İttihatçı paşalar, Teşkilât-ı Mahsusa gibi özel katliamcı örgütle, bu örgütün hapishanelerden salarak kullandığı katillerle, İttihat ve Terakki Fırkası ve mensubu yerel bürokrasi ve ordu eliyle katliamları ve tehciri gerçekleştirdi. Kürdistan’da Kürt ağaları da büyük toprak mülkiyetini sürdürmek ve yeni topraklara el koymak için ittihatçılarla suç ortaklığı yaptı. Halkın bu tarihsel suça ortak edilmesine karşı yüzleşmek, emekçi sınıfların soykırımcılığa karşı insanlaşması, bir daha asla şiarıyla günceldeki soykırımcı saldırganlığa karşı da işçi enternasyonalizmi ve emekçi sınıf öz bilincini kuşanması demektir.
1915 Ermeni soykırımı, 1894-96 yaygın katliamları ile 1909 Adana katliamının devamı.
1915’te insanlığın katilleri İttihat ve Terakki paşalarıydı, 1894-96 katliamlarının suçlusu ise despot otokrat Abdülhamid! 1909 Adana katliamının suçlusu ise her ikisi.
1894-96 talan ve katliamları, 1894’te Sason Ermeni halkının aşırı sömürü, talan ve zulme ayaklanmasına karşı, despot Abdülhamid’in imha ve talancı intikamıydı. Onlarca kentte ve yüzlerce kasaba ve köyde, Hamidiye Alayları ve despotun yerel yöneticileri tarafından gerçekleştirilen intikamcı imha ve talan sonucu yaklaşık 300 bin Ermeni hayatını kaybetti.
1915’de ise ittihatçı paşalar Doğu’dan Batı’ya her yerde Ermeni halkı, katliam ve tehcire uğratırlarken, 1 milyon 500 bine yakın insanı katlettiler. Kadim Ermeni halkını ulus olarak yok ettiler, Batı Ermenistan yurdunu tümüyle gasp ettiler ve Ermenisizleştirdiler.
1915 aynı zamanda Süryani halkın da soykırımı ve Êzîdî Kürtlerinin kırım ve tehciri.
İttihatçılar, genç Türk burjuvazisinin temsilcileri olarak, gelecekteki pazarı Osmanlı topraklarında siyasi iktidarını pekiştirmek için Türkçülüğü kullandılar. Müslüman halkları Türkleştirmek, Hıristiyan halklara karşı saldırtarak kitle dayanağı yapmak, iktidarlarını pekiştirmek ittihatçıların başlıca politikasıydı. Bu nedenle özerklik isteyen Ermeni ulusuna toptan imha, tehcir ve yurtsuzluk dayattılar, acımasızca katliam ve soykırımı gerçekleştirdiler.
İttihatçıların turan ülküsü, yalnızca Türk halkını aldatarak arkalarına bağlamanın ırkçılığı değil, Alman emperyalizminin sömürgeci yayılmacılığının kullanışlı aracıydı. Bu nedenle Alman emperyalistleri, Ermeni ulusunun soykırıma uğratılmasının suç ortakları oldular, onay verdiler.
İttihatçıların Pantürkizm’i ve Panislamizm’i emperyalist savaşa suç ortaklığının aracıydı.
Türk burjuvazisi ilksel birikimini, Abdülhamid ve ittihatçı iktidarlarının aracılığıyla, Yahudi, Ermeni, Asuri, Keldani, Rum ve Süryani burjuva mülklerini ele geçirmeye çalışarak gerçekleştirdi. Soykırımla ilksel birikim tümüyle kanlı birikime dönüştü.
Ama elbette soykırımla ölüme atılanların ezici çoğunluğunu Ermeni yoksul köylüleri oluşturdu. 1884 Sason isyanında, Osmanlı’ya ve aracısı Kürt ağalarına, onların aşırı sömürü, vergi ve zulmüne karşı ayaklananlar Ermeni köylülerdi. 1915’de ise ittihatçıların soykırım ve tehcirine karşı, yalnızca Van bölgesindeki Ermeniler daha başından silahla ve örgütlü karşılık verdi. İttihatçı paşalar, Teşkilât-ı Mahsusa gibi özel katliamcı örgütle, bu örgütün hapishanelerden salarak kullandığı katillerle, İttihat ve Terakki Fırkası ve mensubu yerel bürokrasi ve ordu eliyle katliamları ve tehciri gerçekleştirdi.
Soykırım ittihatçıların önceden planlayarak, Talât Paşa’nın yazılı emriyle, Alman emperyalizminden destek alarak örgütlü biçimde gerçekleştirdikleri örgütlü insanlık suçudur.
İttihatçılar Türk halkını ve Müslüman halkları bu soykırım suçuna ortak etti. Din/Müslümanlık başlıca ideolojik motivasyon olarak suç ortaklığına halkı seferber etmede rol oynadı. Aynı zamanda Ermenilerin mülküne konma ganimetçiliği maddi araç oldu.
Kürdistan’da Kürt ağaları büyük toprak mülkiyetini sürdürmek ve yeni topraklara el koymak için ittihatçılarla suç ortaklığı yaptı, Kürt halkının bir bölümünü bu suça kattı.
Alevi Kürdler ve Müslüman halkların içinden soykırıma karşı Ermeni ve Süryani halkı koruma çabası içinde olanlar oldu. Bu, halkların yüz akıdır. Fakat genel çoğunluk bir soykırıma kayıtsız kaldı, önemli bir bölümüyle de suç ortaklığı yaptı.
Yüzleşmek ideolojik ve siyasi açıdan Türk burjuvazisinin ve işbirlikçisi diğer Müslüman sömürücülerin soykırımcılığına karşı bilinç ve mücadele kararlılığını kuşanmak demektir. Emekçi halkın bu tarihsel suça ortak edilmesine karşı yüzleşmek, emekçi sınıfların soykırımcılığa karşı insanlaşması, bir daha asla şiarıyla günceldeki soykırımcı saldırganlığa karşı da işçi enternasyonalizmi ve emekçi sınıf öz bilincini kuşanması demektir. Tarihsel Ermeni, Rum ve Süryani soykırımına ve güncelde Kürt ve Alevi halkına soykırımcı saldırganlığa, işgalci savaş zulmüne karşı sınıf bilincini kuşanarak birleşik devrimi geliştirmek komünistlerin ve devrimcilerin ve tutarlı demokratların görevi olmalıdır.
İGİF (İsviçre Göçmen İşçiler Federasyonu)