Almanya’da, 13 ülkeden 400 kişinin katılımıyla düzenlenen Çevre Strateji Konferansı’nda, doğa yıkımına karşı mücadele deneyimleri ve strateji önerileri tartışıldı. Çevre sendikalarının öncülüğündeki konferans, kapitalizmin çevre üzerinde yarattığı tahribatın iklim değişikliği ile sınırlı kalmayacağı, okyanuslardan nehirlere, topraktan biyolojik çeşitliliğe kadar tüm gezegeni kapsadığı gerçeğinin altı çizildi. Sınıf hareketini ekoloji hareketiyle yakınlaştırma amacını güden konferansta, ekoloji hareketinin tüm kesimlerinin çevresel yıkımın kapitalizmin yasal bir sonucu olduğunu henüz anlamadığı eleştirisi yöneltildi.
Almanya’nın Potsdam kentinde 13 ülkeden yaklaşık 400 katılımcıyla, “Yaşamın temellerini kurtarmak amacıyla dünya çapında işçi ve çevre hareketlerinin birliğini yükseltelim” başlığı altında Çevre Stratejisi Konferansı düzenlendi. 20 ve 21 Nisan tarihleri arasında toplanan bu konferans, insanlığın küresel bir çevre felaketinin ortasında olduğu sonucuna varan Almanya Marksist Leninist Partisi’nin (MLPD) “Küresel Çevre Felaketi Başladı” adlı kitabının yayınlanmasının ardından bir mücadele stratejisi arayışının sonucu olarak çevre sendikalarının öncülüğünde düzenlendi.
Malavi ve Yemen’den gelen katılımcıların girişine Alman devleti izin vermezken, Almanya’dan ekoloji örgütlerinin geniş katılımı ve İspanya, İsrail, Kıbrıs, Batı Sahra, Fas, Peru, Kongo, Avusturya, Hindistan, Togo, Ukrayna’nın katılımı ile konferans üç başlık altında mevcut durumu analiz etti, ardından doğa yıkımına karşı mücadele deneyimlerini ve strateji önerileri tartıştı ve son olarak bir sonuç bildirgesi yayınlandı. Açıkça burjuva Yeşiller Partisi’nin yörüngesinde hareket eden Friday’s for Future bölümlerinin konferansla rekabet etme amacıyla aynı haftasonu “hareket içindeki strateji boşluğunu doldurma” amacıyla ayrı bir strateji konferansı düzenlemeleri dikkat çekiciydi.
KAPİTALİZMİN ÇEVRESEL YIKIMI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİYLE SINIRLI DEĞİL
Konferans boyunca dünyadaki ekolojik durum analiz edilirken, kapitalizmin çevre üzerinde yarattığı tahribatın iklim değişikliği ile sınırlı kalmayacağı, okyanuslardan nehirlere, topraktan biyolojik çeşitliliğe kadar tüm gezegeni kapsadığı, ticaretin uluslararasılaşması ve emperyalizm ile daha da kötüleştiği gerçeğinin altı çizildi. Katılımcıların birçoğu küresel bir çevre felaketinin başladığını vurguladı. Bu arada şiddetlenen emperyalistler arası gerilimler ve savaşlar da çevresel yıkımın itici gücü olarak analiz edildi. Filistin’deki soykırımı kınayan konferansta, Kürdistan ve Ukrayna örneğinde savaşlarla birlikte ekolojik yıkımın boyutları tartışıldı.
SINIF HAREKETİ İLE EKOLOJİ HAREKETİNİN BİRLİKTE MÜCADELESİ
Sınıf hareketini ekoloji hareketiyle yakınlaştırma amacını güden konferansta, ekoloji hareketinin tüm kesimlerinin çevresel yıkımın kapitalizmin yasal bir sonucu olduğunu henüz anlamadığı eleştirisi yöneltildi. Kapitalist üretimle ilişkili olarak bireysel tüketici sorumluluğunun rolü, buna uygun bir bilincin nasıl geliştirilmesi gerektiği, çevreye duyarlı işçilerin uzmanlığının nasıl kullanılabileceği, yeşil yıkamanın nasıl teşhir edileceği, küresel güneyciliği, reformizmin umutsuzluğu ve aynı zamanda burjuva demokrasisinin gerçekliği hakkında hararetli tartışmalar yürütüldü.
Çevre felaketine karşı mücadelede stratejiler üzerine yapılan tartışmalarda özellikle iki husus vurgulandı. Bir yandan, sadece kapitalizmin üstesinden gelmeyi istemenin yeterli olmadığı, sosyalizmin ve sürdürülebilir planlı ekonominin de bir alternatif olarak yayılması gerektiği vurgulandı. Diğer yandan ise çevre hareketinin işçi hareketiyle birlikte mücadele etmesi gerektiği belirtildi. Bu anlamda birçok işçi ve sendika üyesi, bu yakınlaşmayı nasıl sağlayacaklarına dair öneriler sundu.
EKOLOJİ HAREKETLERİNE DÖNÜK SALDIRILARA DİRENİŞLE YANIT VERME
Tartışmaların önemli başlığı ekoloji hareketlerine dönük artan baskılardı. “Burjuva demokrasisi konusunda hiçbir yanılsamaya yer yok” denilen konferansta, Almanya’da olduğu kadar dünya çapında da ilerici ve devrimci hareketlere ve giderek daha fazla ekoloji hareketine yönelik saldırıların yoğunlaştığına ve direnişin buna yanıt vermesi gerektiğine dikkat çekildi.
Bir diğer boyutu ise çevre hareketi ile mülteci hareketi arasındaki bağ oluşturdu. Ekolojik etkenlerin giderek insanların yaşam ve çalışma koşullarıyla daha fazla bütünlük içinde ele alınması gerektiği tartışıldı. Ayrıca artan ekolojik sorunlarla birlikte mülteci krizlerinin de şiddetleneceği öngörüldü. Gençlerin ve kadınların çevresel yıkıma karşı mücadeledeki gücü de birçok konuşmacı tarafından vurgulandı.
Konferansın sonunda, tartışmaları özetleyen ve konferans sonuçlarının cesaretle uygulanması çağrısında bulunan ortak bir sonuç bildirgesi yayımlandı. Sonuç bildirgesinde, çevresel yıkıma karşı mücadelenin toplumsal dönüşüm için yürütülen mücadelenin temel konusu olması gerektiği konusunda fikir birliği ortaya konuldu.
Daha ileri düzeyde fikir alışverişi ve tartışmaların düzenlenmesi önerisi de konferans katılımcıları tarafından olumlu karşılandı.
İKİ YILDA BİR KONFERANS DÜZENLENECEK
Ekoloji mücadelesinde deneyimlerin ve perspektiflerin tartışılmasına fırsat sağlayan Çevre Strateji Konferansının, uluslararası katılım ile iki yılda bir düzenlenmesi kararlaştırıldı.
Ekoloji sorunu dünya çapında toplumsal mücadelelerde giderek daha fazla ağırlık kazanıp, kendisini dayatırken, bu konferans, farklı mücadele başlıkları birleştirmeye ve politik bilinci arttırmaya hizmet eden önemli bir etkinlikti. Tartışmalar boyunca konuşmalar henüz net bir devrimci strateji ortaya çıkarmış olmasa da, fikir paylaşımı ve deneyim aktartımı açısından anlamlı bir konferanstı.