanı olan seçimler Sosyalistlerin mutlaka kitlelere ulaşmak için değerlendirmesi gereken bir alan olarak karşımıza çıktı.
Kurumlarımızı tanıtan broşürlerin hazırlanması ve bunların on binlerce insana dağıtılması için muazzam bir olanak sunan bu seçimleri, ne yazık ki örgütlü güçlerimizin olduğu Avrupa’nın hiçbir yerinde yeterince değerlendiremedik. Oluşturulan Koordinasyonların en aktif bileşeni olmamıza rağmen bunu kitlelere yansıtmada ciddi bir tutukluk ve eksiklik yaşandı.
14 Mayıs akşamı ise tam da sosyalistlerin öngördüğü bir sonuç ile seçimler tamamlandı. Umudunu Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanmasına bağlayan yüz binlerce göçmen emekçi Kılıçdaroğlu’nun 1. Turda kazanmaması ile hayal kırıklığına uğrayıp içe çekildi. Sosyalistlerin de içerisinde olduğu Yeşil Sol Parti aday çıkartmamak gibi bir gaflet içerisine düştüğü için milyonlarca seçmenini CHP gibi kökten devletçi bir partiye kaptırdı.
14 Mayıs akşamı, Türkiye tarihinin en faşist ve politik İslamcı sağcı parlamentosu seçildi. Şimdi de halklarımıza henüz her şey bitmedi, nefes almak için Kılıçdaroğlu’na tüm gücümüzle ikinci turda da çalışacağız diyerek, olası bir yenilgide kitleler tamamen umutsuzluk ve bir daha kazanamama duygusuna doğru emin adımlar ile itekleniyor.
Bunun karşısında sosyalistlere düşen görev ise 2. Tur seçimleri boyunca faşist şeflik rejiminden kurtuluşun ve halklarımızın geleceğinin sorumluluğunun burjuva muhalif blokta değil, kendisini hızla ayağa kaldırması ve örgütlemesi gereken 3. Cephede olduğu gerçeğini halkımıza taşımaktır.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 26 Mayıs 2023 tarihli Perspektif köşesi