PKK lideri Abdullah Öcalan’dan 25 Mart 2021 tarihinden bu yana haber alınamıyor. İmralı F Tipi Hapishanesinde tutulan Öcalan’la görüşmek isteyen avukatları ve ailesinin talepleri her defasında reddediliyor. Öcalan üzerindeki mutlak tecrit işkencesinin sona ermesi ve fiziki özgürlüğüne kavuşması için PKK ve PAJK’lı tutsakların açlık grevi direnişi ikinci ayına yaklaşıyor. Devrimci tutsaklar da dayanışma amaçlı açlık grevi eylemlerine devam ediyor. Tutsak yakınlarının direnişlere ses vermek için Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Mardin, Van, Adana ve Mersin’de başlattığı adalet nöbeti de sürüyor.
Öte yandan İmralı’daki tecrit işkencesi tüm hapishanelere de yayılıyor. Hasta tutsaklar tedavileri ve tahliyeleri engellenerek ölüme mahkum edilirken; siyasi tutsaklar yayın, iletişim yasakları, görüş engelleriyle toplumdan izole edilmeye çalışılıyor. S’den Y’ye birçok tipteki hapishanelerde devrimciler, Kürtler, sosyalistler üzerinde yoğun bir tecrit var. Hasta tutaklar başta olmak üzere bütün güncel, siyasal gündemlerden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Tutsakların hastaneye gitmesi engelleniyor; gazete, kitap erişimi sınırlandırılıyor. Bütün bunlar tecridin ortadan kaldırılması için açlık grevinin önemini gösteriyor.
Tüm bu saldırılara karşı tutsaklar bedenlerini açlığa yatırarak direnişi sürdürürken, toplumda görülen bir sessizlik hakim. Aralarında Barış Annelerinin yer aldığı az sayıda kişinin yapmak istediği açıklamalara polis saldırıyor, dayanışma içinde bulunanlar işkenceyle gözaltına alınıyor.
Açlık grevi direnişi gerek Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da gerekse Avrupa’da emekçi sol hareketin gündeminde de bugüne kadar pek yer edinemedi. Emekçi sol hareketin belli kesiminin sosyal şovenizmden muzdarip olması, tecrit gibi çok önemli bir insan hakkı sorununda dahi gözleri kör edebiliyor. Öte yandan kimi gruplarsa ya tecrite karşı yürütülen mücadelenin politik ve ideolojik değerini anlamama gafletine düşüyor, ya da sorunu güç ilişkileri içerisine hapsederek, hareketsiz kalmayı, görmemeyi yeğliyor.
Sosyalistlerse ta başından itibaren tecrit ve tecrite karşı verilen mücadeleyle yetersizliklerine rağmen doğru orantılı bir biçimde ilişkilenmeye çalıştı. Türkiye ve Kürdistan’da sürmekte olan adalet nöbetlerine ziyaretlerin örgütlenmesinden çeşitli emekçi semtlerde değişik biçimlerde hayata geçirilen eylemlerle, işçi sınıfı ve ezilenlerin gündemine hapishanelerde sürmekte olan açlık grevi direnişini taşımaya çalışıyorlar.
Avrupa’da faaliyetlerini sürdüren Tutsakların Sesi Platformu aylık olarak düzenlediği hapishaneler gündemli eylemlerin temel gündemini açlık grevleri yaparak ve AVEG-KON’sa yaptığı açıklamalara ek olarak düzenlenen bu eylemlere aktif destek vererek, açlık grevlerini hem Türkiyeli ve Kürdistanlı göçmen emekçilerin hem de yerli enternasyonal güçlerin gündemine taşımaya çalışıyor.
Sosyalist gençlik örgütü Young Struggle, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da tecrit politikalarına, hasta tutsakların tahliye edilmeyerek ölüme terk edilmesine, hapishanelerde tutsaklar üzerindeki baskılara ve hak gasplarına karşı başkent Berlin’de 24-26 Ocak tarihleri arasında üç günlük dayanışma açlık grevine başlayacak.
Tüm bu müdahaleler açlık grevleri söz konusu olduğunda genel toplumda gereken duyarlılığın oluşmasına şu ana kadar yetmedi. Bu aşamadan itibaren kitlesel ve süreklileşen dayanışma eylem hattı kurarak, tecrite karşı mücadeleye Avrupa’dan ve dünyanın değişik alanlarından daha fazla ses olma aciliyetini dayatıyor.
Bu temelde gençlik ve kadın güçlerinin de dahiliyetiyle geniş ve yaygın destek açlık grevleri yaparak, açlık grevleri öncesi, anı ve sonrasında kurum ziyaretleri gerçekleştirerek, dayanışma açlık grevlerini mümkün olan alanlarda sokağa taşıyarak, çadırlar açarak, özellikle Türkiyeli ve Kürdistanlı göçmenlerin söz konusu eylemlere desteğini birebir örgütleyerek, Kürt yurtsever ve devrimci tutsakların 60. günlerine varan eylemlerini Avrupa sokaklarında duyurabiliriz.
Sömürgeci faşist rejimin Kürt halk önderi Abdullah Öcalan ve tüm politik tutsaklar üzerinde estirdiği tecrit terörünü kırmak, ona karşı mücadeleyi genişletmekten geçiyor.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 26 Ocak 2024 tarihli Perspektif köşesi