ABD yüksek mahkemesinin Meksika-Teksas tel örgülü duvarının kaldırılması kararına karşın Teksas’ın Cumhuriyetçi yönetiminin “başkaldırısı” ve sınır boylarındaki paramiliter gösteriler, 2024 yılında gerçekleşecek burjuva düzen seçimlerinde göçmen-mülteci düşmanlığının siyasi saflaşmanın belirgin bir gündemi olacağının verilerini sundu.
Haftanın ikinci bir gelişmesi ise Arnavutluk ve İtalya arasında imzalanan Göç Antlaşmasıydı. Antlaşmaya göre İtalya’nın sahillerinde gözaltına alınan mülteciler Arnavutluk’ta “toplama kamplarında” tutulacak. Yeni faşist hareketlerin sembol isimlerinden birine dönüşen Meloni, böylece göçmen “ihracatı” ve göçmen nüfus bölgeleri oluşturmanın öncülüğüne soyundu. Bilindiği üzere Britanya’nın Ruanda planı direniş nedeniyle şimdilik durdurulmuş olsa da rafa kaldırılmadı.
Emperyalistler özellikle de AB gibi entegrasyonlar üzerinden kendi ülkelerine mülteci akışını önlemek üzere çevrelerini “kale” gibi yeniden yapılandırdılar. ABD’nin güneyinde Meksika sınırındaki yüksek duvarlar veya AB’nin Frontex ve sınır muhafızlarıyla, “geri itme” gibi illegal yöntemleri de devreye koyarak sınırları mültecilere karşı “korumaları” ilk akla gelen örneklerdir. Sınırdaki silahlanmanın yanı sıra emperyalistler yakın bölgedeki ülkelerde göçmen geçişinin önlenmesini sağlayacak antlaşmalar imzaladılar. Bu emperyalist merkezlerin “etrafında” özel göçmen yığılmalarına, yoğun göçmen nüfus bölgelerine yol açtı. Türkiye’deki Suriyeli göçmen “yığılması” bunun en güncel örneğidir. AB’nin mültecilik programı kapsamında TC, AB’nin sınırlarında bir göçmen nüfus bölgesi olma sorumluluğunu üstlendi.
Şimdi de kalenin duvarlarını aşıp emperyalist merkezlere -başka bir yolu olmadığından tabi ki de yasadışı yollar ile- ulaşan mültecileri “yeniden” o emperyalist ülkenin yeni-sömürgelerine “ihraç” ederek kendisine “özel” göçmen nüfus bölgeleri yaratıyor. Bu emperyalistlere aynı zamanda “işlerine yarayan” mültecileri sonra seçip ülkeye taşıma olanağı sağlıyor.
Meloni haftanın başında ayrıca Afrika Konferansı’na ev sahipliği yaptı. Enerji ve kimi “yatırım” konuları yanı sıra en önemli gündem Afrika’dan göçün “önlenmesi” için “iş birliği” gündemiydi. Bu doğrultuda önümüzde beş ve yedi yıl içerisinde 4 Milyar Euro “yatıracağı” bildirildi.
Konferans günü Uluslararası Göç Örgütü (IMO) Akdeniz’de boğulma veya kaybolma vakalarının arttığını açıkladı. Yıl başından bu yana yüz mülteci hayatını kaybetmiş. Bu, geçen yılın verileriyle kıyaslandığında iki katına tekabül ediyor.
BM’ye göre geçen yıl Akdeniz’de 3,041 göçmen öldü ya da kayboldu. Ocak ayının başından bu yana, bir tekneyle İtalya kıyılarına doğru yola çıkan yaklaşık 40 Tunuslu göçmenin izine rastlanamadı. Tunus sahil güvenliği tarafından yürütülen arama çalışmaları başarısızlıkla sonuçlandı.
Almanya’da ise yeni faşist “tersine göç” stratejisi açığa çıkan Potsdam Toplantısı bileşenleri ve AfD’ye karşı kitlesel protestolar devam ediyor. Eşzamanlı olarak AB, Fransa ve tek tek ülkeler yeni göç yasalarını parlamentoda görüşmek üzere hazırlanıyorlar.
Ocak ayı 2024’de göçmenlere karşı savaşın dolaylı ve dolaysız biçimlerinin boyutlanacağı bir yıl olacağını gösterdi. Fakat her savaşın zorunlu olarak iki tarafı vardır. Bütün bu sertleşen siyasi saflaşmalar ve koşullar içerisinde göçmenlerin ve Avrupa işçi sınıfı ve ezilenlerinin, gençlerin tepkisi, kitleselleşen eylemleri de mücadeleyi yeni boyutlara taşıyacaktır.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 9 Şubat 2024 tarihli Avrupa Gündemi köşesi