Tiyatro İmge sanatçıları Ayşe Nur Demir ve Ahmet Uçar, 2 Nisan’da sahneleyecekleri “Erwin Motor: Bir Adanmışlık Hikayesi” adlı yeni oyunlarına ilişkin ETHA’ya konuştu. Kapitalizm ve sermaye sınıfının teşhirini içeren tiyatro oyununun ilk başta patrona hak verme hissi uyandırdığını, ancak sonrasında asıl kavga edilmesi gerekenin kapitalist sistem olduğunu ortaya koyduğunu kaydeden Demir ve Uçar, “Kapitalizme adanmışlık hikayesi. Çok sınıfsal bir oyun” diye vurguladı.
Bilim Eğitim Estetik Kültür ve Sanat Araştırmaları Vakfı (BEKSAV) bünyesinde faaliyet yürüten Tiyatro İmge, bu sezonu “Erwin Motor: Bir Adanmışlık Hikayesi” ile açıyor. Bir kapitalizm eleştirisi olan oyun, 2 Nisan’da Moda Sahnesi’nde saat 20.30’da izleyicilerle buluşacak.
Magali Mougel’in yazdığı oyun, yedek parça fabrikası olan Erwin Motor’da gece vardiyasında çalışan Cécile Volanges’in kapitalizme adadığı hayatını anlatıyor. Mougel’in daha önce de Moda Sahnesi’nde Suzy Storck isimli bir oyunu sahnelenmişti. Bu oyunu çeviren Reyhan Özdilek, Erwin Motor’un da çevirmenliğini üstleniyor. Yönetmenliğini Cenk Dost Verdi’nin yaptığı tiyatro oyununun proje asistanları Ahmet Bozada, Yağmur Babalık, Ebru Sarıkaya. Kostüm tasarım ise Esra Enis Kesicibilek’te.
Erwin Motor’un oyuncuları Ayşe Nur Demir ve Ahmet Uçar’la oyuna ilişkin 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’ne giderken BEKSAV’da konuştuk. “Oynayan biz olsak da bu bir kolektif emek işi” diyen Demir ve Uçar, ekipte yer alan emekçilerin ismini tek tek yazmamı bu nedenle rica ediyor. Oyundan dolayı çok heyecanlı olduklarını söylüyor Demir ve Uçar, esasen bu heyecanları hem kurdukları cümlelere hem hareketlerine hem de mimiklerine yansıyor. Erwin Motor: Bir Adanmışlık Hikayesi’nin izleyiciye adeta ters köşe yapacağını ve izleyicinin oyunun etkisinden çıkamayacağını dile getiriyor iki oyuncu.
Tiyatro İmge oyuncuları Ayşe Nur Demir ve Ahmet Uçar, 2023-2024 sezonunu neden Bir Adanmışlık Hikayesi’yle açtıklarını, bu oyunu tercih etmelerinin nedenini ve oyunla ne murat ettiklerini ETHA’ya anlattı.
UÇAR: OYUNU YÖNETMENLİĞİNİ ÜSTLENEN CENK DOST VERDİ ÖNERDİ
Repertuvar tiyatrosu yaptıklarını söylüyor Uçar, 29 yıllık sanat hayatlarında da pek çok oyun, oyuncu ve yönetmenle çalıştıklarını dile getiriyor. Bu sezon oyuncu ve yönetmen Cenk Dost Verdi’yle çalışmaya başladıklarını ve söz konusu oyunu Dost Verdi’nin önerdiğini belirtiyor Uçar, “Repertuvar seçimi tiyatro için biraz sancılı olur. BEKSAV olarak toplumcu gerçekçi sanat anlayışına uygun bir oyun nasıl olur, nasıl bir metin üzerine kafa patlatabiliriz diye arayıştayken Cenk önerdi. Yazar Magali Mougel’in Türkiye’de Suzy Storck adlı oyunu Moda Sahnesinde oynanmıştı. İki oyunu da Reyhan Özdilek çevirdi” diyor.
‘KAPİTALİZMİ ELEŞTİRMEK YERİNE ÇOK SERT KAVGA EDİYOR’
İki aydır çalıştıkları Erwin Motor oyununun marksist olan yazarının sınıf kimliğiyle oyunu kaleme aldığının çok açık görüldüğünün altını çiziyor Uçar ve ekliyor: “Bunu yalın bir gerçeklikle izleyici de görecek. Bunun neye adanmışlık olduğunu, kapitalizm üzerinden aslında eleştirmeden direkt kavga ediyor. Sert bir şekilde mücadeleyi görüyoruz tiyatro metni üzerinden.”
