Atılım Avrupa
Aralık ayında gerçekleşen katliamlar için Paris’te bir araya gelen çok sayıda kişi katliamlara karşı direnişlerden öğrenerek mücadeleyi yükselteceklerini söyledi. Viyana’da ise katledilenler panelle anıldı.
Türk devletinin aralık ayında gerçekleştirdiği katliamlar Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenen eylemle protesto edilirken, Avusturya’nın Viyana kentinde panel gerçekleştirildi.
PARİS’TE EYLEM
Pariste, faşist Türk sömürgeciliğin gerçekleştirdiği katliamlar; ACTIT, Birkar, CDK-F, TIP, ADHK-F ve Öncü Partizan tarafından Strasbourg Saint Denis Kemeri önünde protesto edildi.
Aralık katliamlarının kınandığı açıklamada, “Aralık ayı bizler için katliamların yıldönümüyle ayrı bir yerde duruyor. 19 Aralık zindanları hedef alırken, Maraş’ta Aleviler, Roboskî’de Kürtler katledildi. Bu açıdan 3 katliam da faşist sermaye devletinin sistematik saldırganlığının sembolüdür. Biri hapishanelerdeki devrimci tutsakların iradelerini teslim almayı amaçlamıştı, diğeri Alevi inancına sahip olanları baskılamaya ve sonuncusu da Kürt ulusunu susturmayı. Bu açıdan bizler sadece geçmiş katliamların yıldönümü nedeniyle değil bugün de sürdürülmek istenen baskı ve ölüm düzenine karşı mücadele ediyoruz. Geçmişte olduğu gibi bugün de mücadeleyle kazanacağız! Sömürülen işçi sınıfının ve ezilen halkların geleceği için katliamlara karşı direnişlerden öğrenerek mücadeleye devam edeceğiz” denildi.
Eylem sloganlarla sona erdi.
VİYANA’DA PANEL
Avrupa Demokratik Güç Birliği Avusturya bileşenlerinin örgütlediği aralık ayında yaşanan Maraş, 19 Aralık ve Roboskî katliamlarında yaşamını yitirenler bir panel ile anıldı. Ortak mücadele perspektiflerinin de tartışıldığı panele İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, AABF temsilcisi M. Ali Çankaya ve görevden kayyum ile alınan Batman Belediye Başkanı Necdet Atalay konuşmacı olarak katıldı.
Açılış konuşması ve saygı duruşunun ardından Ferhat Encü panele canlı yayın ile bağlandı. Encü Roboskî katliamı ile ilgili hukuksuzluğa dikkat çekerek sözlerine başladı. Cenazelerini kendi elleriyle toplayan annelere, babalara, kardeşlere açılan davaları hatırlatan Encü, mahkemeler arasında dosyaların gidip geldiği ama hukuk anlamında herhangi bir gelişme yaşanmadığını söyledi. Umutlarının hala diri olduğunu ve hukuki sürecin tekrar başlatılacağını söyleyen Encü, Şeyh Said’den Dersim’e, Koçgiri’den Zilan’a, Suruç katliamından Ankara Gar katliamına kadar katliamları gerçekleştirenlerden hesap soracaklarının altıın çizdi.
Sinevizyon gösteriminin ardından panelistler konuşmalarına başladı.
‘DİRENENLERE SELAM OLSUN’
AABF adına konuşma yapan M. Ali Çankaya, katil bir devlet ile karşı karşıya olduklarını söyleyerek sözlerine başladı. Maraş’ta tüm devrimci örgütlerin var olduğunu hatırlatan Çankaya, Tüm Alevi kurumları olarak bu sene de Maraş’da olacaklarını söyledi. Çankaya, katliam ve baskılarla o bölgeyi Alevisizleştirme projesi olduğunu belirtti. 1978 yılında devrimcilerin, solcuların, Alevilerin Kürtlerin birbirine bağlılığının örnek olduğunu söyledi. Mehmet Mengüç’ü anan Çankaya, Maraş’da silahlı direnişin önderlerinden olan Mengüç’ün direnişinin önemine vurgu yaptı. “Maraş’da direnenleri unutmamak gerekir. Soykırım ve Alevilere yönelik bir pogrom olduğunu unutulmaması gerekir. Organizasyon MHP ve Ülkü Ocakları’nın sorumluluğu vardır” diyen Çankaya, bugüne kadar katliamlarda katledilenlere sahip çıkarak, yerel halkı da anmalara katma noktasında daha iradeli davranmak gerektiğini söyledi. Çankaya, “Acılarımızı ve mücadelemizi ortaklaştırmamız gerekiyor” sözlerini kullandı.
