Kadınların en temel gündemlerinden birini yaşam hakkı için adalet mücadelesi oluşturuyor. Yüzümüzü döndüğümüz her kadın isyanında bir kapışma, eşitlik ve özgürlük isteğinin emarelerini görmek mümkün… Tekleştirerek sindirme, saldırı ve katletme uygulamaları ve devlet politikaları, şiddet ve katliam davalarında yargının failleri cesaretlendirerek güvence verilmesi sıradanlaştırılmaya çalışılıyor. Kadınlar ve kadın örgütleri ise, her yeni günün getirdiklerini bir mücadele konusu haline getirmede önemli bir deneyim kazanarak ilerliyor.
Dünyasallaşan kadın isyanı kapitalist sistemin tüm eşitsizliklerini yerin yedi kat dibine gömerek, erkek egemenliğinin her türden tezahürünün kökünü kazıyacak bir mücadele zeminine hiçbir dönem bu kadar yaygın kitlesellikte ve meşrulukta yakın olmamıştı. Her 8 Mart’ta birleşerek sokakları eşitlik ve özgürlük talepleri ile kuşatan kadınlar bunun en önemli emarelerini gösteriyor. 2024 8 Mart’ı kadınların direnç yüklü isyanı ile bir kez daha bunu gösterdi. Bu zemin arkalandığı ve örgütlendiği oranda, bir kuvvet olarak kadınlar erkek egemenliğinin her düzeyde geriletilmesi mücadelesini sağlayabilirler.
Kadın özgürlük mücadelesinin dönemsel olan ve güncel ile doğrudan bağlantılı gündemlerine eğilmek, eylemli bir hattan yürümek gereğini yinelemek hiçbir zaman bilineni tekrar değildir. Her zaman etkin bir karşılığını sağlamak bizim duruma nasıl baktığımız, ele aldığımız ve her bakımdan özneleşme düzeyimiz ile ilgilidir. Bireyden kolektiflere doğru özneleşme düzeyimizin geliştirilmesi, politik ve örgütsel gelişimimiz ve etkinliğimiz bakımından üzerimize alınacağımız bir konu olmalıdır.
Kadınların ölüm ve şiddetle günün her anında sınandıkları, tehlike çemberinde bir hayata mahkum kılındıkları erkek egemen kapitalist sistemi yerle bir etmek için şimdi 1 Mayıs’a yönümüzü çevirmeliyiz. İşçi ve emekçi kadınların eşit işe eşit ücret başta olmak üzere görünmeyen emeğinin ücretlendirilmesi, emperyalist, sömürgeci savaşlara karşı kadın barikatının örülmesi, faşizme ve ırkçılığa karşı eşitlik mücadelesinin büyütülmesi kadın örgütlerinin gündeminde olacak şekilde bir yönelim sağlamalıyız. 1 Mayıs kapitalist sisteme, erkek egemenliğine, aynı öfke ve mücadele azmi ile hesap sormaya çağrı yapıyor.
Çok açık ki emperyalist savaşlar, en fazla kadınların yaşamlarını tarumar ediyor. Göç yolları, yakınlarını kaybetme acısı, cinsel şiddetin her biçimi, açlık ve yoksulluk kapıda bekleyen bir karanlık… Son 30 yıllık tarihe bakıldığında bunun değişik örneklerini çok fazla gördük. O halde emperyalist savaşların yaratacağı acıları engellemek için her alanda yerli güçlerle savaş karşıtlığı temelinde birleşik mücadeleyi örmek zorundayız. Emperyalistlerin savaş kışkırtıcılığını teşhir etmek, ezilen halkların emperyalist savaş karşıtlığı temelinde enternasyonal hareketini geliştirmek gerekiyor.
Erkek egemen kapitalist sistemin bu dönem bakımından, Avrupa’da tüm zor ve baskı uygulamalarına, ırkçı ve faşizan politikalarına rağmen kontrol altına alamadığı, boyun eğdiremediği temel güçlerden birinin de kadın özgürlük mücadele özneleri olduğunu söylemek abartı olmayacaktır.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 22 Mart 2024 tarihli Sosyalist Kadın köşesi