DEMİR: TAM BİR KAPİTALİZME ADANMIŞLIK HİKAYESİ
Burada Ayşe Nur Demir söze giriyor ve oyunu anlatmaya başlıyor: “Erwin Motor bir adanmışlık hikayesi, Ahmet’in de dediği gibi tam bir kapitalizme adanmışlık hikayesi. Bir otomobil sanayi yedek parça fabrikasında montaj hattında yeni işe girmiş Cécile Volanges’ın hikayesini anlatıyor. Bu oyun bizim için şuradan çok kıymetli, kapitalizme adanmışlık hikayesi ama görünürde bir işçi kadın hikayesi gibi. Aslında öyle değil.”
‘ÇOK SINIFSAL BİR OYUN’
Yazarın konuyu çok farklı ele aldığını, kadın işçi üzerinden değil bir erkek işçi üzerinden anlatsa dahi aynı hissi vereceğine dikkat çekiyor Demir, Cécile Volanges’ın “beni özgür kılan şey bu işe olan adanmışlığımdır” sözünün insana çarptığının altını çiziyor. Demir, şöyle devam ediyor: “Özgürlüğünü; eline aldığı hayatını, bu işe adanmışlığıyla kuruyor. Buradan bu hikaye çok kıymetli. Çok sınıfsal bir oyun. Bir de metin güzel akan bir metin, çok sade ama şiirsel bir dili var. Bizi zorladı ama çalışırken de çok keyif almamızı sağladı. Seyirci tarafından da çok güzel duyulan bir metin.”
‘KAPİTALİZM BİR SÖMÜRÜ ÇARKI’
Demir’in bıraktığı yerden Uçar devam ediyor. Devrimci sanatçılar olarak bu oyunla muratlarını şöyle dile getiriyor Uçar: “O gerçekçiliği biz çok iyi bir şekilde yansıtmalıyız ki, evet bu kapitalizm Fransa’da da Almanya’da da Türkiye’de de Kürdistan’da da çok kötü bir şey. İşçi sınıfını yokluğa, sefalete, açlığa mahkum eden burjuvaziyi daha da palazlandıran bir sistem. Tersine burjuvazi bize şunu da yapıyor, her şey çok iyiymiş de yönetenler iyi yönetemiyormuş. Patron kötü, ustabaşı kötü… Bize inandırmak istedikleri gerçeklik bu. Ama kapitalizm her şeyiyle bir sömürü çarkı, hiçleştiren, yoklaştıran bir düzen biçimi.”
‘BAŞTA PATRONA HAK VERİYORSUN SONRA ASIL SORUNUN KAPİTALİZM OLDUĞUNU GÖRÜYORSUN’
Kapitalizme olan adanmışlığı farklı yerlerden anlatabilmek istediklerini söylüyor Demir de, “Bu metinde beni bir devrimci sanatçı olarak en çok etkileyen şey, bu adanmışlığa farklı yaklaşıyor oluşu. Çünkü biz ezen-ezilen imgelerine baktığımızda hem oyuncu hem de devrimci sanatçılar olarak çok zorlandık başlangıçta. İzlerken seyirci şunu hissedecek, ‘ya bu üretim müdürü kötü biri ama haklı şu anda.’ Ya da oradaki patroniçeyi izlerken, ‘aslında süreç onu buraya getirmiş’ gibi çok insani bir yerden hak verecek. Ama günün sonunda aslında perdenin arkasında esas kötü olan, savaşılması gereken şeyin kapitalizm olduğunu, o canavarı çok net gösteren bir oyun. Dolayısıyla buralar bizi çok heyecanlandırıyor. Bence bizim muradımız bu” diyor.
Kolektif bir iş yaptıklarını da hatırlatan Demir, ekip arkadaşlarıyla çok iyi bir dinamik yakaladıklarını söylüyor. Demir, “Aramıza yeni katılan arkadaşlarımız oldu. Asistanlığımız yapan Yağmur, Ebru; kostümümüze bakan Esra, Tiyatro İmge’nin emekçilerinden Ahmet ve Cenk Dost Verdi yönetmenliğini yaptı. Ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Hep birlikte hikayenin içinde her gün ayrı şeyler bulduk” ifadelerini kullanıyor. (ETHA)