YOLERİ: MAHPUSLARIN SESİ KAMUOYUNA TAŞINMALI
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, kuruluşlarından bu yana hak ihlalleri ile mücadelelerinin devam ettiğini vurguladı. Yoleri, Türkiye’de idamın kaldırılmış olmasına rağmen, hala idamı tekrar getirebilecek ülkeler arasında sayıldığını belirtti. İnsan hakları mücadelesinin bilinç sıçraması yaratmasına rağmen, bu ihlaller konusunda etkili bir mücadele verilemediğine dikkat çekti.
2023 yılının ilk 11 ayında yaşanan yaşam hakkı ihlallerine değinen Yoleri, 303 kadın cinayeti, bin 772 iş cinayeti, 15 askerin şüpheli ölümü, hapishanede 43 tutsağın yaşamını yitirdiği bilgisini verdi. Ayrıca, dur ihtarına uymadığı iddiasıyal 12 kişinin katledildiği, gözaltında katledilen 6 kişinin ise raporunu hazırladıklarını ve toplamda kurumlarına 750 kişinin işkence başvurusu yaptığını belirtti. Yoleri, hak ihlallerinin kaynağını cumhuriyet tarihinde aranmasının gerektiğine işaret ederek, cumhuriyetin kuruluşunda oluşturulan devletin, ırkçı ayrımcılık ve militarizmi esas alan bir yapıya sahip olduğunu ifade etti.
Toplumsal muhalefetin gerilemesine rağmen, tecride karşı açlık grevleri, Cumartesi Anneleri, Suruç aileleri, Ankara Gar katliamında yaşamını yitiren ailelerin ve Şenyaşar ailesinin adalet mücadelesi başta olmak üzere direnişlere dikkat çeken Yoleri, bu mücadelelerin birleştirilerek daha etkili hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Hapishanelerde yaşanan sorunlara değinen Yoleri, tutsakların sağlık hakkına dahi erişemediğini ve devletin kendi kanunlarında tutsakların yaşam ve sağlık hakkını koruyucu hükümleri çiğnediğini ifade etti. Yoleri, ayrıca, S ve Y tipi hapishanelerin inşa edildiğini ve Y tipi hapishanelerde ağır tecrit koşullarında mahpusların tutulacağının planının devlet tarafından yapılıdğını vurguladı. Son olarak Yoleri, tutsaklara yönelik ayrımcılığa dikkat çekti ve farklı örgütlerin çalışmalarının bazen başarı getirse de hapishanelerin ölüm evi olarak kalmaya devam ettiğini belirtti. Yoleri, tutsaklarla dayanışma çağrısı yaptı.
ATALAY: DEVLET İBRETLİK KATLİAMLARI PLANLIYOR VE YAPIYOR
Kayyum ile görevden alınan Batman Belediye Eski Başkanı Necdet Atalay, katliamlarda yaşamını yitirenleri anarak başladığı konuşmasında, cumhuriyet’in tepeden inme ve zor ile kurulduğunu, bilinçli ve planlı bir şekilde katliamlar gerçekleştirdiğini ifade etti. Atalay, Maraş’ın boşaltılıp Alevisizleştirildiğini belirterek, demografi ile oynandığını ve bu katliamın hedefinin, Maraş’ın kesişme hattı olması nedeniyle olduğunu ifade etti. Tahir Elçi’nin kameralar önünde katledilmesiyle, PKK için kamu oyunda “terör örgütü değildir” diyenlere bir mesajının verildiğini, Demirtaş’ın tutuklanarak seçilmişlere mesaj verildiğini ve 19 Aralık hapishane saldırısı ile tutsak devrimcilerin bir araya gelmesinin önüne geçildiğini belirtti.
Devletlerin doğal sınırlarına vurgu yapan Atalay, Kürdistan’ı dört parçaya ayıran sınırların, Kürtler arasındaki sosyal ilişkileri bölmediğini ancak devletin bu ilişkileri bitirmeyi amaçladığını söyledi. Devletin, köylüleri seçerek katliamı ibretlik bir örnek olarak öne çıkarmak istediğini ifade etti. Roboskî katliamının ardından sınırlar arasındaki sosyal ilişkilerin büyük ölçüde kesilmeyi başardığını belirten Akkaya, ancak Kürdistan’ın bir olduğu düşüncesinin ve hayalinin kalplerden hiç çıkmadığını dile getirdi. Toplumsal muhalefetin birbirine dokunmayan bir yapıya sahip olduğunu ancak çatıdaki iş birliğinin tabana yayılması gerektiğini ifade etti. Akkaya, daha pozitif ve birbirini benimseyen bir dilin gerekliliğine vurgu yaparak konuşmasını tamamladı.
Soru ve cevaplarla panel sona erdi.