Emperyalist rekabet ve hegemonya mücadelesinin bir parçası olarak patlak veren Rusya-Ukrayna savaşı, binlerce ölüm pahasına tüm şiddetiyle devam ediyor. Resmiyette, süren savaşın direk parçası olmasa da, endirekt bir biçimde ana kışkırtan olarak emperyalist ABD’nin NATO üzerinden Ukrayna’yı politik, ekonomik ve askeri olarak desteği de, uzayan çatışmalara paralel olarak artarak sürüyor. Başından itibaren hiçbir burjuva hukuka dahi riayet edilmeden yürütülen bu savaş, ABD’nin geçtiğimiz günlerde, önümüzdeki ay Ukrayna’ya yüklü miktarda misket bombası gönderileceğini açıklamasıyla yeni bir boyut kazanacak gibi görünüyor.
Şüphesiz ki burada sözü edilen boyut, savaşın sadece karşıt ordular arasında kapsamlaşmasını içermiyor. Geçmiş tüm emperyalist paylaşım savaşların ya da emperyalistlerin kışkırtması ya da dolaysız müdahalesiyle ortaya çıkan savaşlarda olduğu gibi, sivil halk ölümlerinin artması, yani süren haksız savaşta hiçbir çıkarı olmayan her iki ulustan işçi ve emekçilerin sadece bugün değil, savaş bitiminden sonraki yıllarda da ölmeye devam etmesi anlamı taşıyor.
Bomba içinde bomba olarak da bilinen misket bombalarının üretimi, satımı ve kullanımı yaklaşık 120 ülkenin imzacısı olduğu uluslararası anlaşmada yasaklanmış durumda. ABD’nin imzacıları arasında yer almadığı bu anlaşmanın bombayı yasaklama gerekçesi, geniş bir alana yayılarak ayrım yapmaksızın herkesi öldürmesi, patlamayan parçaların bir mayına dönüşerek uzun süre aktif kalması ve atıldığı alanların siviller için ölüm tarlalarına dönüşmesi.
Ancak ne ABD ne de anlaşmaya imza atmış birçok ülke bu bombaları kullanmaktan bugüne kadar imtina ettiler. Gerçekte, bir yerde kendileri için olumsuz giden savaşı, karşı tarafa ve tabi ki sivillere de olabildiğince zarar vererek üstünlük kurma hamlesi olarak devreye soktular. Emperyalist ABD ve İngiltere’nin Laos, Yugoslavya, faşist Türk devletinin Kürdistan ve gerici Suudi Arabistan devletinin Yemen pratikleri, misket bombası vahşetine tanıklık eden alanlar.
ABD Laos’ta 270 milyon misket bombası kullandı. 1964-73 arası yıllarda her 8 dakikada bir kullanılan bombalar nedeniyle yüzbinlerce Laoslu hayatını kaybetti. Ho Chi Minh önderliğindeki Vietnamlı gerillaların geçiş güzergahını kapatmak amacıyla yapılan yaygın bombalama nedeniyle, bugün bile insanlar ABD’nin yarım yüzyıl önce kullandığı bu bombalar nedeniyle yaşamlarını yitirmekte, sakat kalmakta.
NATO’nun 1999’da Yugoslavya’ya karşı sözde “insani müdahale” adı altında yürüttüğü savaşta kullanılan misket bombaları nedeniyle binlerce sivil insan yaşamını yitirdi. İngiliz savaş uçaklarının yoğun kullandığı bu bombalar nedeniyle sadece Sırp halkı değil, sözde kurtarmaya çalıştıkları Bosna ve Kosova halkları da ağır zarar gördü. Temizleme çalışmalarının hâlâ devam ettiği bu bombalar sivil halkı katletmeye devam ediyor.
Kürdistan’da gerillanın direnişi karşısında çareyi kendisinin de imzacısı olduğu anlaşmalara göre yasak olan misket ve kimyasal bombalar kullanmakta bulan sömürgeci Türk ordusu da, tüm halkı cezalandırma yöntemine giderek işgalci-sömürge savaşında üstünlük elde etmeyi hedefleyen ordulardan. Kürdistan’a dönük sayısız sınır ötesi operasyonda kullanılan misket ve kimyasal bombalar, aynı zamanda doğa katliamını da beraberinde getiriyor.
Gerici Suudi rejiminin Yemen’de devam etmekte olan savaşta da Hutsi güçlerine karşı Sada bölgesinde İngiliz yapımı misket bombaları kullandığı kamuoyuna yansıdı. ABD ve İngiltere’nin aktif olarak desteklediği Suudi rejimi, Yemen’de yıllarca yürüttüğü ağır bombardıman saldırılarıyla binlerce Yemenliyi katletti, yüz binlercesini sakat bıraktı.
Haksız savaşların tümü hukuk tanımazlıkla iştigal. “İnsani müdahale” adı altında yürütülen savaşların hepsinde tek olmayan şey “insanlık”. Emperyalist-kapitalist kâr ve hegemonya ise her şey. Uluslararası anlaşmalarla yasaklanmış olan bu tür bombaların kullanımına karşı çıkmak güncel bir talep iken, burjuva hukukun bile ayaklar altına alındığı günümüz koşullarında dünya halklarının, işçi ve emekçilerinin kapitalizme karşı sosyalizm şiarıyla yürütecekleri barış mücadelesinin ancak bu kan emicileri durduracağını bilmek gerekiyor.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 14 Temmuz 2023 tarihli Avrupa Gündemi köşesi