Dünya Mülteciler Günü, Birleşmiş Milletler tarafından her yıl 20 Haziran’da düzenlenen uluslararası bir gün. Dünyanın dört bir yanından gelen mültecileri kutlamak ve onurlandırmak için 20 Haziran 2021’de ilan edildi. Ancak o günden günümüze mültecilerin onurlandırılması şöyle dursun, dünyanın birçok yerinde mültecilere dönük ırkçı-faşist saldırılar, kitlesel katliamlar son hız devam ediyor.
Kapitalizmin iş gücü açığını karşıladığı oranda törenlerle karşılanan göçmen mülteciler, emperyalist küreselleşmeyle birlikte daha da gericileşen emperyalistlerin dünya çapında “bir numaralı düşman”ı konumuna getirildi. Artan emperyalist rekabet ve hegemonya mücadelesi, dünyanın talanı çok değişik biçimlerde mülteci akınına yol açarken, merkez emperyalist metropollere yönelişi önlemek isteyen emperyalistler, bu uğurda her türlü insan hak ve özgürlüklerini yok sayarak, vahşet görüntüleriyle kitlesel mülteci katliamlarına imza atmaktalar.
Bunun son örneği Yunanistan’ın batısındaki İon denizinde yüzlerce mülteciyi taşırken batan tekne oldu. Şimdiye kadar sadece 80 göçmenin ölü bedenine ulaşılırken, gerçek ölü sayısının yüzlerce olduğu düşünülüyor. AB emperyalistlerinin kale Avrupa’sı politikasının bir parçası olarak, dünyanın değişik bölgelerinden yine direk emperyalistlerin dahiliyetinin olduğu savaş, iç savaş, ekonomik kriz, doğa felaketleri nedeniyle daha iyi bir yaşam için Avrupa yollarına düşen göçmenleri engellemek için geri itme, bot batırma, sınırlara tel örgüler, duvarlar örme pratiği için her türlü desteklenen Yunanistan, Libya ve Türkiye, emperyalistler adına bu katliamları işlemekte pek de tereddüt göstermiyorlar.
Dolaysız emperyalist çıkarlar bir yana, sadece göçmenleri engellesin diye beslenen gerici-faşist iktidarlar bugün tüm emperyalistler için olduğu kadar, AB emperyalistleri için de “güvenilir müttefik” konumundadır. Faşist şef Erdoğan’la yapılan antlaşmaların boyası bile kurumamışken ve İon denizinde bu vahşet yaşanırken, AB yetkililerinin, İtalya başbakanı ırkçı Meloni’nin katılımıyla gerici Tunus devlet başkanı Kais Saied’le yaptığı milyonlarca Euro’luk anlaşma, AB’nin ikiyüzlüce savunageldiği “demokratik değerleri” açıktan terk ettiğinin malumudur. Mali “destek” verirken dün en azından göstermelik de olsa dile getirdikleri kimi şartları bugün dillendirmemeleri, hatta ırkçı-faşist Meloni’nin bu konuda her hangi bir şartın olmayacağı teminatı vermesi, göçmen-mültecilere dönük katliam emri niteliğindedir.
Emperyalistler tarafından söz konusu katliamlar yerli halklara “kendi refahınızın devamı için” propagandasıyla gündemde tutulmaya çalışılırken, tüm kışkırtmalara rağmen halklardaki vicdan, dayanışma ruhu canlılığını koruyor. İon denizindeki kitlesel mülteci katliamı sonrası Yunanistan’da kent sokaklarını dolduran milyonlar, emperyalistlerin ikiyüzlü politikaları karşısında yürünecek yolu açıkça gösteriyor.
Emperyalist, gerici-faşist iktidarların gerçek sebebi oldukları göçmenleri tüm kötülüklerin günah keçisi ilan ederek hedefe koyması, ırkçılığı daha da geliştirmek istemeleri tam da Yunan işçi ve emekçilerinin ortaya koyduğu dayanışma ruhuyla bertaraf edilebilir. Göçmen ve mültecilere dönük göç yollarında, ulaştıkları merkezlerde yürütülen saldırılar, başta göçmen kurumları olmak üzere, tüm işçi ve emekçilerin süreğen gündemlerinden olmak durumunda. Zira göçmen sorunu insanlık sorunudur; emperyalist-kapitalist sistemin azami kâr hırsından bağımsız düşünülemez.
20 Haziran’ın gerçek dayanışma ruhu, kapitalizmin göçmen karşıtı politikalarına karşı sokakta mücadeleyle açığa çıkacaktır.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 23 Haziran 2023 tarihli Avrupa Gündemi köşesi