Britanya’da AVEG-KON’a bağlı Göçmen İşçiler Kültür Derneği’nin “hizmet sektöründe çalışan Türkiye ve Kuzey Kürdistanlı göçmenlerin durumu” ile ilgili yürüttükleri araştırmanın sonucuna bağlı olarak göçmen işçilerin kolektif hak mücadelesinin yeni bir mevziisi olarak Göçmen İşçiler Sendikası kuruluşunu bir basın açıklamasıyla duyurdu.
Peki, “neden bir göçmen işçi sendikasına ihtiyaç duyuluyor” diye bir soru sorulabilir.
Bu soruya, yani “varlık hakkı” sorusuna Britanya’nın somut koşulları içerisinde, hem işçi hareketinin durumu, fakat aynı zamanda Türkiye ve Kürdistanlı işçilerin öznel koşulları içerisinde cevaplamak gerekir.
- ve 20. yy’ın ilk yarısının büyük sanayi merkezi İngiltere, emperyalist küreselleşme ile bir mali sermaye ülkesine dönüştü.
Vasıflı işçi mali sermayenin teknik ve genel ihtiyaçlarına bağlı yetiştirilip çalıştırılırken, vasıfsız ve özellikle de göçmen işçilerin belirli bir sermaye gücüne sahip olanlar esnaflaşır ve küçük işletmeler kurmaya yönelirken esnaflaşmayanlar bu gelişen “özel piyasa”da işçi olarak çalışmaya giriştiler.
Bu İngiltere’nin toplumsal maddi koşulları ve yapısına da uygun bir gelişim seyriydi. Zira İngiltere ve özellikle de Londra’da çeşitli uluslardan göçmenlerin “gettolaşması” karakteristik bir özelliktir.
Bu nesnel gerçek üzerinden hareket eden, var olan işçi hareketi de aynı şekilde parçalı, lokal ve ona bağlı olarak sendikal hareket de aynen öyle. Göçmenlerin – özelde de Türkiye ve Kürdistanlıların – sendikalaşmasında bir “orandan” bahsetmek bile güç.
Bu “özel tipten” bir iç piyasa olan hizmet sektörünün özgün yapısıyla doğrudan ilintili.
Kayıtdışı çalışma, Ankara Antlaşması gibi uluslararası sözleşme sonucu göçen emekçilerin “özgün” çaresizliği, akrabalık ve hemşehrilik ekonomisi, İngiliz işçi sınıfıyla bağların olmayışı ve tabi ki de sınıf bilinci eksikliği örgütsüzlüğün belirleyici nedenleri arasında sayılabilir.
“Türkiye ve Kürdistanlı göçmenler başta gelmek üzere göçmen işçilerin de hakları var! Kayıtsız çalışsa da, çalışmaya mecbur olsa da, akraba ve hemşehri olsa da hakları var!” Bu bilinçle ve bunun mücadelesini yürütecek bir kolektif özne ihtiyacının özgün bir yanıtıdır GİS.
Varlık hakkını göçmen işçileri örgütlediği, hakları için mücadeleye sevk ettiği ölçüde kazanacak olan GİS’in bu boşluğu dolduracağından, işçilerin ilgisini kazanacağından, sahiplenileceğinden, her ulustan sınıf kardeşleriyle bağları güçlendireceğinden şüphe yok.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 2 Haziran 2023 tarihli Avrupa Gündemi köşesi